Ege-Akdeniz’de Yunan Adaları gezimde, Girit Adası’da; ilginç bir rastlantı sonucu, Silivrili yazar Mihri Belli’nin yoldaşını buldum. Akdeniz (Mediterranean-Ortadeniz) ve Ede Denizi Adaları gezimizin üçüncü günü, Girit Adası, Heraklion (Kandiye) Limanı’nda..
Ege-Akdeniz’de Yunan Adaları gezimde, Girit Adası’da; ilginç bir rastlantı sonucu, Silivrili yazar Mihri Belli’nin yoldaşını buldum.
Akdeniz (Mediterranean-Ortadeniz) ve Ede Denizi Adaları gezimizin üçüncü günü, Girit Adası, Heraklion (Kandiye) Limanı’nda mola verdik. Limandan şehre yürüyerek çıktığımızda, bizi selamlayan şirin ve büyük bir çanı olan ve yeşil kubbeli kilise, eski bir fabrika bacası, tünelli ve kemerli şehir girişi, limanda lüks yatlar, balıkçı tekneleri, sanat sokağı, cafe barlar, lokanta, eğlence ve dinlence yerleri, hediyelik eşya-giysi satış mağazaları, tarihi yapılar ve eski bir manastırı ziyaret ederek, adayı tanımaya çalıştık. Çoğu çocukların ve yaşlıların geldiği parkta bulunan Yunanlı bir yazarın büstünü selamladık. Manastır avlusunda bulunan cafede, Türk Kahvesi içerek ve çilekli dondurma yalayarak, yorgunluğumuzu çıkardık… Girit köyleri kara turunda ise, Girit Adası’na özgü yiyecek ve içeceklerden yapılan tadımlar, konuksever ada halkının Türk konuklara (bizlere) olan ilgisi ve yarım Türkçe sözlerle, bizleri ayrıcalıklı selamlamaları ve sunumları, çok hoş ve çok komikti…
Girit Adası gezimiz sırasında, bir parkta rastlantı sonucu tanıştığımız yaşlı bir Rum Gerilla’nın oğlunun söyledikleri ve Türk olduğumuz için, bize olan duygusal ve candan bakışı-yakınlığı çok anlamlıydı. Ve eski tüfek-yaşlı bir solcu olan Giritli Yorgi Amca’nın oğlu Dimitry bey (75); 1920 Türk Ulusal Kurtuluş Savaşı yıllarında, Trakya Savunması’nı yönetenlerden Mahmut Hayrettin Bey’in oğlu olan Mihri Belli (1916, Silivri – 2011, İstanbul), (siyasetçi, araştırmacı yazar, dergi genel yayın müdürü) ile olan babasının ve ailesinin yakınlığını-dostluğunu şu sözlerle özetledi: Kalimero, Merhaba ya da Günaydın! diyerek sizi selamlıyorum… Yunan Krallığa ve faşizme karşı verdiğimiz ‘İkinci Dünya-Paylaşım Savaşı’ ardından, Mihri Belli ve Kabak Osman: Yunan İç Savaşı’nda, dost iki Türk olarak, bizim unutamadığımız ve belleğimize kazınan kahraman kişilerdir. 2. Dünya Savaşı ardından başlayan Yunan İç Savaşı, 1949 yılına kadar sürmüştür. İç savaşta 158 bin kişi hayatını kaybetmiştir, toplam nüfusu 7,5 milyon bile olmayan bir ülke için, çok ciddi bir rakamdır bu. O dönemdeki Faşist Yunan Cuntası’yla savaşan Andartlar, sosyalist kimlik taşısalar da; savaşa enternasyonel bir katılım söz konusu değildi. Yunan olmayıp da Andartların yanında savaşan yiğit bir Türktü: Mihri Belli ya da Andartlar arasındaki şu kod adıyla sevilen, saygı duyulan: Kapetan Kemal.
