İngiltere, Avrupa kıtasının batısında Atlas Okyanusu‘nda, Britanya Adaları‘nın en büyüğünde yer almaktadır. Geniş otlaklarla ormanlık bölgelere sahiptir. İşte bu ormanların birinde bir zamanlar Nikels adlı yoksul bir oduncu yaşıyordu. Günün..
İngiltere, Avrupa kıtasının batısında Atlas Okyanusu‘nda, Britanya Adaları‘nın en büyüğünde yer almaktadır. Geniş otlaklarla ormanlık bölgelere sahiptir.
İşte bu ormanların birinde bir zamanlar Nikels adlı yoksul bir oduncu yaşıyordu. Günün birinde orman yanınca Nikels büsbütün işsiz kaldı. Gelecek kış ne yapacağını kara kara düşünüyordu. Bir gün dört oğlunu da yanına çağırdı.
–Biliyorsunuz, durumumuz çok kötü, dedi. Tek çare kente gidip Billi amcayı bulmak. Köyden ayrılırken benden aldığı borçla ticaret yapıp zengin oldu. Şimdi halimize acir da bize yardım eder belki.
Onlara yolda işlerine yarayacak birer küçük balta verdi. Yolları ormandan geçtiği için odun keserek birkaç kuruş kazanıp yol parası yapabileceklerini umuyordu.
Dört kardeş uzun bir süre yürüdükten sonra kente ayrı yollardan gitmeyi kararlaştırdılar. En küçükleri olan Cim, kestirme bir yol seçmişti. Yol, dağlar, bayırlar arasından, çalılıkların içinden geçiyordu. Yolda sırtında odun taşıyan bir adama rastladı. Çok acıkmıştı. Adama elindeki baltayı göstererek:
–Bunu satın alır mısın amca? diye sordu.
Adam baltayı evirip çevirdikten sonra, baltasının olduğunu ama bunu beğendiğinden kaç paraya alıp, kaça satmak istediğini sordu. Çocuk, satın almadığını, birinin armağanı olduğunu söyledi. Adam birkaç kuruş vererek çocuktan baltayı aldı. Ardından:
–Armağan edilen bir şey ne satılır ne de başkasına verilir, dedi. Benden söylemesi, bunu yaptığına pişman olacaksın.
Cim, bu sözlere pek aldırmadı. Bir köye gelince elindeki parayla güzelce karnını do-yurduktan sonra yeniden yola koyuldu. Bir süre sonra karanlık bastı. Yolda kimseler yoktu. Cim‘i bir korku aldı. Bir taşın üstüne oturup ağlamaya başladı.
Kardeşlerin en büyüğü Rudi, ormanın içinden geçen yolu seçmişti. Bir süre yürüdükten sonra önüne bir meyve bahçesi çıktı. Hemen oraya yöneldi. Karnı çok acıkmıştı. Dayanamayıp duvardan sarkan üstü meyve dolu bir şeftali dalını baltasıyla kesti. O sırada duvarın öbür yanından bir köpek havlamaya başladı. Ardından koca bir av köpeği duvarı aşarak yola atlayıp Rudi‘yi kovalamaya başladı. Çocukcağız kestiği dalı da, baltasını da bırakarak son hızla oradan uzaklaştı. Ormana dalıp geceyi korkudan bir ağacın tepesinde geçirdi. Sabah olunca baltasız yola devam etmeyi göze alamadı. Yola yakın bir ağacın altına oturup kardeşlerinin dönmesini beklemeye başladı.
Oduncunun üçüncü oğlu Sem, dümdüz bir yoldan, tarlaların kenarından yürürken başına güneş geçti. Gölgelik bir yer ararken biraz ötede gördüğü bir koruya daldı. Ağaçlardan birinde irice bir puhu kuşunun uyuduğunu gördü. Uyuyan kuşu nişanlayarak baltasını fırlattı. Balta kuşa ulaşmadan ağaca çarptığı için paramparça oldu. Balta iki parçaya ayrılıp işe yaramaz hale gelmişti. Yeniden yola koyulmaya cesaret edemedi. O da oturup ağlamaya başladı.
Oduncunun ikinci oğlu Eddi, ormanın içindeki bir yoldan sessizce yürüyordu. Ufak tefek, güçsüz bir çocuk olduğu için hızlı gidemiyordu. Yolda çalı çırpı toplayan yaşlılarla çocuklara yardım ederek yoluna devam ediyordu.
Ortalık karardığında, bir ağaca yaslanmış, hareketsiz biçimde duran bir karaltı gördü. Yaklaşınca bunun ağaca bağlanmış bir adam olduğunu gördü. Az ötede de yaktıkları ateşin başında adamı soyan hırsızlar, çaldıkları paraları paylaşıyordu.
Eddi, yerde sürünerek ağaca yaklaştı. Baltasıyla adamın bağlı olduğu ipleri kesti. İkisi de ağaçları siper alarak biraz ilerde bağlı olan atın yanına gittiler. Atı çözdüler. Hırsızlar paraları paylaşırken aralarında çıkan kavgadan adamın kurtulup kaçtığını ne gördüler ne de duydular.
Eddi‘nin ölümden kurtardığı adam zengin bir tüccardı. Onu kente götürdü. Ona Billi amcasını buldu. Billi amca borcunu ödedikten sonra üste de para verdi. Eddi ile kurtardığı tüccar, dönüşte arabayla yola çıktılar. Yolda yorgunluktan ve açlıktan bitkin hale gelen kardeşlerini görüp arabaya aldılar.
O günden sonra Nikels ailesi mutlu bir yaşam sürdü. Eddi‘nin baltası da bir anı olarak oturma odalarının baş köşesine asıldı. Bir şeyi doğru kullanmanın mutluluk getireceğinin simgesi olarak yüzyıllar boyunca orada kaldı.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.