Ön yargılar nedeniyle kendinize kapattığınız kimi kapıları, zaman zaman aralar mısınız? Diyelim ki, “çağdaş sanatı anlamam ve de sevmem!” gibi bir önyargınız var. Ama bilim dünyasına ilgisiz değilsiniz O zaman bilimin..
Ön yargılar nedeniyle kendinize kapattığınız kimi kapıları, zaman zaman aralar mısınız?
Diyelim ki, “çağdaş sanatı anlamam ve de sevmem!” gibi bir önyargınız var.
Ama bilim dünyasına ilgisiz değilsiniz
O zaman bilimin ürettiği sanat alanında olanı biteni merak etmez misiniz?
Günümüzde sürekli geliştirilen Bilimin ve teknolojinin araçlarını, fikirleri kullanarak sanat üretenler, (kısaca bilimin sanatı diyelim ona) geleneksel boya, fırça, tuval, kağıt, mermer, ahşap vb., gibi malzemelerle yaratılan sanatsal ürünlerle yarışırcasına yepyeni görsellikler koyuyorlar ortaya.
Bu yapıtların üretilmeleri, Sanat meraklısı bilimcilerin (şimdilik sanatçı demeyelim,) sanat alanındaki kişisel yaratıcılıklarıyla oluyor.
Farklı dallardaki sanat meraklısı bilimcilerlerin ve bilim meraklısı sanatçıların ortak çabalarıyla üretilen yapıtlar da az değil; giderek de çoğalıyorlar.
Bilimin sanata dolanıklığı hep olmuştur ama, Bilimin sanatı dediğimiz, tamamen farklı bir sey.
Sanat içinde bilimi arama değil bu. Bilimden esinlenerek yapılan bir sanat türü de değil (Böyle çalışan çok sanatçı var, benim aklıma hep İlhan Koman’ın yapıtları gelir).
Ama önce, sanat içinde bilimi arama işini tanımlamalı ki, bilimin sanatı daha iyi anlaşılsın. Çünkü bundan, bir yapıtı bilimsel kalıplarla ölçüp biçmek, onların estetik değerleri ile ilişkili “sözde bilimsel” hükümler vermek gibi bir anlam çıkarılabilir!
Evrensel kültürün ürünlerinin bilimselliğini değil ama, yapıtları ortaya koyan insan beyninin bu işi yapabilmesindeki gizemi aydınlatmak bilimin konusu oluyor bugün.
Nöro Estetiğin alanı, tam da bu iş zaten; Evrimsel biyoloji de insandaki estetik kabullenimlerin temellerini, bunların zaman içindeki gelişimini, biyolojiye dayanarak ortaya koymaya çalışıyor. Bilimin zor alanları bunlar. Araştırıcılar sanat üretmiyorlar ama sanatı üreten, yorumlayan, insan maddesini anlamaya girişmişler.
Bilimcilerin çabaları, Sanatın yeni türleri kendi estetiğini ortaya koyduktan sonra da kuşkusuz devam edecek; belki o zaman bilimciler, bu kez de yeni sanatsal beğenilerin nasıl algılandığını anlama işine girişecekler.
Bugün, Bilimin sanatı yepyeni bir alan olarak ortaya çıktı. Bilimin gelişmesiyle de hızla zenginleşiyor.
İlkelerinin sanatta kullanıldığını Antik dönemden beri bildiğimiz, alan Matematiktir.
Altın oran ilk kullanılan matematik düşüncedir .
Altın oran dediğimiz, a / b = (a + b) / a formülü ile ifade edilir. Sözle denecek olursa, iki miktardan (sanatta, çizgi ya da alandır bu) büyük olanın küçüğe olan oranı, miktarlar toplamının, miktarlardan büyük olanına oranı ile aynı olması halinde, ortaya çıkan duruma verilen addır Altın oran. Phi ile ifade edilir. 1,618933….. sayısına denk gelir.
Bu oran, günümüzde de, ressamlar yontucular, mimarlar fotoğrafçılar, ve tüm görsel sanatçılar tarafından, geçmişte olduğu gibi, kullanılmakta.
Öte yandan,Altın oran sanatçıların olduğu kadar izleyicide içgüdüsel ön kabullenimidir. Gizemi de buradadır.
İnsan beyin materyalinde bu ön kabullenimin ortaya çıkışı, beynin yapısal özelliğinden midir? Yoksa asırlardır sanatçılar yoluyla koşullandırılmamızın epigenetik sonucu mudur?
Nöro Estetikçilerin ve Evrimsel biyolojinin başını ağrıtan sorudur bu. Cevabı da henüz yoktur.
Doğada Altın Orana rastlanması ise açıklanması daha da zor sorun oluşturur..