Yunanistan’ın Girit Adası dağlık yerlerine hakim olan Andartlar, burada yaşayan ve ulusal kurtuluş savaşı veren mazlum halkların umudu ve esin kaynağı olan Kemal Atatürk izinde; Girit’te yaşayan Türk ve Müslüman gençleri silah altına almaya ve faşizme karşı direnmeye çalışmıştır. İstanbul’dan Girit’e gelen bir Türk solcu aydın ile Rodop Dağları’nda yaşayan Giritli Türk köylüsünün kurtuluş yolu böylece kesişmiş oldu. Şimdi ise, siz değerli dost ve kıymetli hemşerilerimle birlikte olmak çok anlamlı ve oldukça duygulu bir andır. Sayenizde babamı ve onun yoldaşı bizim dosttumuz, büyüğümüz olan Mihri Amcayı saygıyla anıyoruz. Bizler, Akdeniz’in barış gölü olması için savaşan, barışın ve dayanışmanın sigortası kardeşleriz. Tüm emperyalist oyunları bozan; iyi komşuluk ve dayanışma ilişkimiz, bizim hep dost kalmamızı sağlayacaktır. Türk ve Rum halklar, hep barış içinde huzurla yaşayacaktır. Bu dilek, bizim ve çocuklarımızın elinde kalıcı olacaktır. Tekrar Girit Adası’na hoş geldiniz kardeşlerim…” dedi ve bir duygusal boşluk yaşandı o an… Ardından da Türk kahvesi içip; “Şerefe-Yamas” diyerek, yeniden görüşmek dileğiyle, dostça adadan ayrıldık… Giritli Yorgi Amca ve Silivrili Kapetan Kemal’e selam olsun!..
Gelin canlar, birazda Girit Adası’nı tanıyalım…
Yunanistan‘ın en büyük, Akdeniz‘in beşinci büyük adasıdır. Ege Denizi‘nin güneyinde yer alır. Girit dünyaca tanınmış bir turizm merkezidir. En ilgi çeken turistik ziyaret yerleri arasında Knossos, Faistos ve Gortis‘deki arkeolojik sitler, Retimnon (Resmo)’daki Venedik Kalesi ve Samarya, Aya İrini ve Aradena geçitlerinin doğal güzellikleri sayılabilir.
Girit, Avrupa’nın ilk uygarlıklarından biri olan Minos Krallığına (yaklaşık MÖ: 2000 -1400 arası) beşiklik etmiştir.
Girit, 1645’te İbrahim Saltanatı döneminde, Sünbül Ağa hadisesinin tetiklemesi üzerine başlatılan fetihle, Osmanlı idaresine geçmiş, Venedik Cumhuriyeti‘nin ada üzerinde 1204’den beri devam eden hakimiyetine böylece son verilmiştir. Adanın hemen hemen tamamı ve bu arada Hanya ve Resmo gibi önemli kentler Osmanlı İmparatorluğu tarafından kolaylıkla fethedilebilmişse de, en büyük merkez olan Kandiye kalesinin alınması 24 yıl sürmüş, 1669’da Fazıl Ahmet Paşa tarafından tamamlanabilmiştir.
Adanın Osmanlı hakimiyetine geçişi ile Venedik Cumhuriyeti‘nin Doğu Akdeniz’de yüzyıllardır süregelen önemli rolü son bulmuştur. Ege Denizi‘nde ve Mora‘da Venedik hakimiyetinde kalan birkaç küçük ada ve kale de müteakip yıllarda Osmanlı Devleti tarafından alınmıştır. Bölgedeki isyankar Rum aileler, Trabzon’un Of ilçesi civarlarına yerleştirilmiştir. Kos, Yasiciannis ve Dimitris bugün bilinen ailelerin başlıcalarıdır. Meşhur papaz İgor Yasiciannis’den sonra ailelerin dili dönüştürülmüştür. Bu durum, Osmanlı fütuhatı açısından, Fatih Sultan Mehmet zamanından beri teker teker alınan Ege adalarının ve kıyı kalelerinin ve nihayet 1571’de Kıbrıs‘ın (yine Venedik‘ten) alınmasının mantıklı bir uzantısını teşkil etmiştir.
