Rothko karşısında

İkibinlerin başları, ‘San Francisco Modern Sanat Müzesi‘ nde yere oturmuş 8-9 yaşlarında, 20 kadar çocuk dikkatimi çekiyor. Rothko‘nun tablosu karşısındalar. Tablo, siyah “renk alanı” içinde yüzen çarpıcı yoğunlukla kırmızı bir kare, hepsi bu. Bir..

Rothko karşısında
Yayınlanma: Güncelleme: 96 okuma

İkibinlerin başları, ‘San Francisco Modern Sanat Müzesi‘ nde yere oturmuş 8-9 yaşlarında, 20 kadar çocuk dikkatimi çekiyor. Rothko‘nun tablosu karşısındalar.

Tablo, siyah “renk alanı” içinde yüzen çarpıcı yoğunlukla kırmızı bir kare, hepsi bu.

Bir anlatan var; onun müze rehberi olmadığını anlıyorum. Klişe anlatımların dışında, Rothko için küçüklere ne anlatılabilir diye merak ediyorum. Ne de olsa eserleri günümüzde en yüksek değerlerde satılan bir ressamın karşısındayız.

Durup dinliyorum.

Öğretmen çocuklarla etkin bir diyalog kurmuş.

Duvardakinin bir sanat eseri olup olmadığını sorgulamaya başlamışlar.

Rothko

-Bu niye burada?

-Burada rastladığınız için mi sanat eseri oluyor?

-Ya sanat eseri değil de, sizi aldatmak için şakadan konulmuşsa buraya…?

Bağırış çağırış sonunda anlaşıyorlar; müzede öyle şey olmaz; önemli bir “Sanat eseri ” karşısındayız diyorlar.

Öğretmen Soruyor:

-Peki, ne anlatmış size sanatçı?

-Tanıdığınız bildiğiniz şeyler var mı bu resimde?

-Tanıdığınız bildiğiniz bir şeyler olmadan da, size bir şeyler anlatmak isteyemez miydi sanatçı?

– Neler anlatabilirdi bu şekilde? herkes aklına geleni söylesin. Düşünün bakalım!.

Ne cevaplar geliyor atlamalar zıplamalar arasında!…

“Görme özürlünün gördüğü” diyen de var, “Karanlıkta parlayan ışık” da, “sabah çıkan güneş” diyen de. “Gözlerim kapalıyken parmaklarımla  üzerlerine  basarsam böyle görürüm ben” diyen de.

-Hapsi doğru olabilir, diyor öğretmen.

-Ama sanatçının ne düşündüğünü gene de tam bilemeyiz değil mi?, ya hiç bir şey anlatmak istemediyse…

Olamaz mı böyle bir şey? Diyor hemen arkasından.

Zıplayanlar, yere bağdaş kurup tekrar oturuyorlar. Öğretmenin bu sorusunu çözmeye çalışıyorlar. “Birşey anlatmayacaksa  ne demeye orada duruyor” u aşmaları gerek önce. Aşamazlarsa kendilerinin neden orada olduklarını da çözemeyecekler.

Ögretmen usta sorgulayıcılığı ile yardım ediyor:

– Sanatçı, bir şey anlatmadan da kendini size sevdiremez mi?

– Sevdiğiniz hiç bir şey bulamadınız mı resimde?

Çocuklar tekrar atılıyorlar, bulduk diye!

Artık öğretmene, resimde çocuklardan kendilerini heyecanlandıranın ne olduğunu,  tarif etmelerini istemek kalıyor sadece.

Sonuçta çocuklar. bir yapıtı sevmek için onda, önceden bildikleri bir şeyleri beklemek yerine, kendilerini duygulandıracak başka şeylerin aranmasına girişmiş ve bunu dillendirmiş oluyorlar.

Böylelikle sanatçıyapıt ve izleyici-yorumlayıcı çocuklar arasında bağlantı tamamlanmış oluyor.

Öğretmen burada çocuklara, soyut sanatı çözebilmeleri için tutunma noktalarını gösteriyor.

Bunu, dışavurumcu bir soyut sanatçı olan Rothko üzerinden yapıyor. Başka bir soyut sanatçı ile de yapabilirdi. Ama o zaman çocuklar belleklerindeki kimi görüntüleri anımsıyacaklar ve resmi de bu hazırda bekleyenler   üzerinden anlatmaya çalışacaklardı.

Rothko’da ise, benzetebilecekleri tanıdık görüntü hiç yok; öğretmenin yönlendirmesiyle,  ilişki kurabilecekleri başka şeyler arıyorlar resimde,  o nedenle.

Bu çok önemli ders, sanatın ne olduğuyla ilk tanışmadır kuşkusuz çocuklar için.

