Sanat Manifestom 8: Enerji ile ilgili çok önemli birkaç ayrıntı daha var önce onlardan bahsedeceğim. Bigbangden sonra enerji hızla genişlerken dışında hiçbir şey olmadığı, dolayısıyla şişmeye engel bir durum olmadığını..
Sanat Manifestom 8:
Enerji ile ilgili çok önemli birkaç ayrıntı daha var önce onlardan bahsedeceğim. Bigbangden sonra enerji hızla genişlerken dışında hiçbir şey olmadığı, dolayısıyla şişmeye engel bir durum olmadığını daha önce de belirttim. Bu demektir ki bigbang öncesinde de enerjinin dışında hiçbir şey yoktu, ona engel bir durum yoktu. Öyleyse bu enerji, ister yavaş yavaş çoğalarak, isterse de miktarı sabit olarak var olsun farklı bir etki yoksa Büyük patlama olmaması gerekir. Öyle ya! Çevresinde onun sıkışmasına neden olacak, engel olacak bir alan, bir dış mekân yoktu. Dolayısıyla Sabit bir şekilde, mevcut hali ne ise sonsuza kadar devam etmesi mümkündü. Mevcut durumunu neden bozdu? Neden patlasın?
Ama patlama oldu, evren oldu ve biz buradayız. Bu da, enerjiyi patlatan( hızla şişiren) etki, içerde bir değişim olduğunu gösterir. Zaen dışarda hiçbir şeyin olmadığını literatürden biliyoruz. Bu konuda daha önce de verdiğim bilimsel açıklamalardan birkaç cümle vereyim
“Büyük patlama “öncesinde” ne uzay vardı ne de zaman; Richard A. Muller Şimdi, Zamanın fiziği S.140.
“Evren genişliyorsa neye doğru genişliyor? Hiçbir şeye, başka bir şeyin içinde olması gerekmez; evren uzaydır ve “dışı” diye bir şeyin olması gerekmez. (Sean Carroll Zamanın Kozmolojik Tarihi. S 68)
Madem enerjinin dışında hiçbir şey yoktu, o zaman ne oldu da enerji tekillik halini bozdu? Bu ancak iki şekilde olabilir; ya enerjinin içinde tıpkı zaman ayarlı bomba fünyesi gibi bir mekanizma olur ve patlamayı gerçekleştirir. Ya da enerji, direk olarak patlama şeklinde varlık alanına gelir, var olur ve evreni oluşturur. Ancak bu iki ihtimal de enerjinin kendi dışında bir etkiye maruz kalması demektir. Ki bu durumda önce bunların izahı gerekir. Ayrıca fizik yasalar açısından ve de bigbang teorisiyle ilgili de soru işaretleri doğuracaktır.
Aslına bakarsanız varoluşla ilgili asıl soru işareti, fizik yasalarının temelindeki matematiktir. Nedense matematiğin üzerinde pek durulmaz. Evren ve varoluş ile ilgili yalnızca enerjinin çeşitli halleriyle ilgiliyiz. Miktarı korunan ve değişmeyen bir enerjiden oluşan parçacıklardan, yıldızlara varlıkları inceliyor sonuçlar çıkarıyoruz. Ne var ki bütün bunları, fizik yasalarıyla yani matematik yardımıyla yapabiliyoruz. Dolayısıyla matematik, çok önemli bir soru işaretidir. Bu yüzden şimdi evreni oluşturan enerjinin matematikle olan bağının ne kadar önemli olduğunu bu konuyla ilgili bilim insanlarının söylediklerinden okuyalım.
Önce “Kuantum Elektrodinamiği” (QED) teorisini formüle eden Nobel ödüllü teorik fizikçi Richard Phillips Feynman’ın “Fizik Yasaları Üzerine” isimli kitabından alıntılar aktarayım.
“Doğanın güzelliklerinin, derin bir matematik anlayışı olmayan kimselerin duyumsayabileceği bir şekilde açıklanamayacağını vurgulamak istiyorum. Üzgünüm, ama durum böyle görünüyor.” Richard P. Feynman. Fizik Yasaları Üzerine S.48
“Matematik bilmeyenlere doğanın güzelliğini, en derin güzelliğini gerçekten hissettirmek çok zor. Ne yazık ki fizikte matematik olmak zorunda.
