Bir zamanlar, Memiş Dayı adında yaşlı bir adamla karısı vardı. Memiş Dayı iyice yaşlandığından unutkan bir adam olup çıkmıştı. Karısı hastalanınca büsbütün şaşkınlaştı. Bir gün, karısının canı ciğer çekti. Memiş..
Bir zamanlar, Memiş Dayı adında yaşlı bir adamla karısı vardı. Memiş Dayı iyice yaşlandığından unutkan bir adam olup çıkmıştı. Karısı hastalanınca büsbütün şaşkınlaştı. Bir gün, karısının canı ciğer çekti.
Memiş Dayı, dört saat uzaklıktaki kasabaya gitmek için hazırlandı. Sabah erkenden çarıklarını giyip sopasını alarak heybesini omzuna vurdu. Yavaş yavaş kasabanın yolunu tuttu. Kasabaya varınca kasaplar çarşısına giderek karısı için taze bir ciğer aldı. Köye döneceği sırada karısı hasta olduğu için ciğeri kendisinin pişirmesi gerektiğini hatırladı. Ama o ciğeri nasıl pişireceğini bilmiyordu.
Doğruca bir kahveye gitti. Kahvesini içtikten sonra yanında oturan adama sordu:
–Hemşerim, bizim hanım hastalandı, canı ciğer istedi. Ben de köyden gelip ciğeri aldım. Gel gör ki, ciğer nasıl pişirilir hiç bilmem. Sen biliyorsan sevabına bana da öğret.
Adam da emekli bir aşçıymış. Memiş Dayı‘ya ciğeri nasıl pişireceğini bütün ayrıntılarıyla anlattı. Son olarak da:
-Tuzunu koyarken dikkat et, dedi. Ne az olsun, ne çok olsun!
Memiş Dayı, kahveden çıkınca köyün yolunu tuttu. Adamın son söylediğini unutmamak için tekrarlayarak yürüyordu:
–Ne az olsun, ne çok olsun… Ne az olsun, ne çok olsun… Ne az olsun, ne çok olsun…
Memiş Dayı‘nın yolu bir saat sonra bir tarlanın önünden geçiyordu. O sırada çiftçi tarlaya tohum ekiyordu. Memiş Dayı:
-Ne az olsun, ne çok olsun... diyerek yürümesini sürdürüyordu. Çiftçi, bu sözlerin kendisine söylendiğini sanarak kızdı:
–Bre adam, sen benim işime ne karışıyorsun? Taneleri az da serpsem çok da serpsem sana ne? diye bağırarak Memiş Dayı‘yı dövmeye kalktı. Memiş dayı neye uğradığını şaşırmıştı. Kendini adamın elinden kurtarmak için,
–Yanlış anladın, ben sana demedim! diyerek güçlükle kurtardı. Sen ne söylememi istiyorsan bana onu öğret! dedi.
Çiftçinin öfkesi geçmişti:
–Saç, bereketli olsun derler, dedi.
Memiş Dayı da:
–Dediğin gibi olsun, diyerek yeniden yola koyuldu.
–Saç, bereketli olsun… Saç, bereketli olsun… diye diye yürümeye başladı.
O sırada bir çeşmenin önünden geçiyordu. Orada da yoksulun biri oturmuş bitlerini ayıklıyordu. Bu sözleri duyunca Memiş Dayı‘nın üstüne saldırdı.
–Bre adam, sen ne demek istiyorsun? Ben bir bit eksilsin derken sen bin olsun diyorsun, başıma bela olma, diyerek Memiş Dayı‘yı dövmeye kalktı.
Yaşlı adam, ona da yanlış anladığını söyleyerek özür diledi,
-Ne söylemem gerekiyorsa sen onu söyle bana, dedi.
Adam:
–Bir bulursan, bin bulma derler, diyerek Memiş Dayı‘yı gönderdi. Memiş Dayı:
–Bir bulursan, bin bulma!.. Bir bulursan, bin bulma!.. Bir bulursan, bin bulma!.. diye diye yürüyordu.
Yolu o sırada bir deniz kenarına varmıştı. Balıkçının biri, oğluyla birlikte denizden ağ çekiyordu. Bu sözleri duyunca tepesi attı:
–Benim gibi yoksul bir balıkçıdan ne istiyorsun be adam? diyerek Memiş Dayı‘nın üstüne yürüdü. Dövmeye kalkıştı. Memiş dayı, yanlış anladığını söyleyerek balıkçıdan özür diledi. Ne söylemesini istediğini sordu. Balıkçı:
–Birin yerine bin olsun derler, dedi.
Memiş Dayı:
–Birin yerine bin olsun… Birin yerine bin olsun… Birin yerine bin olsun, diyerek yeniden yola koyuldu.
Olacak bu ya, o sırada yoldan bir cenaze geçiyordu. Cenazedekiler bu sözleri duyunca Memiş Dayı‘nın üstüne çullandılar.
–Vay edepsiz vay… Sen bizim ocağımıza incir mi dikmek istiyorsun? Birin yerine bin olsunun ne demek olduğunu biz sana gösteririz, diyerek adamı biraz hırpaladılar.
Memiş Dayı, olduğu yerde düşüp bayıldı. Elindeki ciğer de bir köşeye savrulmuştu. Onu da bir çaylak alıp götürdü. Neden sonra kendine geldiğinde:
–Ben şimdi ne yaparım, hasta karıma ne derim, diyerek ağlamaya başladı. Oradan sürüsüyle geçen bir çoban bunu gördü. Toparlanmasına yardım etti. Çoban neden ağladığını sorunca Memiş Dayı, başından geçenleri anlattı. O zaman çoban, üzülmemesi için ona bir kuzu kesip verdi. Köydeki evinin kapısına kadar da bıraktı.
KarIkoca, kuzunun ciğerini pişirip afiyetle yediler. Kalan etleri de kavurma yapıp kışa sakladılar. Ondan sonra da mutlu yaşadılar.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.