 Çocukların sanat eserleri ile yaşadıkları bu “derin duygulanım“ın deneyimi, gelecekte onların, meslek olarak seçecekleri sanat dışı alanlarında da, derinleşmelerini besleyecek; ve kuşkusuz, alanlarında daha yaratıcı bireyler olmalarının yolunu açacaktır onlara.

Müzedeki öğretmenin öğrencilerine verdiği dersten, benim çıkardığım ders de bu oldu.

*****

Aldığımız bu dersin yanında Rothko için de bir kaç noktanın gözden kaçmaması gerek.

Rothko resimlerine “güzel” denmesinden hiç hoşlanmıyor. Güzel oldukları için alınıp, duvarları süslemede kullanılmasını istemiyor onların.

O nedenle resimlerini satacağı kişileri inceliyor. Onların, resim ile duygusal ilişki kurup kuramayacağına bakıyor. İkna olursa satıyor.(demek ki öğretmenin yöntemi doğru, çocuklara etkilendikleri şeyleri söylettiği için!)

Maddi soruları hep var; sıkıntılı  bir döneminde bir lokantaya sattığı resimlerini, “bu kadar pahalı lokantada kimse resimlere bakmaz” gerekçesiyle geri alıyor.

Arshile Gorky den çok etkileniyor başlangıçta. Soyut dışavurumculuğun en önemli isimlerinden biri, hatta kurucusu Gorky. Van doğumlu bir Ermeni. (Onun soyut öncesi döneminde yaptığı bir Anadolu kadını görünümündeki annesiyle olan resmi, nedense çok dramatik gelir bana.)

Rothko ise  Rusya doğumlu Musevi. Amerikada birleşiyor bu iki göçmenin kaderi.

Rothko, Gorky’nin etkisiyle soyuta dönüyor.

Soyut Sanatçılar yapıtlarında bir yaşam ritmi bulunduğunu , diğer ifadeyle,  onun organik yapısı olduğunu göstermek isterler hep.

Soyut sanatçı başarılı ise, yapıtından yansıyan canlı varlık, ya da yaşam ritmi izlenimi güçlüdür.

Böyle bir yapıttan izleyiciye akan duyusal uyarılar, izleyicide (derin olabilecek) bir duygulanım yaratır. Sanatçı bunu, kullandığı boya, ses, kelime, hareket, gibi duyumsatıcı araçlarla yapmıştır. Ancak,iletilen şey, anlatılmak istenenin bire bir kendisi değil,  onun  simgeleri olacaktır. Bir tür yanılsamadır bu.

O nedenle tüm sanat eserleri (kullandığı materyal göz önünde tutulursa),  hem niteliksel (nesnel-ya da kalitatif de diyebileceğimiz) özellikleri;  hem de, anlatacaklarını, simgelerle aracılığıyla bizi yanıltarak anlattığı için, soyut olma özellikleri barındırır içinde.

Somut olarak adlandırdığımız (eski dönem resmi gibi) bir sanatsal betimleme bile, soyuttur bu anlamda. Yapıtta anlatılanlar, olayın kendisini değil, onun duyumsatıcılarla bize gösterilen şeklini yansıttığı için böyledir bu. Platon’un Mağara metaforu ndaki gibi!

Zaten sanatın bu özelliği mağara resimlerinden bu yana hiç değişmemiştir. Sanat temelde soyuttur zaten.

Biz erişkinler, koşullanmalarımız nedeniyle olsa gerek,  yaşam ritmini Gorky resimlerinde  daha kolay sezinleriz. Rothko’da ise daha zor.

Gelin görün ki, çocuklar Rothko’yu ifade ederlerken kolay bulmuşlardır duygulanımlarının yapıtla olan bağlarını.

 Öğretmen de çocukların gördüğü soyut resmin yorumunu, “zaten tüm resimler soyuttur” noktasına kadar götürmemiş, küçükler için karmaşık gelebilecek  bu kavramı, onların gelecekteki yaşantısına bırakmıştır  haklı olarak.

*****

Amerikadaki yaşam,  Gorky gibi Rothko için de kolay olmamış.

Rothko, bir Şapeli donatmak teklifi aldıktan sonra bu projeye çok bağlanmış. Ama istediği gibi tamamlayamamıştır rahatsızlıkları nedeniyle.

Gorky gibi, yaşamına kendi eliyle son vermiş Rothko da ne yazık ki.

Son resimlerindeki “boya alanları” hep kan kırmızısıdır intiharının habercisi gibi.

Şapel ölümünden sonra tamamlanmış ve  adı verilmiştir..  “Rothko Şapeli 

Şimdilerde sadece onun yapıtlarını görmeye gelenlere değil, tüm dinlerdeki inananların ibadetine de  açıktır bu şapel.

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.