Aynı dönemde bir kısım Giritli de doğuya yöneldi. O dönemde olgunluk çağına ermiş bulunan Osmanlı bürokratik gelenekinin düzenli kayıtlarından takip edilebildiği üzere, fethin hemen ardından Girit yerli halkı arasında bir ihtidâ (İslamiyet’i kabul) süreci yaşandı. Osmanlı’nın Venedik’e kıyasla dini inançlara müsamaha ve vergilendirme konularında ada halkı açısından kurtarıcı kimliğine bürünmüş olduğu rahatlıkla iddia edilebilir. Girit adası Birinci Balkan Savaşı neticesinde 1913 yılında Yunanistan’ın hakimiyetine geçmiştir.
Girit Adası, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanyası tarafından işgal edildi. İngiliz birlikleri, 3 Kasım 1940’ta Yunan Hükûmeti’nin izni ile Girit’e indi. Mihver güçleri tarafından anakara Yunanistan’ın işgali 6 Nisan 1941 tarihinde başladı ve Yunanistan ile birlikte Commonwealth ordularının müdahalelerine rağmen birkaç hafta içinde bu işgal tamamlandı.
Müttefikler, 1 Haziran 1941 tarihinde Girit Adasını tamamen boşalttı. Alman işgalcilerinin zaferine rağmen, özel eğitimli Alman paraşütçüleri, Müttefik askerler ve Yunan sivil direnişçileri (Sosyalist Andarlar), çok ağır kayıplar verdiler. Faşist Adolf Hitler bu yüzden savaşın geri kalanında bu tür büyük ölçekli hava operasyonlarını ile Girit Adası’nın mahvolmasını sağladı…
Girit, Yunanistan’ın 13 idari bölgesinden biridir. Yunanistan’ın en büyük, Doğu Akdeniz‘in Kıbrıs‘tan sonra ikinci büyük, Akdeniz’in beşinci büyük adasıdır. Girit, Ege Denizi’nin güney sınırlarını belirler ve yüzölçümü 8.450 km²’dir. 2020 itibarıyla nüfusu 636.504’dir. Adanın uzunluğu 260 km olup, genişliği ise Diyon Burnu ile Litinon Burnu arasındaki 60 km’lik en geniş mesafeden, doğu ucundaki Yerapetre Kıstağında sadece 12 km’lik bir mesafe arasında değişmektedir. Girintili çıkıntılı sahil şeridinin toplam uzunluğu 1,000 km’ye ulaşmaktadır. Yunanistan anakarasının yaklaşık 160 km güneyinde yer alır.
Akdeniz bölgesinde yapılan arkeolojik kazılar, eski adı Minos olan Girit’in donanmasıyla ünlü olduğunu açığa çıkarmıştır. Ürettikleri tarım ürünlerinin ticaretini donanmaları sayesinde yapan Girit halkı bu sayede ekonomik olarak refah bir dönem yaşamıştır. Girit’te deniz ticaretinin en büyük ispatı Saint Theodori ve Vathianos Kambos gibi tersaneler için büyük alanlar inşa edilmiş olmasıdır. Girit’e ait gemiler kereste, bal, şarap, zeytinyağı ve çömlek gibi malzemelerin ticaretini yapmışlardır.[3] Turizm ve evvelce tarıma dayalı olan Girit ekonomik yapısı 1970’lerden itibaren temelden değişmeye başlamıştır. Tarım ve hayvancılık ada ekonomisinde hala önemli bir paya denk gelmekle birlikte, adanın ikliminden ve engebeli coğrafyasından kaynaklanan engeller nedeniyle tarıma dayalı sanayi üretimi belli bir düzeyin ötesine gidememiş ancak özellikle turizm ile bağlantılı hizmetler sektörlerinde kayda değer ilerlemeler sağlanmıştır.
