Distopya içindeki umut

Oxford‘un dil bilimcileri, her yıl bir sözü “Yılın Sözü” olarak ilan ediyorlar. Bunların bazılarını çok kullanılanlardan, bazılarını da  türetilmiş sözlerden seçiyorlar. Örneğin 2020 için Coronavirus seçmişler. Geriye bakınca, kendi zamanını..

Distopya içindeki umut
Yayınlanma: Güncelleme: 134 okuma

Oxford‘un dil bilimcileri, her yıl bir sözü “Yılın Sözü” olarak ilan ediyorlar. Bunların bazılarını çok kullanılanlardan, bazılarını da  türetilmiş sözlerden seçiyorlar.

Örneğin 2020 için Coronavirus seçmişler.

Geriye bakınca, kendi zamanını anımsatan yılın sözlerine rastlıyorsunuz.

Bazı yıllar için seçilen sözler ise, uzun süre güncelliğini koruyacak gibi görünüyor.

Postmodern dönemin ruhunu yansıttığı için 2016 yılı için seçilen  “Post-truth“, bu yönüyle ilgilenmeye değer.

Bu söz için: “Nesnel gerçekliğin ifade edilmesinin, Kamuoyunu şekillendirme işinde etkisiz kalacağı durumlarda, duygulara ve inançlara hitap ederek gerçeklerin gizlemesi hali, ya da eylemi” gibi bir tanımlama yapılmış.

“Etkisiz kalacağı” ifadesini “işe yaramayacağı”-  “istenen sonucu elde etmede engel oluşturacağından kuşkulanıldığı” gibi ifadelerle değiştirildiğinde, anlamı daha da pekişir bu tanımın. Sanırım sözün anlamı, bizim de hiç  yabancımız değil.

Söz, ilk kez 2004 de Ralph Keyes adlı yazar tarafından Post Truth Era adlı kitapta kullanılmış.

Irak‘a  saldırmak için yaratılan, “Kimyasal silah üretiyorlar” söyleminin gerçek olmadığı anlaşıldıktan sonra, yapılmış olan politik aldatmayı medya bu sözle nitelendirmiş.  Bu kullanım, bir politik hilebazlıĝı tanımlamada post truth kullanımının ilk örneği olmuş. Ama nedense, Amerika‘nın 1999‘da Sudan‘da kimyasal silah üretildiğini ileri sürerek bir ilaç fabrikasını bombalaması olayı (Amerika’nın hatalı olduklarını sonradan kabul etmesine rağmen), aynı ifadeyle tanımlanmamıştı. Sehven yapılmış iş gibi, onu yapanların vicdanında bile bir iz bırakmadan  şekilde silinmiş gitmişti bu bombalama da..

Brexit oylamalarında, tartışmalarında, post truth sözü tekrar boy göstermiş, ama Trump seçiminde, bir önceki yıldan 2000 defa daha fazla kullanılır olmuş. Böylelikle de yılın sözü olmayı alnının teriyle  hak etmiş.

İfadenin Fransızcadaki karşılığı da benzer şekilde post vérité olmuş.

Bizde ise, bazen “Gerçek Ötesi” bazen de “Gerçek Sonrası” olarak kullanılıyor.

Oysa Gerçek (duyularla algılanan-realite) her zaman Hakikat (akıl düzeyinde algılanan-  truth – vérité) ile örtüşmez. 0 nedenle  “Hakikat sonrası” demek daha doğru çeviri oluyor.

Eğer bizde, Yılın sözünü belirleme geleneğimiz olsa idi herhalde “Algı operasyonu” ifadesi 2010 sonrası yılların birincisi olurdurdu.  “Andaç” sözünün de kuşkusuz şansı vardı.

Modernizm artık, geride kaldı, aşıldı  anlamını vermek için Post sözünü ekleyerek postmodernizm ifadesi türetilmişti. Benzer şekilde, artık gerçek geride, ötede, kaldı aşıldı anlamlarını vermek için   Hakikat Sonrası ifadesi kullanılır oldu,

Nesneleri, olayları, durumları, ilişkileri, süreçleri, tek bir açıklama kalıbına sığdırmaktan kaçınmak için, önce   Felsefecilerin söylediklerine bir bakmakta yarar var.

