Günün Masalı: 8 Ocak; Deli Dumrul

Dede Korkut derler güzel öyküler, destanlar anlatan bir masalcımız vardır. Deli Dumrul, onun en güzel öykülerinden biridir.  Bir vardı, bir yoktu. Eskiden Deli Dumrul dedikleri bir yiğit vardı. Kuru bir..

Günün Masalı: 8 Ocak; Deli Dumrul
Yayınlanma: Güncelleme: 13 okuma

Dede Korkut derler güzel öyküler, destanlar anlatan bir masalcımız vardır. Deli Dumrul, onun en güzel öykülerinden biridir. 

Bir vardı, bir yoktu. Eskiden Deli Dumrul dedikleri bir yiğit vardı. Kuru bir çayın üstüne bir köprü yaptırmıştı. Bu köprüden geçenlerden otuz akçe, geçmeyenlerden döve döve kırk akçe alırdı. Böylece gücünü herkese göstermek istiyordu. Kendisiyle savaşacak bir yiğit bekliyordu. 

Bir gün köprünün karşısındaki çayırlığa bir oba kondu. Çadırlarını kurup yerleştiler. Aralarındaki yiğitlerden biri hastalandı. Çok geçmeden de Tanrı‘nın buyruğuyla öldü. Bütün oba yasa büründü, ağlayıp sızlamaya, ağıt yakmaya başladı. 

Bunu duyan Deli Dumrul, atını sürüp yanlarına gitti. Yiğide ne olduğunu sordu. 

Öldü, dediler. 

Bre yiğidinizi kim öldürdü? 

Vallahi Bey, Yüce Tanrı buyruk verdi. Al kanatlı Azrail gelip yiğidimizin canını aldı. Deli Dumrul, Azrail‘in kim olduğunu bilemedi. Tanrı‘ya yakararak onu kendisine göndermesini, onunla savaşmak istediğini söyledi. 

Tanrı, Deli Dumrul‘un isteğini kabul etti. 

Bir gün, Deli Dumrul, kırk yiğidiyle oturmuş yiyip içerken Azrail çıkageldi. Azrail‘in görünüşü Deli Dumrul‘u ürkütmüştü. Eli ayağına dolaştı. Karşısında tir tir titredi. 

Bre sen kimsin, nesin? diye sordu. 

Savaşmak istediğin Azrail’im ben. Canını almaya geldim. 

Deli Dumrul, bunu öğrenince Azrail‘in kaçmaması için hemen kalenin kapılarını kapattırdı. Kara kılıcını çekip Azrail‘in üstüne çullandı. Azrail, güvercin olup pencereden uçtu. Bunun üstüne Deli Dumrul, atına atlayıp alıc kuşunu eline aldı, güvercinin ardına düştü. Bir iki güvercin öldürüp evine dönerken Azrail atına göründü. At ürktü. Deli Dumrul‘u yere attı. Azrail de Dumrul‘un göğsünün üstüne çıkıp oturdu. Deli Dumrul, hırlayarak Azrail‘e canını almaması için yalvardı. Azrail, ona değil Tanrı’ya yalvarmasını söyledi. 

Ben emir kuluyum, Tanrı ne isterse ben onu yaparım, dedi. 

Deli Dumrul, o zaman Tanrı‘ya yakardı. Onun yücelerden yüce olduğunu söyledi. Büyüklüğünü, bağışlayıcılığını övdü. Bu sözler Tanrı‘nın hoşuna gitmişti. Azrail’e 

Kendi canı yerine can bulsun, onun canını bağışladım, dedi. 

Azrail bu buyruğu Deli Dumrul‘a iletti. 

Deli Dumrul, hemen babasının yanına koştu. Kendi canı yerine babasının canını istedi. Babası: 

Dünya güzel, can tatlı, diyerek onu anasına gönderdi. 

Anası, başına gelenlere çok üzüldüğünü belirtti. Dokuz ay karnında taşıdığı oğlu için de olsa canına kıyamayacağını söyledi. 

Anasından da umduğunu bulamayan Deli Dumrul, ağlamaklı olmuştu. Bunu firsat bilen Azrail, Deli Dumrul‘un canını almaya kalkıştı. Deli Dumrul, aman diledi: 

Hemen canımı alma. Can yoldaşım bir karımla ondan olma iki de oğulcuğum var. Onlarla vedalaştıktan sonra canımı alabilirsin. 

Böyle diyerek karısının yanına vardı. Başına gelenleri anlattı. Canına can bulamadığını söyledi. 

Karısı üzüntüsünden ağlayarak Deli Dumrul‘un anasıyla babasının bencilliğini kınadı. Ardından, 

Benim canım, senin canına kurban olsun, dedi. 

Azrail, kadının canını almaya geldi. Dumrul, eşine kıyamadı. Tanrı’ya: 

Alırsan ikimizin canını birden al! diye yakardı. 

Karı koca arasındaki bu sevgi, Tanrı‘nın çok hoşuna gitti. Azrail‘e Deli Dumrul‘un anasıyla babasının canını almasını buyurdu. O iki sevgiliye de yüz kırk yıl ömür daha verdiğini bildirdi. 

Böylece Deli Dumrul, eşi ve oğullarıyla birlikte çok uzun yıllar mutlu bir yaşam sürdü.

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.