Girit’in kendine özgü Mantinades şiiri vardır. Ada, Mantinades esaslı müziği (genellikle Girit liri ve laouto ile icra edilir) ile tanınır ve en ünlüsü Pentozali olan birçok yerli dansı vardır. 1980’lerden beri dans etmeyi öğreten kültür derneklerinin sayısı arttı (Batı Girit’te çoğu rizitiko şarkıcılığı ile ilgilidir). Bu dernekler genellikle resmi etkinliklerde performans sergiler ancak aynı zamanda insanların buluşup geleneksel uygulamalara katılmaları için sahnedirler. Gelenek konusu ve kültür derneklerinin gelenekin canlandırılmasındaki rolü Girit’te hep tartışılır.
Girit Yunanistan’ın en popüler turizm bölgelerinden biridir. Yunanistan’a turistik girişlerin % 15’i Kandiye‘deki havaalanından veya limanından gerçekleşir, bu şehre inen charter uçaklarının sayısı Yunanistan’a inen toplam charter uçaklarının beşte birine denk gelir.
2004 içinde toplam iki milyon turist Girit’i ziyaret etmiştir. Girit’te turizm Yunanistan genelinden de daha hızlı gelişmektedir. 1986-1991 döneminde Girit’teki otel yatak sayısı %53 artarken, Yunanistan’ın diğer bölgelerinde bu artış % 25’te kalmıştır. Büyük lüks oteller, yüzme havuzları, spor ve eğlence tesisleri, kamp tesisleri ve aile pansiyonlarına kadar her çeşit turizm altyapısı vardır.
Ziyaretçiler, Kandiye ve Hanya‘daki iki uluslararası hava limanı ve Sitya‘daki küçük hava limanından (uluslararası charter ve iç hat uçuşları vardır) hava yoluyla veya Kandiye, Hanya, Resmo, Agios Nikolaos ve Sitya limanlarından gemiyle adaya ulaşır.
Minos uygarlığı arkeolojik alanları, eski Venedik şehri ve Hanya limanı, Resmo‘daki Venedik kalesi, Samiriye Boğazı, Altınada, İspirlonga Adası, Elafonisi, Gramvousa adaları ve Avrupa’daki en büyük doğal palmiye ormanı olan Vai Palmiye sahili popüler turistik yerlerdir.
Edebiyatın önemli isimlerinden Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı) ve Nikos Kazancakis gibi yazarların memleketi olan bu Ege adasının güzel sokakları, evleri, tarihi ve insanlarıyla bile sevilmeye, görülmeye değer. Bizden de çok şey bulacağınız ada, yollarında dolaştığınızda tanıdık sesler duyacağınız bir yer.
Eski bir liman şehri olan Kandiye-diğer adıyla Heraklion- adanın yönetim ve şehir merkezi diyebiliriz. Turizm açısından da en popüler yer olan Kandiye’de adanın kültürüne, tarihine ve sosyal hayatına dair çok fazla yer bulabilirsiniz. Nobel ödülünü alamamasına rağmen ithaf edilecek kadar büyük bir yazar olan Nikos Kazancakis de bu şehirde doğmuş. Öldükten sonra da şehir surlarından birinin altına gömülmüş. Eğer yazarın herhangi bir eserinin okuduysanız, şehir size daha da anlamlı gelecek.
Akdeniz’den gelen saldırıları önlemek amacıyla Venedikliler tarafından inşa edilen kale, önce gözlem kulesi olarak kullanılmış ve sonrasında genişletilerek kale görevi görmeye başlamış. Kalenin neredeyse tüm bölümleri günümüze ulaşmış ve ziyarete açık.
Osmanlı tarafından 24 yılda fethedilen kaleyi görmek isterseniz çok az bir ücret karşılığında gezebiliyorsunuz.
Tüm Yunan adaları arkeolojik açıdan hayli zenginler. Kandiye’deki arkeoloji müzesi, dünya sanat tarihine yön vermiş pek çok eseri sergiliyor. Boğa heykeli, yılanlı tanrıça gibi Helenistik dönemin öne çıkan eserleri, müze koleksiyonunda en çok ilgi görenler arasında.