Ne de olsa felsefe, nesneleri açıklığa kavuşturma ve anlama amacıyla onların gerisindeki kavramları inceleme işi.

Hakikat Sonrası Kavramına yönelik eleştirel görüşler, eleştirel olmayanlardan fazla:

Hannah Arendt ve Yazar George Orwell‘in 20. yüzyılın ortalarında Hakikat Sonrası  fenomeninin habercileri oldular.

Ömeğin, George Orwell, politikacıların yalan söylediklerini ve yalanlarını doğru kullandıklarını söylemiş!

Hannah Arendt, doğruluk ve dürüstlüğün hiçbir zaman bir politikacının erdemleri arasında sayılmadığını ve yalanların her dönemde, politikacıların ve devlet adamlarının gerekli ve haklı araçları olarak görüldüğünü ileri sürmüş.

Gene Arendt,  bu dönemde gerçeğe dayalı hakikat ve kanaate dayalı hakikat arasındaki ayrımın bulanıklaştığını vurgulamış.

Amerikalı filozof Daniel Dennett.  insanlığın Orta Çağ‘dan beri yaşamadığımız türden bir belirsizlik dönemine girdiğini söylemiş ve  önümüzdeki “asıl tehlikenin,  gerçeklere olan saygımızı kaybetmiş olmamız ve dünyayı gerçekler temelinde anlama istencimizi yitirmemizdir” eleştirisini getirmiş.

İngiliz halk sağlığı profesörü Michael Marmot, yalanların her zaman siyasetin bir parçası olduğunu ifade ederek   “Bugün olgusal kanıtlar geçerliliğini yitirmiştir“: demiş. Lancet de yazdığı makalesinde.

Ona göre Donald Trump, ülkesindeki cinayet oranının göçmenler yüzünden arttığını iddia edebilir ve bunu çürüten kanıtlar kendisine sunulsa bile görüşünü değiştirmez

Matthew d’Ancona, Hakikat Sonrası döneminin köklerinin postmodernist felsefede yattığını ileri sürerek, insanlık tarihinin başlangıcından beri yalancılığın siyasetin ayrılmaz bir parçası olduğunu bilmemize  rağmen, bu kez yeni olan şey var demiş. Politikacıların sahteciliğine, halkın tepkisizliği ve “Yalanın bu nedenle artık bir norm olarak kabul edilmesi“.

*****

Hakikat Sonrası Kavramını haklı gören ya da destekleyen görüşler de var tabi ki:

Örneğin Yuval Noah Harari bizi teselli eder. Üzülmeyin, yapacak bir şey yok der gibidir. Hariri, Gerçeği ifade etme için, önceki dönemlerden daha kötü durumda olmadığımızı söylemiş. Hakikat sonrası fenomeninin, homo sapiensden bu yana,hikayeler ve uydurmalar yaratma,  sonra da onlara inanma türümüzün özelliğimize dayandığını vurgulamış

Harari‘ye göre homo sapiens, her zaman gücü, gerçeğe tercih eder ve “dünyayı yönetmeye, onu anlamaya çalışmaktan daha fazla zaman ve çaba harcar

Lee Mcİntyre de hakikat sonrası fenomendeki yeniliğin, hakikatin ve gerçeklerin varlığının bir reddi olmadığını, ifade ederek gerçeklerin kişisel önyargılara ve öznel bir bakış açısına boyun eğdirilmesi olduğunu vurgulamış.  Hakikat Sonrası ifadesinin savunması niteliğindeki görüşlerini, “hakikat sonrası dönemde bazı hakikatler diğerlerinden daha önemlidir” diyerek pekiştirmiş.

