Hiç çay çiçeği gördünüz mü? Hani sabah ve ikindi kahvaltılarında annenizin kıpkırmızı demlediği mis kokulu içeceğin çiçeğini. Onun bir bitki olduğunu biliyorsunuz elbet. Kısa boylu bir ağaçcıktır çay. Güzel kokulu..
Hiç çay çiçeği gördünüz mü? Hani sabah ve ikindi kahvaltılarında annenizin kıpkırmızı demlediği mis kokulu içeceğin çiçeğini. Onun bir bitki olduğunu biliyorsunuz elbet.
Kısa boylu bir ağaçcıktır çay. Güzel kokulu çiçekleri vardır çünkü kamelyayla akrabadır. Bu bitki eskiden yalnızca bahçeleri süslemek için dikilirdi. O da sıcak ve yağışlı bölgelerde pek güzel yetişirdi. Malayca Teh‘den kaynaklanan adı bütün ülkelerde birbirine benzer: İngilizler tea (ti), Fransızlar te der. ‘Th‘ harf grubu bazı dillerde ‘Ç‘ olarak okunduğundan biz de çay diye adlandırırız bu güzel bitkiyi. Çay Türkiye‘de Doğu Karadeniz‘de 1920 yılından beri ekilmektedir. 1947 yılında çay sanayi kurulmuştur.
Çay üretimi için çay bitkisinin tepe tomurcuğu ve onun altındaki iki genç yaprak toplanır. Bu üç yaprak çayın en pahalı bölümüdür. Çayın öteki yaprakları da toplanır. Kokulu çaylar için çay çiçekleri de kullanılır. Bu çaylarda yüz çay yaprağına üç çay çiçeği oranında çiçek katılır. Başka bitki özleriyle, örneğin bergamot, koku verilen çaylar da vardır.
Çayın anayurdu Çin diye bilinir. Çünkü ilk çay orada içilmiş. Ama çay hazırlamanın bir tören olduğu ülke Japonya‘dır. Zen Budizmin ilkelerine uygun olarak belli kurallarla çay hazırlamak, konuk ağırlamanın da en gösterişli biçimidir. Çay töreniyle sunulan çayın rengi açıktır, çay hafif köpüklüdür.
Çayın ilk hazırlanışı için şöyle bir masal anlatılır. Uygarlık tarihi İsa doğmadan bin yıl öncesine ulaşan Çin‘de sabahları sıcak su içilir, bu suyun ciğerleri temizleyeceğine, vücudu tazelediğine inanılırdı. Çin sarayındaki imparator da, imparator ailesi de herkes gibi sabahları sıcak su içerdi incecik porselen fincanlarda. Yalnız küçük prenses Quin Shi sıcak suyunu bahçede dolaşarak içmeyi severdi. Çevresinde hizmetçileri, yardımcıları ile bu bahçede dolaşırken onları görenler kelebeklerin çevrelediği çiçekleri seyrettiklerini sanırlardı. Bir sabah yine böyle elinde sıcak su fincanıyla bahçede dolanırken, birden fincanındaki suyun çok güzel bir şekilde koktuğunu fark etti. Fincanına dikkat edince küçük bir yaprak gördü. Suya güzel kokuyu kazandıran bu yapraktı.
Bu masalın sonrasını kolayca düşünebilirsiniz. Önce suya düşen yaprağın çevredeki bitkilerin hangisinden düştüğü bulundu. Sonra bu yaprağın suya güzel koku ve renk vermesinin sağlığa bir zararı olup olmadığı hayvanlarla denendi.
Bugün dünyada yeşil çay ve siyah çay diye iki ayrı renkte ve çeşitli kokularda çay üretiliyor. Pek çok ülkede sevilen bir içecek olan çay için bugün çeşit çeşit çaydanlıklar, demlikler, makineler, bardak ve fincanlar üretiliyor. Çay içerken yenilmek için üretilen bisküvi ve kekler de ayrı bir endüstri oluşturuyor. Çay, içilmesi en yaygın içecek olduğu için onun gibi demlenerek içilen öteki bitkiler de bu güzel çiçekli bitkinin adıyla anılır: Meyve çayı, dağ çayı, nane çayı, kuşburnu çayı gibi. Eğer Çin‘in bin yıl önce yaşayan güzel prensesi (prensesin çirkini olmaz) çayı demlemeyi bulmasaydı ne yapardık?
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.