Aslan figürleriyle süslenmiş bir çeşmenin yer aldığı meydan, Kandiye’de her zaman kalabalık olan yerlerden biri. İnsanların genellikle buluşma noktası olarak belirledikleri Aslanlı Meydan, Yunanistan lezzetlerini deneyebileceğiniz onlarca restoran ve kafeyle de dolu. Meydanı, ada turunuzun dinlenme noktası olarak belirleyebilirsiniz.
Almanya’ya karşı ada halkını koruyan Minas adına yapılan katedral, adanın en güzel ibadet yerlerinden biri sayılıyor. Tavanındaki işlemeler için bile görülmeye değer Kandiye’deki katedrali listenize eklemek isteyebilirsiniz.
Tarih Müzesi
Osmanlı dönemine dair belgelerinde sergilendiği müze, Girit Adası’nın tüm tarihini aydınlatıyor. Kandiye’de yer alan müze oldukça geniş bir arşive sahip. Bölgeye ait seramikleri, el yazmalarını, madeni paraları ve gündelik eşyaları da görebilirsiniz.
Hem daimi hem geçici sergilerinde olduğu müzenin sergileri hakkında detaylı bilgiyi buradan öğrenebilirsiniz.
Kandiye’de biraz uzak bir mesafede yer alan tarihi antik şehir Knossos, eski çağlarda Minos Uygarlığı’na ev sahipliği yapıyormuş. Ayakta kalan muhteşem yapılardan biri olan Knossos Sarayı da döneminin gözde yerleşim yeri olduğunu kanıtlıyor. Diğer tarihi yerlere göre biraz daha pahalı bir giriş ücreti olsa da tarihe ilginiz varsa mutlaka görmelisiniz.
Geçmişi 11.yy’a kadar uzanan liman şehri Resmo şehrinin sokaklarında çevrenizi, Rönesans mimari tarzına sahip evler sarıyor. Ayrıca Türk etkilerini de hissedeceğiniz pek çok yer göreceksiniz. Şehirde yer alan Resmo Kalesi ve Arkadi Kutsal Manastırı’nı da ziyaret etmeyi unutmayın.
Dünyanın en güzel adalarından biri olan Girit, birbirinden güzel kumsallarıyla da turistlerin akınına uğruyor. Bunlardan en ünlüsü sayılmasa da Balos Paljı, masmavi ve temiz sularıyla doyasıya yüzebileceğiniz bir denize sahip. Endemik ve nadir bitkilere de ev sahipliği yapan plaja gitmenin en kolay yolu şehirden kalkan feribotlarla gitmek olacaktır.
Eskiden Türklerin yaşadığı Hanya, adanın en eski başkenti. Eski liman boyunca dizili restoran, barlar ve diğer eğlence mekânlarıyla her zaman hareketli bir şehir. Ayrıca Hanya’da alışveriş yapabileceğiniz pek çok yer de bulabilirsiniz. “Görürsün Hanya’yı, Konya’yı” sözündeki Hanya’yı görmek için, Girit Adası’nın en ucundaki bu şehre uğrayın.
Yunan tanrısı Zeus’un doğduğu yer olduğuna inanılan Dikteon Mağarası, Kandiye’ye 50 km uzaklıkta bulunuyor. İçi oldukça geniş ve çevrenizi sarkıtlar, dikitler sarıyor. Mağaraya özel aracınız ya da otobüslerle ulaşım sağlayabilirsiniz.
Girit Adası, Akdeniz’in incisidir. Bir diğer adı ile Zeytin adasıdır. Bir başka yazarın değimi ile medeniyetlerin kesiştiği adadır Girit. Geçmişte Venediklilerin ve Romalıların alabildiğine sömürdükleri bu güzel adada, 1645 yılında başlayan Osmanlı kuşatması 1669’da kesin zafer ile sonuçlanmış ve Türk Dönemi başlamıştır. Böylece adaya barış, huzur ve medeniyet gelmiştir. Ada halkı hiçbir baskı altında kalmadan en mutlu günlerini yaşamıştır.
Rethymno’da bulunan 400’e yakın mezar taşı bulunmaktadır. Görmeye değerdir.