Crispin Wright ve Michael Lynch‘in yer aldığı gerçeğe çoğulcu yaklaşım görüşü Hakikat sonrası kavramını  ciddiyetle savunur gibidir. Bu düşünürlere göre gerçek, çeşitli şekillerde ortaya çıkar  Gerçeğin bu her ortaya çıkışı  için, hakikat kriterinin farklı bir tanımı olur ve o zaman farklı konular için farklı hakikat kriterleri benimsenebilir.  Bu yaklaşıma göre, “gerçek” belirsiz bir kavramdır veya başka bir deyişle, “hakikat“in çok sayıda kavramı vardır.  “Hakikat“in kavramsal çeşitliliği, bilimsel hakikat, ulusal güvenlik hakikati, ahlaki hakikat, yargı hakikati, sanatsal hakikat ve siyasi hakikat gibi söylem konularındaki çeşitliliğe veya kullanılan çeşitli yollara göre bölünebilir

Yalan söylemeyi, aldatmayı, sahteciliği ve hilebazlığı felsefe diliyle savunmanın parlak örneğidir bu görüş.

Ayrıca, bu son tanım, Postmodernizmin ruhuna en uygun ve Postmodernist politikaların kuşkusuz en işine yarayacak olanıdır.

Zaten içinde bulunduğumuz döneme, “Yeni Ortaçağ” denmesi bundan değil midir?.

*****

Ama her şeye rağmen korunması ve savunulması gereken değerlerimiz var. Ortaçağda da öyle değil miydi? U. Eco‘yu okumadan da bilinebilir bu. Başka türlü nasıl çıkılabilirdi ortacağdan.

Gerçekler farklı olsa bile, Hakikatın tek olduğunu unutmamak gerekiyor.

Coronavirus bulaşıcılığını, maske ve sosyal mesafe ile önlemeye çalışıyoruz.

Ama Hakikat Sonrası adı verilen aldatmacılığın yayılmasını, “maske” ile önleyemiyoruz ne yazık ki!.

Sosyal mesafeyi koruma da “medyamız” nedeniyle işe yaramıyor.

Üstelik bu hilebazlığa karşı “kitle bağışıklığı” da henüz oluşamadı.

Hakikat Sonrası için, Coronavirusda olduğu gibi bir aşı umudu da yok

Ama bir umut gene de var.

Ray Bradbury‘nin Fahrenheit 451 distopyasını hatırlayalım.

Tüm kitapların yakıldığı,  okumanın yasakladığı bir dönemde bile, insanların birikimlerini, ezberleyerek ve kendinden sonrakilere ezberleterek aktarmaya çalıştıkları tabloyu…

Gerçekler gizlenebiliyordu ama, Hakikat insanın kendine aitti ve distopyalarda bile gizlenemiyordu.!

O nedenle demek isterim ki, şu Distopik ortamda,  Politika Hakikat Sonrası kavramını bize istediği kadar dayatsın, biz sonrasında değil, Hakikatin bugünü bilelim gene de.

Umut sadece ütopyalarda değil yaşamın içinde de vardır çünkü!

Umut, insan olmanın bilinciyle “Hakikate” sımsıkı sarılmaktır.

Dememiş mi Nazım?:

……………………….

Biz insanız çok şükür

çok şükür biliriz,

ilacımıza

umudu katmasını,

yaşamak gerek diyerek

ayak direyip

dayatmasını…

Prof. Dr. Orhan Arıoğul

KAYNAKÇA

https://www.inss.org.il/publication/philosophy-of-post-truth/

https://www.researchgate.net/publication/340063490_Post_Truth’u_Hannah_Arendt_ile_Okumak

Michael Marmot, “Post-Truth and Science,” The Lancet 389, No. 10068 (2017): 497-98.

https://www.yediot.co.il/articles/0,7340,L-5430064,00.html  Yuval Noah Harari, “Yuval Noah Harari Extract: ‘Humans are a Post-Truth Species,’” The Observer, August 5, 2018

Michael Lynch, Truth as One and Many (Oxford: Oxford University Press, 2009).

Yeni Ortaçağ.  Alain Minc. İmge kitabevi.

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.