Ölçü Bir Kere Kaçınca

İnsanın arada bir burnunu kıracak, böbürünü yenecek temrinler yapması gerek. “Ne kadar alçakgönüllü olursan, o kadar yücelirsin” diyen Zen koanlarına uyup yirmi, yirmi beş yıl önce ben de böyle temrinler..

Ölçü Bir Kere Kaçınca
Yayınlanma: Güncelleme: 49 okuma

İnsanın arada bir burnunu kıracak, böbürünü yenecek temrinler yapması gerek. “Ne kadar alçakgönüllü olursan, o kadar yücelirsin” diyen Zen koanlarına uyup yirmi, yirmi beş yıl önce ben de böyle temrinler yapardım. Hiç unutmam, bir keresinde Prof. Erdmann‘la birlikte sanat tarihi incelemesine gittiğimiz İznik‘te elime bir boya sandığı geçirmiş, bir gün boyu gezici ayakkabı boyacılığı yapmış, İznik‘te boyanmamış kundura bırakmamıştım.

1970‘de eski Delhi caddelerinde iki tekerlekli bir arabada, bir paryayı çeken Harward mezunu bir Amerikan aydını ile tanışmıştım. Bunu, kendini matah sanmış bir Batılı aydın olmanın kefareti olarak yaptığını söylemişti. “Bu davranış kendi değerim hakkındaki yersiz kuruntuların tam bir panzehiridir” demişti. “Böylece haddimi biliyorum, hizaya geliyorum. Gerçeklere daha yansız ve sağlıklı gözle bakabiliyorum” demişti. 

Karl Orff‘un küçük müzik öğrencileri için çok ilginç temrin oyunları vardır. Bunlardan birinde on kişilik bir grup, her biri ellerinde çeşitli vurgu araçları ile dizilirler. En öndeki şef olur. 

Geridekiler onun verdiği ritm ve tempo içinde, onun yönettiği yolda onu taklit etmekle yükümlüdürler. O, masanın yanından geçer, bahçeye çıkar, havuzun çevresinde döner, ormana seğirtir, öbürküler de peşinden. O, vurucu aracına yeni başka ritmler verir, onlar da aynı ritmi izlerler. Ama bu oyun bir yerde biter, bu sefer en gerideki şef olur. Hepsi bu sefer onun uyruğu olurlar. Biraz önce şeflik taslayan biraz sonra uysal bir uyruk olur. Bu oyun, çocuğun müzik eğitimini olduğu kadar, kişiliğini de doğru yolda oluşturan bilinçli bir temrindir. İnsan, uyrukluğu da şeflik kadar kabullenebilecek bir esneklikte olmalıdır. Kendine verilen rol ne ise onu en iyi şekilde yerine getirmelidir. 

Sade Orff, sade Hint filozofları, Zen rahipleri değil, Yunan bilgeleri ve özellikle Stoa Okulu mensupları da alçakgönüllülüğü erdemin başlıca ilkelerinden biri sayarlardı. Alçakgönüllülüğün yanında en çok öğütledikleri bir şey de ölçülü olmaktı. 

Yedi bilgelere kulak verelim bir yol: Lindoslu Kleobulos, “Ölçü en özenilecek şey” diyor. 

Atinalı Solon, “Hiçbir şeyde aşırı olma” diyor. 

Ispartalı Khilon, “Kendini bil, ihtirasına gem vur” diye öğütlüyor. 

Miletoslu Thales, “Nefsine egemen olmak zararlı bir şeydir. Ölçülü olmaya bak” diyor. 

Lesboslu Pittakos, “Başkasında hoş görmediğini, kendin yapma” uyarısında bulunuyor. 

Prieneli Bias, “Yaptığını enine boyuna düşün. İkna ederek al, zorlayarak değil” diyor. 

Ve nihayet Korinthoslu Periandros, “Barış ve huzur güzel” diyor. 

