Günün Masalı: 27 Ekim ; Tasa Kuşu

Bir zamanlar bir padişah, bunun da bir kızı vardı. Bu kız bir gün sarayın bahçesinde gezerken dadısının üzüntülü olduğunu gördü. Nedenini sordu.  Dadısı:  –Tasam var, dedi.  Kız, bunun ne olduğunu..

Günün Masalı: 27 Ekim ; Tasa Kuşu
Yayınlanma: Güncelleme: 90 okuma

Bir zamanlar bir padişah, bunun da bir kızı vardı. Bu kız bir gün sarayın bahçesinde gezerken dadısının üzüntülü olduğunu gördü. Nedenini sordu. 

Dadısı: 

Tasam var, dedi. 

Kız, bunun ne olduğunu bilmiyordu. 

Tasa nedir ki? diye sordu. 

Bunu üstüne dadı, bir tasa kuşu alıp kıza getirdi. 

Buna tasa kuşu derler, diyerek kuşu kıza verdi. Kız da ona güzel bir kafes yaptırıp içine yerleştirdi. 

Kafese bakmaya geldiği bir gün kuş konuştu: 

Güzel kız, beni bırak da şu ağaçtaki kuşlar gibi özgür olayım… 

Bunun üzerine kız kafesi açtı, kuş uçup gitti. 

Günlerden bir gün kız sarayın bahçesinde dolaşırken bu kuş büyük bir hızla gelip onu kaptığı gibi bir dağ başına bıraktı. 

İşte tasa buna derler, diyerek havalanıp gözden kayboldu. Yalnız kalan kız ağlayarak dolaşırken bir çobana rastladı. Onunla giysilerini değiştirip erkek kılığına girdi. Kente inerek bir kahveciye çırak oldu. Akşam kahveci gidip kız yalnız kalınca kuş gelerek orada ne varsa hepsini kırıp döktü. Kıza da: 

Gör, sana daha ne tasalar yapacağım, diyerek uçup gitti. 

Sabahleyin ustası gelince kızı bir güzel pataklayıp kapı dışarı etti. Kız da ağlaya ağlaya gidip bir terziye çırak oldu. Gece olunca tasa kuşu yine gelip bütün giysileri parçaladı. Kıza da: 

İşte bu da bir tasa, diyerek uçup gitti. 

Bunu üstüne kız yeniden dağa çıktı. 

Günün birinde o ülkenin şehzadesi bu kızı görüp onunla evlendi. Dokuz ay on gün sonra bir kızları oldu. Bir gece yine kuş gelip çocuğu aldı, annesinin ağzına da bir parça kan sürdükten sonra, 

İşte sana tasa, diyerek kızıyla birlikte uçup gitti. 

Ertesi sabah, çocuğu göremeyip annesinin ağzına kan bulaşığı gördüklerinde çocuğu yedi sandılar. İkinci yıl kızın bir çocuğu daha oldu. İki gün sonra kuş yine gelip çocuğu aldı, annesinin ağzına da kanı bulayıp gitti. Bunun üzerine padişah kızın idamına karar verdi. Ama şehzade kızın öldürülmesini engelledi. Üçüncü çocuğu da kuş kapıp kadının ağzında kan görülünce öldürülmesi için cellata teslim ettiler. Cellat kıza acıyıp onu öldürmeyerek bir dağ başına bıraktı. 

Çok geçmeden kuş gelip kızı aldı, bu kez büyük bir sarayın önüne götürdü. Kendisi de silkinip güzel bir delikanlı olup çıktı. Kıza: 

Sana çok çektirdim, sen gene beni ele vermedin. Çocuklarını alıp buraya getirerek onları sütle besledim, şimdi onlar çok iyi, diyerek üç çocuğunu da karşısına dikti. 

Kız, çocuklarını kucaklarken, delikanlı: 

Ben de bundan sonra senin her istediğini yapacağım, dedi. Artık çocuklarınla bu sarayda yaşayacaksın

Öte yandan şehzade, karısıyla çocuklarını kaybettiği için çok üzgündü. Gezintiye çıktığı bir gün bu sarayı gördü. Şehzadeyi hemen içeri buyur edip yemeğe alıkoydular. Sofraya meyve geldiğinde çocuklar şehzadenin eline altın bir kaşık tutuşturdular. Bunun üzerine şehzade: 

Hiç meyve kaşıkla yenir mi? diye sordu. 

Çocuklar da bunu bekliyordu. Hemen yanıtı yapıştırdılar: 

Hiç insan çocuğunu yer mi? 

Şehzade bunu duyunca her şeyi anladı. Karısı ile çocuklarını kucaklayarak kendi sarayına götürdü. Kentte büyük şenlikler yapıldı. Hep birlikte ömürlerinin sonuna kadar mutlu yaşadılar. 

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.