Yalanın kurumsallaşması

Yaşamakta olduğumuz dünyada gördüğümüz rastladığımız nesnelerin, yapıların, olayların, kavramların ya da süreçlerin anlamlarını, onlara uzaktan üstünkörü bakmakla çözemeyiz, Zihnimizde onları yeni bir canlandırmayla işlemek de yetersiz kalır algılama için.  Bunlara..

Yalanın kurumsallaşması
Yayınlanma: Güncelleme: 82 okuma

Yaşamakta olduğumuz dünyada gördüğümüz rastladığımız nesnelerin, yapıların, olayların, kavramların ya da süreçlerin anlamlarını, onlara uzaktan üstünkörü bakmakla çözemeyiz, Zihnimizde onları yeni bir canlandırmayla işlemek de yetersiz kalır algılama için.  Bunlara ek olarak onlarla kurduğumuz ilişkilerimiz, deneyimlerimiz, onlarla beraber oluşlarımız, yardımıyla tamamlayabiliriz ancak algılayışımızı.

Anlamak, sadece bilinçli-yorumlayıcı bir eylemle elde edilebilecek, “sahip olunacak” türden bir “şey” değildir. İçerisinde bizim de bulunmamız halinde erişilebilecek olan “anlamlarının görünür kılınması” sürecidir.

Bu süreçte “Anlam yapısına sahip şey” lerin tümüyle görünür, anlaşılır, kılınması ise  onların ne yapabileceklerinin bilinmesi, fark edilmesi ile başlar.

Özgün sözcükleriyle olmasa da,  Heidegger‘in (1889-1976) görüşleridir bunlar.

Filozoflar düşündüklerinin daha iyi anlaşılması için günlük yaşantılardan örnekler verirler.  “Heidegger’in çekici” de bunlardan biridir.

Kullanırken farkedilmeyen ile kullanmazken fark edilen “şey“ler arasındaki tuhaf diyalektik ilişkiye dikkat çekmek  için anlatır bunu filozof.

Bir resmi duvara asarken kullandığımız çekici düşünün. Kullanırken onu incelenecek bir nesne olarak algılayamayız, Ne olduğunu da düşünmeyiz. O, işimizi tamamlamak için el altında bulundurduğumuz araçtır sadece. Ancak çekicin başı sapından koptuğunda iş yarım kalır. O zaman kuramsal bir duruş sergiler, onu düşünür ve yapısını incelemeye başlarız. . Çekiç artık somut, işe yarayan bir varlık olmaktan çıkmıştır.  Kullanılmayan ama bu kez soyutluğu ile birlikte algılanan nesneye dönüşmüştür.  “O halde”, der Heidegger:  “Bir şeyin varlığı, ister çekiç olsun ister fikir olsun ister  başka bir şey, başlangıçta hemen kendini belli etmez ancak onu yaşam bağlamımıza aldığımızda varlığı   ortaya çıkar“.

Tekrar gibi olsa da iyice vurgulayayım.

Ne tür olursa olsun (nesnel, sosyal, düşünsel) bir “şey“i araç olarak kullanırken, onun varlığının farkına varmadığımız için inceleme gereği duymuyoruz. Araç olarak kullanmamızdaki süreklilik, alışkanlık bozulduğunda, onunla zorunlu olarak kuracağımız yeni ilişkiler dolayısıyla “şey“in gerçek varlığının farkına varabiliyoruz. Böylelikle “şey“, anlaşılabilecek, incelenebilecek ve yorumlanabilecek kıvama geliyor.  Görünür olmasının yolları açılıyor.

Heidegger‘i , söylediklerinin doğruluğunu, deneyimlediğiniz süreçlerin herhangi biri üzerinden test edebilirsiniz.

Örneğin ben “yalan“ı seçtim.

Yalanın “kurumsal kimliği olan bir varlık” haline gelip gelmediğini Heidegger‘in varlıkbilim kuramı ile sorgulamak istiyorum.

Öncelikle belirteyim, “yalanın kurumsallaşması” sözünü, var olan herhangi bir kuruma kapalı bir gönderme yapmak için seçmedim. Yalanın, özgün bağımsız. görünür bir “varlık” olarak sosyal yapımızda yer alışını vurgulamak için, seçtim   Felsefe diliyle söylersem,  yalana varlıkbilim içinden bakarken kullanabileceğim  bir sözcük olarak aldım derim.

Yalan sözcüğünü ise, onu hem bilinen anlamıyla,  hem de bu anlama ek olarak,   edim  karşılığında kullandım. (edim: amaca yönelik davranış,  frenkçesi act)

Kurum, en genel anlamıyla, “Bir çıkar (hafifletmek için yarar, da diyebilirsiniz) birliği oluşturmak amacıyla bir araya gelmiş kişilerin, bu birliğin, işlevlerini uygular hale getirebilmek üzere oluşturdukları yapı“, olarak tarif edilir

Bilinen bir gerçektir. Yalanın, çıkar için bir araya gelmiş kişiler tarafından kullanımı, bir tür alışkanlık tır. Yalan burada bir edim (act) gibidir; araçsal olarak kullanılmaktadır..