Fizikçiler başka bir dile yönelemezler. Doğa hakkında bilgi edinmek, onu anlamak istiyorsanız onun konuştuğu dili anlamanız gerekir. O, mesajlarını yalnızca bu şekilde sunuyor. Richard P. Feynman. Fizik Yasaları Üzerine S.67-68
Şimdi de Yine Nobel ödüllü teorik fizikçi Steven Weinberg’ün Büyük patlamanın başlangıcını anlatan ünlü “İlk Üç Dakika” isimli kitabından alıntılar aktarayım. Bu arada Weinberg maalesef geçtiğimiz 23 Temmuz da hayatını kaybetti. Çok üzüldüm! Allah rahmet etsin.
“Protonlar artı yüklüdür Nötronlar azıcık daha ağırdır ve elektrik yükleri yoktur. Bunlar, kabaca her bir milyar elektrona, bir milyar Pozitrona, bir, bir milyar fotona karşılık bir proton ve Nötron bulunacak oranda mevcutlardı. Bu sayı yani her çekirdek parçacığı başına bir milyar foton, evrenin standart modelini hesaplamak için gözlemden alınması zorunlu olan çok önemli bir niceliktir. Kozmik arka alan ışınımının keşfi, aslında bu sayının ölçümüydü.” Steven Weinberg. İlk Üç Dakika. S.4
Evren birinci film karesi döneminde çok az sayıda çekirdek parçacığına sahiptir. Yaklaşık olarak her bir milyar fotona ya da elektrona ya da nötrinoya karşılık bir proton ya da nötron. Erken evrende oluşan kimyasal elementlerin bolluklarını öngörmek için, proton ve Nötronların bağıl oranlarını da bilmek zorundayız. Weinberg. a.g.e. S.99
Weinberg, büyük patlamayı açıklarken saniyenin yüzde biri süresini itibaren baz almış, o süreden itibaren izahına başlamıştır. “Evrenin sıcaklığı yüz milyar derecedir. Madde ve ışınımdan oluşmuş ayrılmaz bir çorba gibidir; bu çorba içindeki her bir parçacık diğer parçacıklarla çok hızlı bir şekilde çarpışır. Böylece hızla genişlemesine karşın, evren neredeyse tam bir ısısal denge durumundadır. Bu nedenle, evreni oluşturan parçacıklar, istatistik mekaniğin kurallarına uyarlar. Weinberg. a.g.e.S.98
Şu enteresan durumu bildireyim; ister tanrıya inanıp akıllı tasarım diyenler, isterse yalnızca doğaya inanıp rastlantısal var oldu diyenlerin hiç tartışmadıkları, hepsinin de ortak noktası olan şey birincisi enerjidir. İkincisi; düzendir. Bigbang veya başka teori, evren nasıl başlarsa başlasın enerjinin halden hale dönüşünde mutlak düzen vardır! Rastlantısal var oldu diyen en uçlarda ateist olan bilim adamları da düzeni kabul eder düzenin varlığını dile getirirler. Kısaca Varoluştaki düzeni kimse tartışmaz.
Bu durumdan dolayı çok önemli olduğu için matematiğe dikkat çektim. Zira görülen o ki evrenin varoluşu için elinizde sadece enerjinin olması yeterli değildir. Bilime göre, onun tüm hareketleri dönüşümleri, düzene, matematiksel fizik yasalarına zorunludur. Weinberg, Saniyenin yüzde biri gibi zaman diliminde bile matematiksel oranların devrede olduğunu bildiriyor. Kısaca evrenin var olması için enerjiyle birlikte matematik de gerekiyor.
Önceki bölümde şöyle bir soru sordum. “Fizik yasaları matematiksel düzenlerse, büyük patlamada başlayan nedir? Fizik mi, yoksa matematik mi?” Bu soruya devam edeyim.
Matematik, nicelik yani sayısal bilimdir. Dolayısıyla sayılacak bir şey, bir birim yoksa mantık olarak matematik de yoktur. Zira bilim bize, başlangıçta enerjinin kendisi dışında başka hiçbir şey olmadığını söylüyor. O zaman soruyu daha basit ve anlaşılır şekilde soralım. Eğer enerji var olmasaydı matematik olur muydu?
Bu sorunun üç cevabı vardır. Birincisi; Evet! Eğer büyük patlama matematiksel fizik yasalarıyla başladıysa demek ki öncesinde matematik vardı!
İki; Hayır! Matematik sayısaldır, bigbang öncesi sayılacak bir şey olmadığı için matematik de olamaz.
Üçüncü şık ise bugün en yaygın genel geçer kabuldür; eğer ikisi de olmadan evren var olamıyorsa, şimdi evren de var olduğuna göre, demek ki büyük patlama da ikisi de vardı!
Tabi, bu konular çok su kaldırır. Ayrıntılara gelecek bölümde devam edeceğim.
Mustafa Günen
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.