“Cumhuriyet; sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.” Mustafa Kemal ATATÜRK Cumhuriyetin Kurucusu ve İlk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduktan sonra ülkeyi ve milleti..
“Cumhuriyet; sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.”
Mustafa Kemal ATATÜRK
Cumhuriyetin Kurucusu ve İlk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduktan sonra ülkeyi ve milleti sonsuza dek koruma görevini gençlere vermişti.[1]
30 Ağustos 1925 Kastamonu söylevinde, “Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır” demişti.[2]
30 Kasım 1925’te de tekkeler, zaviyeler, türbeler kapatılmış, bütün tarikatlarla birlikte şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik, seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, halifelik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük, gaipten haber vermek ve murada kavuşturmak amacıyla muskacılık gibi, eylem, unvan ve sıfatların kullanılmasını, bunlara ait hizmetlerin yapılmasını ve bu ünvanlarla ilgili elbise giyilmesini de yasaklamıştı. Ayrıca yasa ile Türkiye Cumhuriyeti içinde padişahlara ait ya da bir tarikata çıkar sağlamaya yönelik tüm türbeler kapatılmış, türbedarlıklar kaldırılmıştı. Yasaya aykırı davrananlara para ve hapis cezası getirilmişti. Yasa, 1982 anayasasında “İnkılap kanunları” (anayasanın 174. maddesine göre anayasaya aykırılığı iddia edilip iptal edilemeyecek kanun) arasında kabul edilerek koruma altına alınmıştı.[3]
Yapılacak en önemli işlerden biri de fikri, vicdanı, irfanı hür nesiller yetiştirmekti.
Okuma yazma seferberliği başlatıldı. Okullar açıldı, öğretmenler, eğitmenler yetiştirildi. Köy enstitüleri, ortaokular, liseler, üniversiteler kuruldu. Halkımıza yurttaşlık bilinci verildi.
Köprünün altından çok sular aktı.
Emperyalizm ve işbirlikçileri boş durmadı. Siyaset, askerlik, eğitim, ekonomi, sosyal ve kültürel her alana el attılar. Etnik köken, din ve mezhep ayrılıklarını derinleştirdiler.
Fikri, vicdanı ve irfanı hür nesiller yerine dindar ve kindar, boyun eğici, köşe dönücü nesiller yetiştirmeyi amaçladılar, dayanışma yerine çıkarcılığı pompaladılar. En yakınını, babasını bile çıkarı için sömürebilen, satabilen bencil nesiller yetiştirmeye giriştiler.
Köy enstitülerini, köy okullarını kapatıp binlerce, kuran kursu, cami, mescit açan, tarikat, cemaat kayıran zihniyet geldi. Tarikatlar yeniden mantar gibi yayıldı. Türk Silahlı Kuvetleri ve Emniyet teşkilatı FETÖ’cü ve başka tarikatçılarla doldu.
ABD’nin ve NATO’nun maşaları devleti ellerine geçiriyorlardı.
Başaramadılar.
30 Ağustos Teğmenleri, düşmanın başaramayacağını bir kez daha gösterdi.
Birilerinin ödü patladı.
Ne diyordu Mustafa Kemal Paşa 31Temmuz 1920 tarihinde, Afyonkarahisar Kolordu Dairesi’nde subaylara hitaben yaptığı konuşmada?
“Ordunun ruhu subaylardadır”. O halde subaylarımız, düşmanlarımız tarafından yıkılmak istenilen ordumuzu tamir edecek ve canlandıracak ve ordu ve milletimizin bağımsızlığını muhafaza edecektir. Millet, bağımsızlığının muhafazasından ibaret olan hayati gayesinin teminini ordudan, ordunun ruhunu teşkil eden subaylardan bekler. İşte subayların yüce olan vazifesi budur.
