Bir zamanlar bir değirmenci vardı. Bu değirmenci üç oğlu, eşeği, bir de kedisiyle birlikte yaşıyordu. Adam günün birinde ölünce değirmen büyük oğluna, eşek ortancaya, kedi de küçüğüne kaldı. Küçük oğlan:..
Bir zamanlar bir değirmenci vardı. Bu değirmenci üç oğlu, eşeği, bir de kedisiyle birlikte yaşıyordu. Adam günün birinde ölünce değirmen büyük oğluna, eşek ortancaya, kedi de küçüğüne kaldı.
Küçük oğlan:
–Bu kedi ne işe yarar ki? diye kendi kendine söylendi. Olsa olsa derisinden bir çift eldiven çıkar. Bunu duyan kedi:
-Öyle söylemeyin, ben kendime bir çift çizme yapayım da size nasıl yararlı olduğumu görün, diye yanıt verdi.
Kedinin konuştuğunu gören değirmencinin oğlu hem şaşırmış hem de sevinmişti. Kediye hemen çizme yapması için deri bulup getirdi.
Kedi, oğlanın getirdiği deriden kendine çok güzel bir çizme yaptı.
O ülkenin kralı kekliği çok severdi. Kedi çizmelerini bitirdikten sonra çuvaldan iki avuç buğday alıp etrafa saçtı. Çuvalın ağzını iple bağlayıp omzuna atarak çalılıklara götürdü. Ağzını açıp orada bıraktı. Buğday tanelerine dayanamayan keklikler karınlarını doyurmak için çuvalın içine doldular. Bunu gören kedi, hemen koşup çuvalın ağzını bağladı.
Çuvali omuzlayıp sarayın yolunu tuttu. Saraya varınca kralı görmek istediğini söyledi. Görevliler önce izin vermek istemediler. Sonra:
–Bir kedinin krala ne zararı olur, bırakalım gitsin, diyerek Çizmeli Kedi’yi içeri aldılar.
Kedi, getirdiği çuvalı, kralın önünde açtı.
–Efendim bunları size armağan olarak gönderdi, dedi.
Kral, boy boy keklikleri görünce çok sevindi.
–Çuvalı aldığı kadar altınla doldurun! diye emir verdi. Bunları armağan olarak efendisine götürmesini söyledi.
Çizmeli Kedi bir çuval altını değirmencinin küçük oğlunun önüne koydu:
–İşte çizmelerin karşılığı, dedi.
Çizmeli Kedi o günden sonra dilediği gibi saraya girip çıkmaya başladı. Saraya her gidişinde krala keklik götürüyor, karşılığında efendisine bir çuval altın getiriyordu. Efendisi böylece çok zengin oldu.
Günlerden bir gün Çizmeli Kedi, kralla kızının göl kıyısında bir geziye çıkacaklarını haber aldı. Efendisine gidip onu göl kıyısına getirdi. Elbiselerini çıkarıp göle girmesini söyledi. Delikanlı gölde yüzerken elbiselerini bir yere sakladı.
O sırada kralla kızı, delikanlının yıkandığı gölün yanından geçiyordu. Çizmeli Kedi, önlerini kesip:
–Yüce kralım, efendim olan prensin gölde yıkanırken elbiselerini çaldılar. Şimdi dışarı çıkamıyor. Ne olursa sizden olur, prensime yardım edin, diye yalvardı.
Kral adamlarına bir elbise getirmelerini buyurdu. Gelen elbiseyi değirmencinin oğluna giydirdiler. Delikanlı elbiseyle yakışıklı bir genç olup çıktı. Onu kralın da gözü tutmuştu.
–Birlikte dolaşmaya ne dersiniz? diye sordu.
Değirmencinin oğlu:
–Benim için onurdur, diyerek kabul etti.
Onlar konuşurlarken, Çizmeli Kedi hemen uzaklaştı. Ot biçen köylülerin yanına gitti. Bu otlakların kimin olduğunu sordu. Köylüler, tepedeki sarayda oturan bir büyücüye ait olduğunu söylediler. Çizmeli Kedi köylülere birer altın dağıttı. Biraz sonra kralın adamlarıyla buradan geçeceğini, bu çayırların kimin olduğunu soracaklarını söyledi. Ardından:
–Sizin o zaman, yanınızdaki prensimizindir efendim, ayrıca gördüğünüz bütün bu arazi prensimize aittir demenizi istiyorum, diye tembihledi.
Söyleyecekleri sözleri birkaç kez tekrarlattı adamlara. Onların yanından ayrılıp büyücünün sarayına gitti. Büyücüye:
–Söylendiğine göre siz her hayvanı başka bir hayvana dönüştürebiliyormuşsunuz, örneğin şu sineği fil yapabilir misiniz? diye sordu.
Büyücü, kendinden emin bir biçimde, sineğe parmağını uzatıp:
–Fil ol! diye buyurunca, Çizmeli Kedi‘nin önünde koskoca bir fil belirdi. Kedi ezilmemek için bir adım geriledikten sonra:
–İnanılmaz, diye bağırdı. Siz müthiş bir büyücüsünüz. Ama sanırım kendinizi bir fareye dönüştüremezsiniz?..
Büyücü, böbürlenerek:
–Onu da yaparım, deyip hemen bir fare kılığına girdi. Çizmeli Kedi de fare kılığındaki büyücüyü yakalayıp yuttu.
Bu sırada, kralla yanındakiler, köylülerin önünden geçiyordu.
–Bu çayırlarla gözalabildiğine uzanan bu geniş topraklar kimin? diye sordular. Köylüler, ezberletildiği gibi:
–Yanınızdaki prensimizindir efendim, dediler. O zaman herkes kralın yanındaki değirmencinin oğluna imrenerek baktı.
Kralla adamları geze geze büyücünün sarayına vardılar. Çizmeli Kedi onların gelmelerini bekliyormuş. Hemen kapının önüne çıktı.
–Yüce kralım ve değerli efendim! diyerek hepsini saygıyla karşıladı. Büyücünün sarayını, prens diye tanıttığı değirmencinin oğlunun sarayı diye gezdirdi. Kralla kızı sarayın güzelliğine hayran kaldı.
Kral, bu kadar zengin ve soylu bir delikanlı olan değirmencinin oğluyla kızını hemen evlendirdi.
Onlar da Çizmeli Kedi sayesinde bu sarayda mutlu bir ömür sürdüler.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.