Günümüz Matematik sanatçıları iseMatematiğin değişik alanlarındaki formüllerini, denklemlerini görselleştiriyorlar ve bunları Algoritmik Matematik Sanat başlığında sergiliyorlar. Yapıtlar, İki boyutlu ortamda olabildiği gibi, 3D yazıcıların çıktıları şeklinde de olabiliyor
Artık günümüzde Matematik sanat konulu toplantılar yapılıyor. Matematiğin farklı alanlarının sanat amaçlı yeni görselleştirmeleri her yönüyle araştırılıyor
Görsel sanatlarda anamorfoz, dendiğinde, ilk bakışta temsil edilenin, çarpık bir görüntüsü gibi algılanan, ancak yapıta farklı bir açıdan veya kavisli bir aynadan bakıldığında, bozulmanın ortadan kalktığının görüldüğü yeni bir perspektif tekniği olarak tanımlanabilir.
Anamorfik Sanat ise geometride geçerli olan alışılmış kuralların deforme edilip, yeni kurallarla bağlanmış estetik arayışları hedefleyen sanat dalı olarak ifade edilebilir.
Kendi kendini tekrar ederek, sonsuza kadar orantısal olarak küçülen ya da büyüyen Fraktallar denen şekillerin incelendiği, matematik alanı vardır.
Kendinin benzeri olan ve oransal kırılma özelliği taşıyan karmaşık geometrik şekillerin ortak adı, matematikte Fraktaldir. Fraktallar doğada bulunan ve bilinen geometriyle tanımlanması olanaksız olan, düzensiz yapıları tanımlama özelliğine sahiptir.
Fraktal sanat ise fraktal nesneleri hesaplayarak ve hesaplama sonuçlarını görüntüler, olarak ortaya koyan bir algoritmik sanat şeklidir. Doğanın fraktaller ile yorumlanmasıyla, estetik değeri olan görseller ortaya konuluyor bugün.
Fizikçiler, fiziksel dünyanın soyut yönlerini görselleştirmeye yardımcı olması için sanatı kullanırlar. Bu görseller, sanat endişesi ikinci planda olan illüstrasyonlar şeklinde, ya da çağdaş sanatın ürünleriyle yarışabilecek kadar üst düzeyde estetik sınırlara erişmiş ürünler olabilir.
Hareketi inceleyen fizik dalından üretilen sanattır bu. Görselleştirilmiş hareketin estetiğini bulup çıkarmaktır. “Hareket”, sanat tarihinde özellikle Kübizm ve Fütürist ve Rus Avangardı denen akımları içindeki sanatçıların dikkatini çekmiştir Ne var ki bunlar resim sanatı içinden gelerek hareketin estetize edilmiş işleridir. Haraket, sadece bir düsünce olarak yer alır bunlarda Kinematik Sanat ise bunu, Fizik biliminin nesnel ve kurallara bağlı olan gerçekliği içinden yapmaktadır. Soyut gibi görünse de, aslında Somut’un görselleştirilmesidir o nedenle.
Bu alanda üretilenler, akışkan Sistemlerin yeni araçlarla görüntülenmesinden elde edilenlerin, estetik değerlerini çıkarmayı hedefliyor.
Bu çalışmalar özellikle mikrokristaller dünyasının estetiğini ortaya koymada çok etkili, ama Malzeme biliminin konusu olan her şey, sanat konusu haline getirilebiliyor bu alanda.
Kimyadaki malzeme ile yapılan sanat da denebilir buna:
Canlı dokular, bakteriler, canlı organizmalar ve yaşam süreçleri ile çalışılan alanlardan üretilen sanat uygulamasına BioArt deniyor. Biyoteknoloji gibi bilimsel süreçleri (genetik mühendisliği, doku kültürü ve klonlama gibi teknolojiler dahil) kullanarak çalışılan alanlarda sanat eserleri üretilebiliyor. Bunun için Biyo-sanatçılar, görüntüleme teknolojilerini sanatsal alan içinde kullanıyorlar. Bu alanda pek çok yaratıcı yeni sanat fikri çıkabiliyor.Örneğin çalışmalardan birinde Helen Donis Keller adlı bilimci-sanatçı:
Kendi DNA diziliminden çıkabilecek genotipleri ve bu genotiplerden doğabilecek olası fenotipleri karşılaştırmış. Bu karşılaştırmalar sonucunda 6 farklı genotip dizilimden 176 fenotip dizileme görüntüsü elde etmiş ve bunların fenotiplerin haritalarını çıkarmış. Bu haritaları fenotipleri kendi olası kimlik fotoğrafları olarak sanatsal amaçla düzenleyip sergilemiş.
******
Bilimin sanatı’nda üretilen bütün bu görsellerin sanat olarak kabul edilip edilemeyeceği tartışılacaktır doğal olarak. Duchamp’ın 1918 de bir Pisiuarı sanat yapıtı olarak sergilemesinden bu yana, tartışma zaten hep gündemde. Bitecek gibi de görünmüyor.