Allah göstermesin milletin bağımsızlığı ihlal edilirse bunun vebali subaylara ait olacaktır. Subaylar, izah ettiğim yüce, mukaddes ve bütün açılardan üzerlerine düşen vazife itibariyle, bütün mevcudiyetleriyle ve bütün dikkat ve felsefeleriyle, giriştiğimiz bağımsızlık mücadelesinde birinci derecede faal ve fedakâr olmak mecburiyetindedirler. Şahsi ve hususi itibariyle de subaylar, fedakârlar sınıflarının en önünde bulunmak mecburiyetindedirler. Çünkü düşmanlarımız herkesten önce onları öldürürler. Onları aşağılar ve hor görürler. Hayatında bir an olsa bile subaylık yapmış, subaylık izzetinefsini, şerefini duymuş, ölümü küçümsemiş bir insan, hayatta iken, düşmanın tasarladığı ve reva gördüğü bu muamelelere katlanamaz. Onun yaşamak için bir çaresi vardır; Şerefini korumak! Halbuki düşmanlarımızın da kastettiği, o şerefi ayaklar altına almaktır. Dolayısıyla subay için “ya istiklal, ya ölüm” vardır. Fakat arkadaşlar ölmeyeceğiz, bağımsızlığımızı muhafaza ederek yaşayacağız ve milletimizi daima bağımsız görmekle bahtiyar olacağız!”[4]
“Düşmanlarımız herkesten önce onları(subayları) öldürürler. Onları aşağılar ve hor görürler.”
Teğmenler Atatürk’ün subaylarıdırlar. Kendilerini aşağılatmaz, hor gördürmezler.
Kara Harp Okulu’nun birincisi Teğmen Ebru Eroğlu kendisini çağıran okul komutanına, cemaatçi değil Atatürkçü olduklarını gösterdiklerini belirterek pişman olmadığını söyledi.
Eroğlu yemin töreninde cumhurbaşkanının önünde konuşmasını yapıp diplomasını aldıktan sonra şu yemini ettirmişti.
“Barışta ve savaşta, karada, denizde ve havada her zaman ve her yerde milletime ve cumhuriyetime doğruluk ve muhabbetle hizmet ve kanunlara ve nizamlara ve amirlerime itaat edeceğime ve askerliğin namusunu, Türk Sancağının şanını canımdan aziz bilip icabında vatan, cumhuriyet ve vazife uğrunda seve seve hayatımı feda eyleyeceğime namusum üzerine and içerim.”
Resmi tören bittikten sonra teğmenler yeniden toplanıp, bu kez önce “MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİYİZ!” sloganı attılar. Daha sonra kılıç çatarak gene Teğmen Ebru Eroğlu komutasında, daha önce yıllarca okunmuş olan şu sözlerle and içtiler:
“Ant içeriz ki laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller karşısında bizi bulacak ve kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır. Bizler Türk istikbalinin evlatlarıyız. Şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacağız. Ne mutlu Türküm diyene!”
Resmi yeminde “Laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı, ülkenin bölünmez bütünlüğü” yok. Hele hele “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sözleri ile başlamak HİÇ YOK.
Galiba hazımsızlık nedeni bu fazlalıklar.
Türkiye Cumhuriyeti ordusunun erinden başkumandanına dek tüm neferlerinin iftihar etmesi gereken sözler…
Kara Harp Okulu birincisi Teğmen Ebru Eroğlu’nu, Deniz Harp Okulu’nun birincisi Teğmen Şeyda Yıldırım’ı, Hava Harp Okulu birincisi Teğmen İkra Kuyumcu’yu kutluyorum!
Sizlerle gurur duyuyoruz.
Çünkü bizler de Gazi Mareşal Mustafa Kemal’in askerleriyiz!
Mustafa Kemal’in teğmenleri sizler çok yaşayın! Kılıcınız keskin olsun!
Abdullah Gürgün
[1] https://21yylideri.com/ataturkun-genclige-seslenisi/
[2] https://tr.wikisource.org/wiki/Atat%C3%BCrk%27%C3%BCn_Kastamonu_Nutku
[3] https://tr.wikipedia.org/wiki/Tekke,_zaviye_ve_t%C3%BCrbelerin_kapat%C4%B1lmas%C4%B1
[4] https://www.seksenyedililer.org/ataturk/ataturk-un-subaylara-hitabi
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.