Günün Masalı: 18 Eylül; Dünyayı Gösteren Ayna

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde. Eveleme, develeme, devekuşu kovalama… Estek, pestek, katıra palan, deveye köstek. Bir masal anlatsalar da dinlesek. Dinleyen ağam, dinlemeyen paşam. Masal koymuşlar adını, okumayan, yazmayan..

Günün Masalı: 18 Eylül; Dünyayı Gösteren Ayna
Yayınlanma: Güncelleme: 143 okuma

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde. Eveleme, develeme, devekuşu kovalama… Estek, pestek, katıra palan, deveye köstek. Bir masal anlatsalar da dinlesek. Dinleyen ağam, dinlemeyen paşam. Masal koymuşlar adını, okumayan, yazmayan ne bilecek tadını. 

Bir zamanlar bir uzak ülkede bir padişah varmış. Bu padişah her sabah ‘Devran Aynası‘ dediği bir aynaya bakar, her işini o aynada gördüklerine göre yaparmış. Demek ki bir sihirli aynaymış bu, televizyon gibi, olayları gösterirmiş. Padişah bir sabah kalkmış ki, aynası yok. Aman zaman demeye kalmamış, herkes duymuş aynanın yittiğini. Padişahın üç oğlu varmış, kalkıp gelmişler, demişler ki, “Padişah babamız, bize izin ver, arayalım aynanı.” Padişah, “Yaşayın oğullarım, ben sizi bu zor gün için büyüttüm, hele göreyim sizi aslanlarım,” deyip salmış oğullarını yola. Üç şehzade gitmişler gitmişler, varmışlar bir yol ağzına. Yol ağzında bir levha varmış: ‘Bu yolun biri han yoludur, biri hamam yoludur, biri giden gelmez yoludur‘ yazıyormuş. Üç delikanlı kendilerine birer yol seçmiş. Büyük, han yolunu; ortanca, hamam yolunu; küçük, giden gelmez yolunu. Sonra da, “Kim gittiği yerden dönerse yüzüğünü alsın, sonra gelen de önce geleni bilsin,” deyip yüzüklerini levhanın taşının altına koymuşlar. Delikanlılar yollarına sapıp sürmüşler atlarını. Büyükle ortanca gidedursun, biz bakalım küçük ne yapıyor. Küçük şehzade yorulmuş, acıkmış, bir bakmış ki ilerde bir kadın helva kavuruyor. Hemen sürmüş atını, sürmüş ama ne görsün, kadın bir dev anası değil mi? Ne yapsın, korkunun ecele yararı yok. Hemen inmiş atından kadının elini öpmüş, “Ana bana da ver kavurduğun helvadan,” demiş. Ne demişler, ‘Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.’ Dev anası, şehzadeye hem helva vermiş hem derdini sormuş. Sonra da aynayı devlerin çaldığını söyleyip, onları hangi bağda nerede bulacağını anlatmış. Demiş ki: “Devlerin gözü açıksa aynayı al. Ama sakın bağlarından bir dal bile koparma.” Delikanlı bir solukta ulaşmış devlerin bağına. Aynayı bulup almış. Ama bağdaki dalların altın, elmas olduğunu görünce dayanamamış bir dal kırmış. O dalı kırar kırmaz da devler uyanıp yakalamış onu. Delikanlı yalvarıp yakarınca, “Git bize Arap Üzengi’nin kılıcını getir, aynanı verelim,” demişler. Delikanlı dönüp dev anasının yanına gelmiş. Dev anası, “Oğul sen öğüt dinlemiyorsun ama bir kez daha söyleyeyim,” demiş, “Arap Üzengi’nin sarayı az ilerde. Açık kapıyı kapa, kapalıyı aç. Atın önünde et vardır, itin önünde et. Eti ite, otu ata at, gir içeri. Kılıcı duvardan al. Ama sakın kınından çıkarma. Kınından çıkarırsan Arap Üzengi seni yakalar. Kendine çırak yapar. Başına böyle bir şey gelirse, öğrendiğini belli etme, aptal gibi davran.” 

Delikanlı, söylenenleri yapmış ama dayanamayıp kılıcı kınından çekmiş. Arap Üzengi de yakalamış onu. Kırk gün büyücülük, sihirbazlık öğretmiş. Ama ne öğretirse öğretsin, delikanlı, anlamamış gibi davranmış. Arap Üzengi de onu kovup demiş ki: “Git bana Peri Padişahı’nın kızını getir de al kılıcı.” Delikanlı, Arap Üzengi‘den öğrendiği sihirlerden birini yapıp ulaşmış Peri Padişahı‘nın sarayına. Kızı saraydan alıp Arap Üzengi’ye getirirken Arap Üzengi, “İstemem kızı,” diye bağırmış. “Sen benden daha becerikli çıktın, al kılıcı da git!” Delikanlı, kız kolunda kılıç elinde devlerin bağına girince, devler korkuyla fırlamışlar yerlerinden. “Bir başına hem kılıcı, hem Peri Padişahı’nın kızını ele geçirene saygımız var! Al aynanı da git. Yolun açık olsun.” Delikanlı atını sürüp dev anasının yanına gitmiş. Vedalaşıp sürmüş atını ülkesine. Yol ağzına varınca bakmış ki, ne han yolundaki ne hamam yolundaki ağabeyi dönmüş. Alıp yüzüğünü dönmüş babasının yanına. Babası aynasına kavuşunca hemen memleket işlerini yoluna koymuş. Sonra oğullarının nerde olduklarını aynadan öğrenip onlara haberciler göndermiş. Küçük oğlunu da peri kızıyla evlendirip, tahtını ona bırakmış. Delikanlı bir elinde dünyayı gösteren ayna, bir elinde sihirli kılıç, üstelik de öğrendiği sihirlerle güzelce yönetmiş memleketi. Büyük ağabey han yolunda handa, ortanca hamam yolunda hamamda, babaları da bağda ağaç altında sefa sürmüşler duyduğuma göre. Bu masalda her şey herkesin gönlüne 

göre. 

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.