Sanat Manifestom 5: Evrenin varoluşuyla ilgili şunu hep aklınızda tutun. İster akıllı tasarım desinler, ister rastlantısal, keyfi var oldu desinler ya da farklı herhangi bir teori söylesinler, konu evreninin varoluşu..
Sanat Manifestom 5:
Evrenin varoluşuyla ilgili şunu hep aklınızda tutun. İster akıllı tasarım desinler, ister rastlantısal, keyfi var oldu desinler ya da farklı herhangi bir teori söylesinler, konu evreninin varoluşu ise enerjiye zorunludur. Hangi matematik, hangi fizik yasası veya hangi teori olursa olsun hepsinin temelinde enerji vardır, enerji olmak zorundadır. Bunu hiçbir inanç, hiçbir evreni izah modeli tartışmaz. Zira enerji yoksa bildiğimiz evren de yoktur. Dolayısıyla tartışma da yoktur. Lafı nereye getiriyorum? Akıllı tasarım ya da rastlantısal var olmuş diye asırlardır tartışılıyor. Oysa yapılan tartışmaların adresi aslında evrenin kendisi değil onu oluşturan yani hammaddesi olan enerjidir. Peki, ama enerji nedir? Asıl mesele budur. Dolayısıyla ben, enerjinin ne olduğu konusunda literatürdeki verilerden yola çıkarak bir hayli ayrıntılı sorular ve cevaplara yer vereceğim. Önce enerjinin tanımından başlayalım
Enerji: Maddede var olan ve ısı, ışık biçiminde ortaya çıkan güç, erke. TDK .
Literatürde yaygın tanım şudur: Enerji, bir sistemin iş yapma kapasitesidir. Kısaca iş yapma gücüdür. Maddeler mevcut fiziksel durumlarını ancak enerji kullanarak değiştirebilirler.
Enerji; iş yapma gücüdür” izahında ilginç ve hoş bir durum vardır. Çünkü işi yapacak yani enerjiyi kullanacak olan maddenin kendisi enerjiden meydana gelmiştir. Ayrıca yapılacak işin ortamını, şartlarını yaratan da enerjidir. İşi yapma gücü de enerjidir. Anlaşılan o ki, evrende olan biten her şey enerji, enerjiden başka hiçbir şey yok!
O zaman sorulması ve cevap bulunması gereken soru şudur. “Gerçekte enerji nedir?” Cevap için bilimin izahlarına bakalım. Önce Nobel ödüllü fizik profesörü Richard P. Feynman’ı enerjinin korunumu yasasını izah eden bölümünden aktarmayı izleyelim
“Çok sayıda değişik enerji biçimleri ve her birinin bir formülü vardır. Bunlar, kütle çekim enerjisi, kinetik enerji, ısı enerjisi, esneklik enerjisi, elektrik enerjisi, kimyasal enerji, ışıma enerjisi, çekirdek enerjisi, kütle enerjisidir. Bu katkıların her birinin formüllerini toplarsak bu toplam giren ve çıkan enerjiler dışında değişmeyecektir. “Bugün fizikte enerjinin ne olduğunu bilmediğimizi kavramak önemlidir.” (Richard Feynman. Altı Kolay Parça. S.101-102)
Şimdi de “Parçacıklar ve Sistemler için Klasik Dinamik” isimli fizik ders kitabında verilmiş, Elektromanyetiği bulan İskoç teorik fizikçi James Clerk Maxwell, den alıntıyı aktarayım.
“Bu nedenle biz maddesel bir sistemin enerjisini, sistem belirli bir durumdan diğerine geçerken artan veya azalan bir değer verebileceğimiz bir nicelik olarak düşünmeliyiz. Standart bir durumda enerjinin mutlak değeri bizim için bilinmemektedir ve bilsek de bizim için bir değer taşımamaktadır. Çünkü bütün olgular enerjinin mutlak değerine değil, enerjideki değişikliklere bağlıdır.” Classical Dynamics of Particles and Systems. Stephen T. Thornton, Jerry B. Marion. S. 80.
Bu oldukça teknik izahları daha anlaşılır hale getirirsek, Maxwell, evrendeki bütün olgular enerjideki değişikliklere bağlıdır. Yani ölçebildiğimiz, bir değer verdiğimiz her şey halden hale dönüşmüş olan enerjidir diyor. Feynman ise enerjinin bilinen çeşitlerini saydıktan evrende toplam enerji oranının değişmediğini açıklamış, sonrasında ise enerjinin ne olduğunu bilmediğimiz notunu düşmüş. Konuyu biraz daha açayım
Bugün kabul gören büyük patlama modelinde enerjinin iki durumu vardır. Birisi tekillik (singularity) enerjinin harekete geçmemiş yani henüz bigbang başlamamış durumu, diğeri ise yine aynı enerjinin harekete geçerek (Bigbang) evreni oluşturan durumudur. İşte bilimin açıkladığı, Feynman’ın bahsettiği enerji çeşitleri, halden hale geçerek canlı, cansız tüm evreni oluşturan enerjinin sonucudur. Yine bilimin, Feynman’ın ne olduğunu bilmiyoruz dediği enerji ise tekillikteki ya da hiçbir hareketin olmadığı, başlamadığı durumdaki enerjidir. Bu durumun daha iyi anlaşılması için un ve buğday üzerinden bir benzetme yapayım.