Girit’teki Türk mimari mirasının büyük çoğunluğu adanın kuzey kesimindeki; Kandiye (Iraklio), Resmo (Rethimno) ve Hanya’dadır (Hania). Güneydeki İsfakya şehrinde bir cami ve şadırvan dışında fazla bir eser yoktur.
Ayrıca, 2. Dünya Savaşı sonrası Krallığa karşı verilen, Girit Ulusal Direnişlerine destek sağlamak için, Girit’e giden ve orada çok sevilen bir Türk Direnişçi olan Kapetan Kemal (Mihri Belli)’nin de içinde yer aldığı; Andartlar Müzesi’ni de görmenizde; Türk-Yunan halklarının kardeşlik, dostluk ve dayanışmasına tanıklık etmenizde yarar vardır diye düşünüyorum.
Bir kaynağa göre; Yunanistan İç Savaşı (1946-1949) sırasında, Yunanistan Demokratik Güçlerine destek sağlamak amacıyla; Trakya’dan Adaya destek için, Girit’e gelen Boşnaklardan 250’den fazla Türk kökenli gerillanın, bu savaşta öldüğü iddia edilmektedir. Öte yandan; Çalabı’da (Smiga’da) Mihri Belli’nin kaldığı evde biliniyordu. Girit’te bulanan Karaoğlan (Askira) köyünden Hüseyin Budak, Kaptan Kemal’in emrine verildiğini, kendisinin çenesinden yaralandığında, Kaptan Kemal’in yanında olduğunu anlattığı kayıtlara geçmiş bulunmaktadır. Ve Girit gezimiz kapsamında gelişen bu bilgi bombardımanı karşısında; adaya yeniden gelme gereksinimi duymaktayım…
Yunan Adaları gezimiz sürüyor…
Girik kökenli Bodrumlu Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabakyazı’nında etkilendiği Mantinades (mantinada çoğulu) halk şarkının en yaygın biçimidir ve Girit arasında yaygın. Girit mantinada Girit lehçesi, 15 heceli kafiye beyit olduğunu. Her bir mantinada Limerick gibi, kısa uzunlukta olmasına rağmen kendi içinde tamamlanır. Üzüntü, sevinç, umut, arzu, aşk, öfke, intikam, nostalji: mantinada Girit genç ve yaşlı çok sayıda ve çeşitli duyguları ifade hangi eşsiz bir yoldur. Mantinades, binlerce yıl oluşan ve hala insan hayatının her yönüyle ilgili doğaçlama ediliyor. Çoğu aşk ve romantizm ile ilgisi vardır, ancak, satirik didaktik, sürgün, nişan, evlilik, gündelik yaşam ve tabii ölüm alay beyit veya ayet ve sevdiklerini kaybetme da vardır. Giritli Rhymers Derneği tarafından düzenlenen, Mantinades şiir yarışmaları düzenlenmektedir. Girit’te bulanan bu Dernek Müzesi, Korfes Kültür Derneği tarafından satın alınmıştır. Köy meydanında, 1925 yılından kalma iki katlı taş bir yapıdır. Zemin katta tarım aletleri, mobilya, giyim, uygular ve ziyaretçilerin, bir sergi alanı bulunmaktadır. Giritlilerin binlerce yıl yaşamına dokunan Mantinades şiir söyleme gelenekine tanıklık etmek için, her yılın Ağustos atı ortalarında geleneksel yapılan, Girit Adası Kültür ve Sanat Festivali’ne katılmanızı öneririm…
Girit’te yaşam çok istikrarlı ve kolaydır. İlk günden itibaren turistler sakin ve uyumlu bir his uyandıracaklar. Burada olağan bir kentsel telaş yoktur, ancak uyum sağlamak için biraz çaba harcayabilir. Restoranda düzenli bir yemek almak biraz zaman alır. Dakiklik Girit kuvvetli bir takım değildir; vatandaşlar toplantıya geç kalmıştı. Öte yandan, yerliler çok düşünceli ve güvenilir. Bir şey için söz verirlerse, kesin olarak yapacaklardır.