Bilimin sanatı, kendini ifade etmede yol aldıkça, Sanat felsefesi, Sanat Sosyolojisi,estetik Sanat eleştirisi alanında fikir üretenlerin daha çok dikkatini çekeceği kuşkusuz.
İçinde bulunduğumz Postmodern dönemde, Aydınlanmayla sanatın, aklın tahakkümüne sokulduğu, akıl karşısında sanatın ikincil konumda bırakıldığı, oysa aklın sanatsal özgür yaratıcılığın engeli olmaması gerektiği ileri sürüldü.
Sanat adına yeni değer üretmekten çok, üretilmiş değerleri, değersizleştirmeyi hedefleyen, şimdi içinde bulunduğumuz dönem, bu temel gerekçeyle başlatıldı. Postmodernist düşünür Derrida “bir şeyin anlamı sadece ona yapılan yorumdan ibarettir” der. Pisuvarın tuvaletteki anlamı, sanatçının onu müzeye taşımasıyla değişir; pisuvar sanat eseri oluverir.
Gelin görün ki bu karşı duruşun bir bedeli oldu. Böylesi bir sanatçı özgürlüğü, sonuçta durumu “sanatın sonu” tartışmalarına kadar getirdi.
Sanatçıların kendi ortamlarını bilimle paylaşmalarının, onların pek hoşlanacağı bir şey olmadığını tahmin edebiliyorum; buna rağmen bilimin sanatı’nın, sanatın içinden, kuramsal anlamda, dışlanacağını düşünmüyorum. İki nedenle:
Birincisi, Yapılageldiği şekliyle, Çağdaş Sanat, bugüne kadar ürünleri savunacak söylemlere, yazınsal desteğe, açıklamalı metinlere gereksinim duydu.
Bunlardan yara da aldı.
Sanat izleyicilerinde ön yargılar oluştu. Bu ön yargılar kimi izleyicileri modern yapıtların güzelliklerinden uzak tuttu.
Oysa bilimin sanatı, kendini savunma işini sallantıda bırakmayacaktır; arkasında bilimsel gerekçeler olduğu için.
Metinler, artık eserleri savunmak ya da yermek için değil, arkasındaki bilimsel fikrin estetiğe dönüştürülmesindeki beceriyi değerlendirmek için yazılmış olacaktır mecburen. Zemini kaygan olan Sanat eleştirmenliği ise ciddi bilimsel bilgi gerektirecektir bundan böyle.
Bilimin sanatı kapsamında üretilmiş bir eser, gerisindeki anlamin bilimsel olması nedeniyle bir sanat eseri kabul edilemeyeceği iddia edilecek olursa,söylenecek ise şey basittir.
Bilimin sanata dönüştürülmesi, Duchamp’ın pisuvarını, sanat eserine dönüştürmekten daha mantıksız değildir! Açıklanması zor bir çelişki olur bu!
İkinci gerekçemin ise sanatçılar için daha pratik getirisi olacaktır: Bu tür sanat, bilimin gelişmesine koşut olarak neredeyse sonsuz bir yaratı çeşitliliği getirecektir. Bu nedenle, “Sanatın sonu” içinde ümitsizce çabalamak yerine, sanatın farklı bir başlangıcı için kollarını sıvayacaktır sanatçı.
Sanatın. uzun geçmişi içinde, bilimin araçları ve düşünceleri kullanılarak sanat yapma işiyle henüz yeni tanıştık. Bunun gelişmesi, sanatçılara olduğu kadar, Sanat düşünürlerine de yeni açılımlar getirecektir.
Sanat izleyicileri için de, hem bilimin farklı ama güzel yüzünü duyumsama, hem de yapıtın gerisindeki bilimsel alt yapıyla tanışma, olanağı doğacaktır böylece.
Yaşamın estetize edilmesine bilimin katkısı değil midir bu?
Prof. Dr. Orhan Arıoğul
KAYNAKÇA
Matematik ve Sanat:
(gallery.bridgesmathart.org.:)
Anamorfik sanat
Fizik ve sanat:
http://kuzy62.deviantart.com/art/The-Artifact-73719049
Kinematik görselleştirme ve sanat
Mackenzie Stamey: Physics and art. (http://ffden-2.phys.uaf.edu/webproj)
Akışkanlar Mekaniği ve Sanat:
https://fineartamerica.com/art/fluid+mechanics
Malzeme Bilimi ve Sanat
https://www.technologyreview.com/2011/04/19/195539/materials-science-melts-into-art/amp/
Kimya ve Sanat:
http://www.hyle.org/journal/issues/9-2/cia_intro.htm ): t
https://www.ista.ie/capturing-chemistry-chemistry-art-exhibition/
Biyoloji ve Sanat:
https://gazetesu.sabanciuniv.edu/2016-03/molecular-biology-and-visual-art-my-journey.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.