Günün Masalı: 16 Ağustos; Çözümü Zor Sorunlar

Ben bilirim, ben bilirim. Ben insanların paylaşamadıkları eşyalar yüzünden çekiştiklerini, kavga ettiklerini, mahkemelere gittiğini bilirim. Sen de mi bilirsin terlik teki?.. Tabii bilirsin, öteki tekin böyle bir çekişmede kayboldu. Komşunun..

Günün Masalı: 16 Ağustos; Çözümü Zor Sorunlar
Yayınlanma: Güncelleme: 91 okuma

Ben bilirim, ben bilirim. Ben insanların paylaşamadıkları eşyalar yüzünden çekiştiklerini, kavga ettiklerini, mahkemelere gittiğini bilirim. Sen de mi bilirsin terlik teki?.. Tabii bilirsin, öteki tekin böyle bir çekişmede kayboldu. Komşunun oğluyla sizi çekiştiriyorduk. Birinizin bir yerleri söküldü, onarıma gitti. 

Neyse masalımıza başlayalım: Bir zamanlar insanlar sorunlarını çözemeyince en büyük yöneticiye çözdürürdü. Bağdat halifesine de böyle zor davalar gelmişti. Bir çocuğun gerçek babası, bir atın sahibi, bir torba altının sahibi saptanacaktı. Ortada tanık da olmadığından sorunu hiçbir yargıç çözememişti. Bağdat halifesi de davaya kardeşi Bilge Behlül‘ün bakmasını istedi. Önce bir çocukla iki adam çıktı mahkemeye, adamlardan biri, “Ben bu çocuğu on yıl önce kundağıyla buldum, baktım büyüttüm,” dedi. “Şimdi bu tüccar, çocuğun babası olduğunu söylüyor.” Tüccar da, “Evet,” dedi, “ben bu çocuğu daha kundaktayken kaybetmiştim.” Behlül çocuğa, “Oğlum baban hangisi?” diye sordu. Çocuk kendisini büyütene sarılıp, “Amca, babam budur,” dedi. Behlül çocuğa gülümsedi. “Hadi babanla git.” Davayı dinleyenlerle davacı tüccara da, “Bir çocuğun babası, ona bakıp büyütendir,” diye açıkladı. Sonra iki tüccar geldi. Tüccarlardan biri, “Efendim, biz Bağdat’a gelirken arkadaşın atı öldü,” dedi, “ben de onu terkime aldım. Şimdi atın kendi atı olduğunu iddia ediyor.” Öteki tüccar, “Hayır onun atı öldü, ben onu terkime aldım” diye direndi. Behlül atın getirilmesini istedi. At iki tüccarın önünden geçirildi. Bunlardan birini görünce kişnedi. Behlül atın kişnediği kişiye dönüp, “At senindir al götür,” dedi. Mahkemeyi izleyenlere de, “At ancak sahibini görünce kişner, ondan yiyecek ister,” diye açıkladı. Hişt terlik teki, püsküllü yastık, masalın burası çok heyecanlı uyumayın ha… 

Son davada iki adam bir torba altının sahipliğini iddia ediyorlardı. Behlül her ikisine de mesleklerini sordu. Biri pamuk tüccarıydı. Öteki kasaptı. Sonra bir tas su isteyip altınları içine boşalttı. Davayı izleyenlerden birini çağırıp suya baktırdı: “Ne görüyorsun?” Adam, “Suyun üstü yağ olmuş,” diye yanıtladı bu soruyu. Behlül o zaman mahkemeyi izleyenlere sordu: “Kasapların mı eli yağlıdır, pamuk satanların mı?” Kalabalık, “Elbette kasapların,” diye bağrıştı. Behlül, “Eli yağlı olanın tuttuğu para da yağlanır,” dedi. “Altınları attığımız su yağlanmış. Altınlar kiminmiş?” Kalabalık Behlül‘ü alkışlayıp, “Kasabın,” dedi. Altınları kasaba verdiler. Hadi uyu terlikçiğim, gözünden uyku akıyor. Uyku akıyor… Hişşt minder ordan sana bakıyor…. Ha ha ha!

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.