Hıristiyanlık Girit’te hakim dindir. Dini bayramlar orada günlük yaşamda önemli bir rol oynamaktadır. Noel Kutlamaları ve Paskalya’da büyük kutlamalar yapılır. Bu tatillerde Girit’i ziyaret eden turistler, ilginç fuarlara ve mutfak etkinliklerine, müzik konserlerine ve gösterilerine katılmak için mükemmel bir şansa sahipler.
Şarap, yerel geleneksel içecektir. Tek bir tatil onsuz gelmez. Bir çok aile, bir nesilden diğerine geçen antika tarifleri kullanarak kendi şarabını hazırlar. Birçok uzman ve gurme bu Girit ev yapımı şarapların tadına bakmayı hayal ediyor. Girit’teki hemen hemen her şehirde şarap festivalleri düzenlenir. Farklı şehirlerin farklı gelenekleri var, ancak en etkileyici olanı Resmo kentinde. Genellikle Temmuz ayının son haftasında gerçekleşir. Ana festival mekanı Belediye Parkı’dır. Festival süresince orada özel etaplar ve çocuklar gezintisi yapılıyor. Her ne kadar festival programı gittikçe çeşitlense de, tüm festivalin ana etkinliği şarap testi. Crete’nun geleneklerinden bahsetmişken yerel pazarlardan bahsetmeye değer. Bunlar sadece alışveriş mekanları değil aynı zamanda arkadaş ve akrabalarınızla tanışmak için en iyi yer değil. Buraya çok sayıda insan sohbet etmeye geliyor, diğerleri sunulan çok çeşitli ürünlerden etkileniyor. En bilinen Crete Pazarı, Kandiye Merkez Pazarı’dır. Burada takı, el işi ürünler, taze yiyecekler, yerel tatlılar ve şaraplar satın alabilirsiniz.
Girit’teki en ilginç festivallerden biri, Haziran ayının sonunda Hippi Başkenti olunca, Matala Köyünde düzenleniyor. Sahilde gerçekleşen Matala Beach Festivali hakkında konuşuyoruz. Bob Marley ve John Lennon müziğine taraf olan, dünyanın dört bir yanından grupların iyi bilinen isabet kapakları, el yapımı ürünlerle yapılan ziyafet fuarları (elbette, ürünlerin tamamı her tür baubles), eğlenceli, barış, sevgi hepsi hippi festivalinde var. Yer tesadüfen seçilmemiştir: 70’li yıllarda, gençler burada toplanmış ve yıl boyunca aynı şeyi yapmıştır.
Temmuz ortasında, burada Frapsanioti Anjiyoplasti adlı renkli bir festival düzenlendiğinde, Kandiye yakınlarındaki Frapsano köyünü ziyaret etmeye değer. Çanak çömlek sanatına adanmıştır ve bölge bunun için ünlüdür. Burada sadece tencere yapmayı değil, aynı zamanda kaliteli müzik dinleyebileceğinizi de öğrenebilirsiniz. Tzermiado, Ağustos ayının sonunda alakalı olur. Antik Yunan Mitolojisine göre, sık sık “Zeus Mağarası” olarak anılan Diktaean Mağarası’nın yakınında bulunmaktadır. Rhea burada tanrıların gelecekteki kralını doğurdu. Tsermiado’da bir festival adil ve buradaki ana ürün patates. Ancak, halk oyunları, müzik ve tiyatro gösterileri olmadan yapamaz.
Girit, folklor ve adanın geleneksel müziğine adanmış birçok festivale sahiptir ve bu tür etkinlikler yerel kültürü daha iyi tanımak isteyen gezginler için büyük ilgi çekmektedir. Bunların arasında, Chudetsi Köyünde (Kandiye İlindeki Arhanlar yakınlarında bulunan), Yunanistan sınırlarının çok ötesinde bilinen üç günlük bir festival yer alıyor. Geleneksel Girit Enstrümantal müziği, halk oyunları, ulusal mutfak-çok yönlü yerel kültürü tanımak isteyenler için daha iyi ne olabilir? Belki de sadece havanın mükemmel olduğu sıcak ağustos başında düzenlenmiş olması.
