Günün Masalı: 10 Eylül; Kel Papağan

Anlatacağım öyküyü, on üçüncü yüzyılda yaşamış şair ve düşünürlerimizden olan Mevlana’nın Mesnevi adlı kitabında okudum. Ben çok güldüm. Siz de güleceksiniz.  Kasabaların birinde ak sakallı yaşlı bir adam vardı. Evinin..

Günün Masalı: 10 Eylül; Kel Papağan
Yayınlanma: Güncelleme: 117 okuma

Anlatacağım öyküyü, on üçüncü yüzyılda yaşamış şair ve düşünürlerimizden olan Mevlana’nın Mesnevi adlı kitabında okudum. Ben çok güldüm. Siz de güleceksiniz. 

Kasabaların birinde ak sakallı yaşlı bir adam vardı. Evinin altında küçük bir bakkal dükkânı olan bu adam, akşama kadar orada oturur, alışveriş etmeye gelenlerle kimi zaman uzun uzun sohbet eder, kimi zaman da şakalarıyla onları neşelendirirdi. Yaşlı adamı sevmeyen yoktu. Kasabalıların çoğu zaten başka bakkala gitmez, genellikle onun dükkânından alışveriş ederlerdi. Kasabalıların ayağını o dükkâna alıştıran yalnız yaşlı adamın şakacılığı değildi. Bakkalın bir de çok güzel, akıllı bir papağanı vardı. Görünüşü, tatlı tatlı konuşması, cana yakınlığıyla bütün çocukların dostu olmuştu. 

Bakkalsa herkesten çok severdi papağanını. Akşam olup dükkânını kapattığında kapıyı içerden sürgüler, papağanıyla oturup saatler boyu dertleşirdi. Aralarında güzel bir dostluk kurulmuştu. İkisi de mutlu olarak birlikte yaşayıp gidiyorlardı. 

Yaşlı adam, bir sabah dükkânını açtığında şaşırtıcı bir manzarayla karşılaştı. Papağan dükkândaki bütün gülyağı şişelerini devirip içindekileri yere dökmüştü. Bu değerli kokuların dökülüp bakkalı onca zarara sokması yaşlı adamı çok sinirlendirdi. Gene de papağanına bir şey demedi. Üzüntüyle: 

Olan olmuş artık, diyerek şaka yollu papağanının kafasına bir tokat indirdi. 

Ne olduysa bundan sonra oldu. Şakacıktan da olsa can dostunun bu davranışı, papağanı derinden yaraladı. Üzüntüsünden yiyip içmeden kesildi. Bir daha ağzını açıp tek söz etmedi. Üstelik kafasındaki güzelim tüyleri tek tek dökülerek kelleşti. 

Zavallı bakkal yaptığına çok pişmandı. 

Ne diye böyle bir budalalalık yapıp bir tanecik papağanımın kalbini kırdım ben. Ah benim aptal kafam ah! diyerek dövünüp duruyordu. 

Papağanının derdine bir çare bulmak için doktorlara gidip bilenlere danıştı. Çeşitli ilaçlar hazırlayıp içirdi. Ne yaptıysa papağanını iyileştiremedi. 

Aradan uzun bir süre geçmişti. Papağan, bir gün, pencerenin kenarına tünemiş dışarıya bakıyordu. O sırada sokaktan, kendisi gibi, kafası kel bir adam geçiyordu. Papağan, birdenbire dillenip adama seslendi: 

Yoksa sen de mi benim gibi gülyağı şişelerini devirip döktün

Bunu duyan bakkal, kahkahayı basmaktan kendini alamadı. Yoldan geçenler de bakkalın kahkahasına katıldı. Herkes güldü papağana. 

Mevlana diyor ki: Düşünmeden yapacağın bir karşılaştırmayla herkesi papağan gibi kendine güldürürsün. 

Bunu böyle bilin! 

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.