Miyav vardı, miyav yoktu, kara miyavlar gibi kara bir karga vardı. Ama huyu hiç miyavlara benzemezdi. Bir gün ayağına bir diken battı. Bu dikeni alıp bir nineciğe götürdü. “Nineciğim şu..
Miyav vardı, miyav yoktu, kara miyavlar gibi kara bir karga vardı. Ama huyu hiç miyavlara benzemezdi. Bir gün ayağına bir diken battı. Bu dikeni alıp bir nineciğe götürdü. “Nineciğim şu dikeni saklar mısın?” dedi.
Ninecik, “A kargacığım, ben bu dikeni nereye saklayacağım, bırakma bana,” dedi ama dinlemedi karga, uçup gitti. Nine de dikeni ocağın yanına koydu. Nine bir bekledi, iki bekledi, karga gelmedi. Bir akşam nine kandilinin fitilini dikenle düzeltmek isterken diken yanıverdi. Tam o sırada karga da uçup geldi: “Nine, dikenimi ver,” diye gakladı. Ninecik, “A kargacığım, dikeninle kandilin fitilini düzeltiyordum dikenin yandı. Ben sana yarın başka diken bulurum,” diye anlatmaya çalıştı olanı biteni. Ama karga dinlemedi. Gaklamasını kesmedi: “Ben kendi dikenimi isterim. Ya dikenimi ver, ya kandili… Ya dikeni, ya kandili…” Ninecik, karganın gaklamasından bezdi, ona kandili verdi. Karga hemen kandili bir başka yaşlı kadının evine götürdü: “Teyze, şu kandilimi saklar mısın?” Kadın, “Saklayamam,” dedi ama dinlemedi karga, kandili bırakıp uçtu.
Kadın da ineğini sağmaya giderken ahıra götürdü kandili. İnek bir tekme vurup kandili kırmaz mı?.. Tam o sıra geldi karga… Hemen gakladı, “Teyze ver kandilimi.” Kadıncağız, kargaya, “Kandilini inek kırdı. Yarın sana pazardan yenisini alırım,” dedi ama karga dinlemedi. Olanca sesiyle bağırmaya başladı: “Ben kendi kandilimi isterim. Hemen isterim. Ya kandili ya ineği, ya kandili ya ineği.” Kadıncağız kargaya ineği verip kurtuldu karganın çirkin sesinden. Karga ineği ipinden tutup bir eve götürdü. Kapıyı çalıp, çıkan kadına verdi ipi. “Aman yenge, bakıver şu ineğe.” Kadın, “Ama ben nasıl yem bulurum, otlatırım,” diyemeden uçup gitti karga. Kadın da bir ay baktı. Bir ay sonra oğlunun düğününde kesip yemekler yapti inekten. Tam düğünün ortasında karga geldi. Hemen gakladı: “Yenge benim inek nerde?” Kadın, “Düğün yemeği oldu. Yenisini alırız,” demeye kalmadı karga başladı: “Ben kendi ineğimi isterim. Ya ineğimi, ya gelini. Ya ineği, ya gelini.” Karganın çirkin sesinden bıkan düğün halkı gelini kargaya verdi. Gelinle birlikte yola çıktı karga. Yolda bir çobanla karşılaştı. Çoban, “Kargacık, bu gelinle nereye gidiyorsun?” dedi.
Karga, “Bilmem, gelini bırakacak yer arıyorum,” dedi. Sonra gözü çobanın çaldığı kavala ilişti: “Bana şu düdüğü ver, sana bu gelini vereyim,” dedi. Çoban kavalı verdi, gelini aldı. Karga, “Dikeni verdim, kandili aldım, kandili verdim, ineği aldım. İneği verdim gelini aldım, gelini verdim düdüğü aldım. Düttürü düü, düttürü düü!'”‘ diye çalmaya başladı. Çoban da gelini alıp köyüne gitti. Gelini düğün evine bıraktı mı bırakmadı mı miyavlamadım…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.