Adanın müzik kültürüne adanmış bir başka festival, Chudetsi’deki bir festivalle neredeyse eşzamanlı olarak düzenleniyor (ikincisinin aksine, bir gün sürüyor), yer Chania. Girit müziğine adanmıştır ancak bugünün dünyası bağlamında-bu nedenle, halk şarkıları modern düzende duyabiliyorsunuz. Yanı sıra hediyelik eşya almak ve yerel yemeklerin tadına bakmak. Girit tarihinin önde gelen etkinliklerine adanmış festivaller arasında, 7 ila 9 Kasım arasında Arkadi Manastırı’nda düzenlenen bir kutlamayı vurgulamakta fayda var. Olay, 1866-1869’daki Girit Ayaklanmasına adanmıştır. İsyancıların Türkler tarafından mağlup olacağı belli olunca, yerel sakinler cephaneliği havaya uçurmayı seçtiler-ama düşmana teslim olmayı değil. İsyan sırasında meydana gelen patlamaların Kandiye’de bile duyulacak kadar güçlü olduğunu söylüyorlar.
Pek çok turist, çoğu yaz sezonunda muhteşem Girit plajlarında gerçekleşen müzik festivalleriyle de aynı derecede ilgileniyor. En ünlüsü arasında, Haziran sonunda gerçekleşen Hanya Kaya Festivali yer alır. San Salvatore üssünün kalıntıları üzerine duyulabilecek sert metal ve rock gitar riffleri tüm müzik tutkunlarını etkiliyor. Farklı zamanlarda, Sabaton, Kreator, Soulfly gibi ünlü takımlar festivalde sahne aldı. Organizatörler, her yıl manşet listesinde yeni ilginç isimlerle rock ve metal hayranlarını şaşırtmaya çalışıyorlar. Temmuz ayının sonunda Sitia’da düzenlenen Akdeniz Festivali, dünyanın diğer köşelerinden gelen yıldızların katıldığı müzik programına ek olarak, güzel sanat sergilerinin tadını çıkarabilir ve bir fuara katılabilir.
Ağustos ayı boyunca Avdu Köyünde (Krasi yakınlarında) çağdaş müziğe adanmış bir festival düzenleniyor. Her hafta sonu, şehrin merkezi sokaklarında yerli ve yabancı müzisyenlerin canlı performanslarını duyabilir, yerel yemeklerin ve şarapların tadına bakabilirsiniz. Temmuz ayının sonunda, başka bir müzik festivali düzenleniyor ve bu kez mekan Anoia Köyü. Burada Balkan müziğini ve dansını kutluyorlar, katılımcılar arasında hem Yunan grupları hem de Bulgaristan, Sırbistan, Romanya ve Balkan Yarımadası’nın diğer ülkelerinden gelenler var.
Girit’teki en muhteşem karnavallardan biri (Paskalya tarihine bağlı olarak) Şubat veya Mart aylarında düzenlenen Ekvatorlar. Festival en çok kutlanırken, en renkli etkinlikler Rethymno’da gerçekleşiyor. Kostümlü geçit törenleri, oyunlar, sokak partileri, geleneksel Girit sakinleri, tiyatro gösterileri ve danslar söyleme-tüm bunlar Rethymno karnavalında görülebilir. Tüm kasabalarda ve köylerde yaygın olarak kutlanan bir diğer tatil ise 1 Mayıs – yerel halkın kırsal kesime gittiği çiçekler ve çelenkler festivali. Bundan sonra, çelenk evin ön kapısının dekorasyonu haline gelir. Şehrin merkezi sokakları da çelenklerle süslenmiştir, bu nedenle festivalin estetik zevk arayanları memnun edeceğinden emin olun.
Girit Adası, yeni maceracı gezgin konuklarını bekliyor…
Dursun ÖZDEN
Kaynak: www.dursunozden.com.tr
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.