Derelerden sel gibi, tepelerden yel gibi gelip geçen nedir? Zaman. Aman aman. Atalar, ‘Sakla samanı, gelir zamanı‘ demişler. Ne güzel söylemişler. Saman deyip geçmeyin. Terliyken soğuk su içmeyin. Her sözün..
Derelerden sel gibi, tepelerden yel gibi gelip geçen nedir? Zaman. Aman aman. Atalar, ‘Sakla samanı, gelir zamanı‘ demişler. Ne güzel söylemişler. Saman deyip geçmeyin. Terliyken soğuk su içmeyin. Her sözün vardır bir nedeni. İyi dinle dedeni, nineni. Bilgi önemli ama deney de önemli. Zamanı boşa harcama, sınanmışı sınama. Masalı iyi dinlersen işte o da sinema.
Bir zamanlar bir köy varmış. O köydekiler odunculukla geçinir, odun kesmek için uzak dağlara giderlermiş. Bu işler usta çırak işi. Gün gelmiş, ustalar yaşlanmış. Gençler hazırlanmış yola çıkmaya. Hepsinin yanında atı, arabası, azığı, ekmeği… Aileleri, ustaları onları uğurlarken öğütler vermişler. Hele bir delikanlının nineciği, demiş ki: “Oğlum Hasan, dikkat et, ekmek yolcunun arkadaşıdır.” Delikanlı bunu pek anlamamış, gülmüş, “Aman nine,” demiş, “bu kadar kişiyiz. Ekmeğin arkadaşlığından ne olacak?” Ninecik, “Oğul,” demiş, “ekmeği arkadaşın gibi hoş tut demektir bu. Boşa harcama, kenara atma.” Delikanlı eğilip elini öpmüş ninesinin, “Peki nine üzülme,” demiş. “Ne getireyim sana yoldan?” Nine, “Sağ salim git gel, bana yeter,” diye yanıtlamış onu. “Haa bir de her öğünde artan ekmeğini atma, al şu torbaya koy da bana getir.” Delikanlı almış torbayı, düşmüş yola.
Gittikleri dağda işleri uzun sürmüş. Delikanlı, ninesinin sözünü tutmuş. Her öğünde artan ekmek parçasını torbaya koymuş. Arkadaşları da takılıp kızdırıyorlarmış onu: “Ne olacak bu ekmek parçaları? Akıl mı bu?” diye. Delikanlı aldırmamış, torbası ekmek parçalarıyla dolmuş.
Sonunda işleri bitmiş. Odunları istifleyip arabaya yükleyince keyifle oturmuşlar sofraya. Çıkarmışlar azıkları ne var ne yok birleştirip afiyetle yemişler. Bütün yiyeceklerini ekmeklerini bitirip, “Nasılsa işimiz bitti. Odunları satacağımız yerde, kasabada yemek yeriz,” demişler.
Yola çıkmışlar sonra da. Aksilik bu ya, kaybetmişler yollarını. Döne dolaşa kasabaya vardıklarında gece olmuş. Bir han bulup gecelemek istemişler. Bulmuşlar da. Ama hancı, “Oğul bu saatte yatak veririm size ama ne ekmek ne de yemek kaldı,” demiş. Herkes öylesine açmış ki… Hancıya yalvarmaya başlamış, “Kuru ekmek de mi yok?..” diye. Ama ne çare, sabahı beklemek zorundaymışlar. O zaman delikanlı hatırlamış ninesinin söylediklerini.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.