Biz unu biliyoruz ve undan börek, çörek, tatlılar, kurabiye, ekmek çeşitleri olarak sayısız şekilde unlu mamulleri yapabiliyoruz. Ve de unun buğdaydan geldiğini, aslının buğday olduğunu da biliyoruz. Enerjiye gelince, aynı şekilde parçacıktan atoma, moleküllerden yıldızlara, galaksilere, uzaya, kısaca evrende canlı, cansız ne varsa enerjiden meydana geldiğini biliyoruz. Yani var olan her şeyin aslının enerji olduğunu biliyoruz ve onu kullanıyoruz. Aradaki fark şudur: Unun aslının buğday olduğunu biliyoruz ama enerjinin aslının ne olduğunu bilmiyoruz. İşte bilimin açıklamaya çalıştığı durum bu. Amiyane bir tabirle, enerjinin ne olduğunu bilmiyoruz, sadece yaptıklarını biliyoruz!
Bir başka şekilde açıklayayım. Eğer enerji, başlangıçtaki tekillik durumunu değiştirmemiş yani harekete geçmemiş ve şişip de evreni oluşturmamış olsaydı, bizim bildiğimiz, tanıdığımız izah ettiğimiz enerji çeşitlerinin hiçbiri olmayacaktı. Kısaca bu evren olmayacaktı. Ama tekil durumdaki saf enerji, her ne ise o durumunu muhafaza ederek var olacaktı. Görülen o ki, evrenimiz, kendisini oluşturacak tüm gereklilikleri içinde barındıran enerjiyi hazır bulmuş.
Sorun bununla bitmiyor. Enerjinin ne olduğunu bilmediğimiz için haliyle nasıl var olduğunu da bilmiyoruz! Bu konuya daha sonra geleceğim. Şimdilik enerjinin ne olduğu konusuna onun tekillik durumuyla devam edelim.
Literatüre göre enerjinin tekillik durumuna kadar gidiliyor, daha geriye gidilemiyor. Çünkü boyut yok! En, boy, en önemlisi de derinlik yani ileri geri diye bir şey yok, uzay yok. Zaman da yok! Şunu tekrar hatırlatayım; elimizde enerjiden başka bir şey yok! Dışında, önünde, arkasında hiçbir şey yok! Tüm bu ölçüler Bigbang’den itibaren başladı. Bu yüzden de büyük patlama öncesine tekilliğe kadar gidilir ama daha geriye gidilemez. Aynı nedenle zaman da olmadığı için enerjini tekillikte ne kadar süre kaldığı da bilinemez.
Ancak şurası da bir gerçek ki tekillik, bir durumdur ve her durumun illaki bir süresi vardır. Yoksa o durum hâsıl olmamıştır ve bahsedilemez. Ama biliyoruz ki enerji, evreni var ederken harekete geçerek tekillikteki stabil durumunu değiştirmiştir. Eğer değişen iki durum arasında Planck zamanı ya da atıyorum daha kısa bir süre yoksa tekillik durumu da yoktur. İkisinin arasında herhangi bir süre dilimi verilmezse, büyük patlama” ya enerji ya var olur olmaz aynı anda yani sıfır sürede tıpkı bir alana düşer düşmez patlayan bir bomba gibi başladı. Ya da enerji ezeli (öncesiz) vardı” ikilemi ortaya çıkar. İşte bu açmazlar ilgili mantıklı fikirler, cevaplar bulmak için ısrarla bilime sırtımızı dayayarak spekülasyon yapmak zorundayız.
Öyleyse şunu sorarak başlayalım. Tekillikteki süre verilemeyen enerjiye Bigbang’den önce şu kadar zamandır vardı diye bir süre verilirse ne olur? Ya da tam tersi, süre verilmezse ne olur? Her iki durumda da karmaşık sorular ve açmazlar olacağını daha önce de söyledim.
Öncelikle; Tekillik veya başka bir tanım, her ne olursa olsun, eğer enerji var diyorsanız evrenin başlangıcına doğru ne kadar geriye giderseniz gidin yok olana, yani enerjinin olmadığı bir noktaya kadar gidemezsiniz. Çünkü var. Kaldı ki evreni oluşturan enerji, tekillikte atomik ölçekte küçüldüğü halde miktarı değişmiyor. Zira kapalı sistem, yani giriş, çıkış, artma, eksilme olmayan bir sistem olduğu için sonsuz yoğun hale geliyor. Öyleyse eğer enerjinin yoğunluğunda, yapısında bir azalma olmuyorsa zaten beklentimiz doğrultusunda küçülmeyecek ve de yok olma noktasına gelmeyecektir. Bu şu demektir; muhtemelen enerjinin nasıl var olduğunu bilemeyeceğiz! Çünkü sonsuz yoğundenilen hazır bir enerjiyle yüz yüzeyiz. Bu konuda elbette bilim insanlarının da spekülasyonları var. Gelecek bölümde devam edeceğim.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.