Filozofun çekiç örneğine , ressamın resim yaparken fırçasının varlığının farkında olmayışına , ya da piyanistin çalarken piyanonun farkında olmamasına benzetilebilir bu durum. Bir şey’ in araçsal kullanımı o aracın varlığını arka plana ittiği içindir bu.  Yalanın varlığının da örtülü kalması bundandır. Farkedilmeme durumu, yalanı görme, algılama sorgulama, yorumlama gibi eylemimizin önünü kesmiştir.

Ancak, “şey“lerin algılamasını mümkün kılan, çekicin sapının kopması, fırçanın eskimesi, piyanonun bozulması türünden durumlar, yalanın varlık yapısıyla  algılamasının mümkün kılacak olaylar olarak da ortaya çıkabilir..

Aniden beliren farkındalık, aslında yalanın varlığının göstergesi olur ve bu gösterge, yalanın bir “kurum” olduğunun  tarafımızdan tescili anlamına denk düşer.

“Yalanın kurumsallaşmasında benim bir katkım ve  sorumluluğum yok, olamazdı da”  tarzındaki itirazları duyar gibiyim. Yalanın önce var olup sonra da kurumsal kimliğe kavuşmasını,  ancak, bireyin de onun içinde yer alışı ile mümkün olduğunu ifade etmiştik çünkü. Bireyin yalan kurumu içinde bulunuşunu onun, yalanı mutlaka olumladığı anlamına gelmediğini hatırlatmayı eksik bırakmıştık.

Ne var ki, olumlanmamış da olsa, kişilerin yalanın farkındalığına ulaşması, önce yalanın bir yapı olarak var olması, sonra da bu yapının devam etmesi için yetecekti zaten. Kurumsallaşmış yalan varlığını ve rüştünü kanıtlamış, işlevlerini yerine getirmek için işe başlamıştır bir kere.

Banka dediğimiz kurum, siz para yatırdığınız için vardır; sonradan  para yatırmazsanız varlığı ortadan kalkmaz. Yalan kurumu ile olduğu gibi, banka ile de beraberizdir de ondan.

Heidegger‘in varlıkbilimi yolundan gittiğimizde karşımıza çıkan yapının gerçek bir kurumsal bir varlık olduğundan kuşku duymaya gerek yok.

O halde, felsefeli dil labirentinin dışına çıkıp, beraberce şu saptamaları pekiştirebiliriz:

  • Evet, Yalan Kurumsal kimliğe kavuşmuştur bu coğrafyada. Yadsınamaz bir gerçektir.

  • İsteğimize bağlı olmaksızın ortak edildiğimiz bir yapıdır bu. Hisse senetleri herkeste dağıtılmıştır. Ama nedense bazı ellerdeki kağıtlar daha değerlenmiştir. Diğer ellerdeki kağıtların değeri düşmüştür. Sahipleri, günü geldiğinde kıymetlenir diye beklemektedirler.

  • Yalanın Arz-talep canlılığı , kurumsallaşmaya büyük katkıda bulunmuştur; Halen de devam etmektedir bu katkı. Ne var ki ekonomi kurallarına aykırı tuhaf bir durum ortaya çıkmıştır. Arz fazlalığı ürünün piyasa değerini düşürmemekte aksine artırmakta; talep azlığı ise,  arz ı düşürmemekte aksine artırmaktadır!

  • Benzer kurumlar coğrafyamız dışında da vardır. Ama onlarda ürünlerin günlük yaşamlardaki kullanımı daha ürkekçedir.. Çok yerde de kullanım hiç yoktur. Daha ziyade küresel ölçekte pazar arayışına yönelmişlerdir. Ürünlerini “Post truth” tanıtımıyla pazarlama sürecindedirler. Bu sözcüğe Oxford Üniversitesinden icazet almışlıkları bile vardır. Bizler “gerçek ötesi” deriz ona.

  • Bizim kurumun içte çok yüksek olan marka değerinin, dışta da artırılması için çok çabalanmakta ise de, henüz sonuç elde edilememiştir.

  •  Kurumun ürünlerine , dışta  olmasa da, iç piyasada büyük talep vardır, Adeta bir talep patlamasıdır bu. Dış satışa pek gerek de yoktur zaten.

  • Kurumun türlü-çeşitli ürünlerinin pazarlanmadığı yer yok gibidir. Ürünler her yerde karşımıza çıkmaktadır. “Meccanen” dağıtımına da sık rastlanır.

  • Buna rağmen ürünlerin tanıtımı kimi mecralarda bila bedel coşkuyla sürmektedir..

  • Ürünlerin en sık görüldüğü yerler, sayıların kullanılma zorunluluğu olan ortamlardır.

  • Kurumun, kamuya mı özel sektöre mi ait olduğu belli değildir. Bize has bir “Genel Sektör” kurumudur denebilir.

  • Bizim Kurumumuz, tüm başka kurumlarımızın yetkili üst kurumu  konumundadır.

  • Kimi küçük kurumlar, bu yüce kurumu haksız rekabet yaptıkları için, Rekabet Kurumuna şikayet ettilerse de bir sonuç almamışlardır.

  • Bu yapı, günümüzün tartışmasız en sağlam, en köklü kuruluşudur. Övünç kaynağımız olan bu kurumumuzun gelecekteki durumunu, yeni arz talep koşulları belirleyecektir.

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.