Öte yandan tragedya yazarı Euripides, “En büyük bilgelik, kendine egemen olabilmektir” buyurmuş. Sade o mu? Shakespeare, Goethe daha niceleri… Lady Macbeth ve Otello, biri siyasi, öbürü cinsel kıskançlığın birer doruğu olarak ihtirasının tutsağı kahramanları serer önümüze. Sophokles‘in Aias‘ı da öylesine… 

Hep bilirsiniz, Aias, Akhilleus‘tan sonra Akha ordusunun en yürekli savaşçısıdır. Homeros “İliada“sında onun Patroklos‘un cesedini Troyalılardan nasıl kurtarıp getirdiğini anlatır. Akhilleus ölünce anası Thetis, onun eşsiz silahlarının Argosluların en yiğit savaşçısına verilmesini ister. Aias, kendini bu mirasa en yakın aday sayar. Ama Odysseus yargıçları zekâsı ile ikna edip onları alır. Aias çileden çıkar. Cin çarpmışa döner. Bir paranoya nöbetine tutulur. Odysseus‘u da tüm orduyu da yok edeceğim diye kurar. Ama Tanrıça Athene onu yanıltır, Aias, Odysseus sanarak bir kuzuyu, Akha ordusu sanarak da sığır sürülerini kılıçtan geçirir. Bunalımı geçip de işin farkına varınca utancından kendi kendini yer. Düşmanları önünde gülünç düşmeyi kendine yediremez, canına kıyar. 

SophoklesAias” adlı tragedyası ile hırsın yüce bir kahramanı bile nasıl kepaze edeceğini sergilemek istemiştir. 

İhtiras ve kıskançlık insanın gözünü bir döndürmeye görsün. Bütün frenleri patlar, bütün süpapları atar, kendini herkese gülünç eder. Böyle bir ihtirası söndürmek bazen bir yangını söndürmekten güç olur. 

İhtirasın bir insanda yaptığı tahribati, o insana en büyük düşmanı yapamaz. 

Bunları ne için yazıyorum: 

Kaç haftadır gözlerini ihtiras bürümüş birkaç insanın sıraladıkları ve televizyonla radyonun üşenmeden yansıttığı yavan iddialardan artık gına getirdik. Siyasi tartışmalar, iktisadi ve sosyal önlemler planını çoktan bıraktı, bir mahalle kahvesi, yahut maç sonrası seviyesizliğine indi. Sövgüler, adi suçlamalar, hatta Cumhurbaşkanına dil uzatmalar aldı yürüdü. Fauldü, ofsayttı itirazları ayyuka çıkıyor. Hükümet daha programını bile okumadan ona kırmızı oy vereceğini ilan edenler var. İki hafta önce oy çekişmesi sırasında birbirinin ipliğini pazara çıkaranlar şimdi milliyetçilik kisvesi altında yeniden bir çıkar ortaklığı kurup teker teker yitirdikleri güveni toplu cephe altında yeniden kazanmak çabasındalar. Dün birbirinin gözünü oyanların, şimdi elden gitmekte olan iktidar karşısında sarmaş dolaş kuzu sarması olmaları, yahut öyle görünme çabaları, hırsın, insanı ne dengesizliklere, ne çelişkilere, ne kısır döngülere götürebileceğinin çok belirgin örneği. İnsan, bunca genç ve dinamik enerjinin, ülkeye hizmet için seferber edilecek yerde, böyle verimsiz ve baltalayıcı çekişmelerde heba edilmesine üzülüyor. 

Ne yapmalı? Onları nasıl uyarmalı? Bu ülkenin kendilerinden ibaret olmadığını, onların görüşlerinin herkesçe onaylanmadığını, düştükleri çıkmazın kendilerini büsbütün sevimsiz hale getirdiğini, onlara nasıl, ne yoldan anlatmalı? 

Devlet Tiyatrosu‘nda Aias‘i mi oynatmalı? Sokrates‘ten Russel‘e, bütün filozofları mı yardıma çağırmalı? Tam buldunuz. Kim kime, dum duma. Onları görecek, okuyacak, algılayacak halleri mi var? 

Onların gözü 226’dan başka bir şey göremez, mantıkları “En büyük benim” saplantısından başka bir şey alamaz olmuş. Acıyor insan, onlara ve Türkiye’nin yazgısına. 

26 Haziran 1977 

Haldun Taner

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.