Çevre Sorunu ve Çevre Müsteşarlığı Genelgesi

Bindiği dalı kesmek diye bir deyim vardır ya, sanki insanlığın bugünkü bunalımını atlatmak için bulunmuş. Hiçbir tanım onu bu kadar iyi anlatamaz.  Bütün gücünü, kaynaklarını doğadan alan uygarlık, hele yüzyılımızın..

Çevre Sorunu ve Çevre Müsteşarlığı Genelgesi
Yayınlanma: Güncelleme: 119 okuma

Bindiği dalı kesmek diye bir deyim vardır ya, sanki insanlığın bugünkü bunalımını atlatmak için bulunmuş. Hiçbir tanım onu bu kadar iyi anlatamaz. 

Bütün gücünü, kaynaklarını doğadan alan uygarlık, hele yüzyılımızın son çeyreğindeki hızlı teknolojik gelişmelerden sonra o kadar baş döndürücü bir hal aldı ki, doğa artık insanın altından kayıyor. Sanayileşme furyası, tüketim yarışı içinde gözünü ihtiras bürüyen insan doğayı boşladı. Giderek unuttu. Onu sade tatillerde, ara verdiği çalışma gücüne yeni bir güç katsın diye kendi kişisel yararına kullandığı bir araç derekesine indirdi. Tıpkı verimliliğini artırsın diye aldığı polivitamin kapsülleri gibi. 

Oysa eski kuşakların binlerce yıllık ampirik deneyimlerden, sağduyusal ve içgüdüsel ilkelerden oluşan hiç de yabana atılmayacak bir doğa dengesi vardı. Bu onların yaşam kalitesini daha kozmik ve mutlu yapan unsurların başında geliyordu. 

Yüzyılımızın son çeyreğindeki insanlık ise kendi yarattığı yeni düzenin koşulları altında bu dengeyi tümden yitirdi. Onların altında ezilir oldu. Sihirbazın acemi çırağı paniğine düştü. 

İnsanoğlu işte şimdi yine başlıca dayanağı ve övüneği olan sağduyusu ve bilinci ile eli şakağında düşünüyor. İçinde olduğu durumlara dışarıdan bakabilme niteliği ile bu büyük bunalıma bilimsel çareler arıyor. Aklı başına ne yazık ki biraz geç geldi, ancak dünyanın aşırı kalabalıklaşmasının, hava kirlenmesinin, doğa zenginliklerinin hesapsız sömürülmesinin, kentlerin mahvolmasının, denizlerin pislenmesinin, yaşam alanının nefes alınamaz hale gelmesinin dayanılmaz bir hal almasından sonradır ki, bu gerçek kafasına dank edebildi. Oysa bu hesapsız ve hoyrat yarışın kökünü ta on sekizinci yüzyılda sanayileşmenin başlangıcında bulmak kabildi. On dokuzuncu yüzyılda bu tehlike, daha görülür, elle tutulur hale geldi. Nitekim ilk bilinçli kıpırdanışlar da, o yüzyılda başladı. Çevre bilincini, bugünkünden daha dar da olsa, ilk dile getiren galiba Alman biyoloji bilgini Ernst Haeckel oldu. Ekoloji sözcüğünü 1866‘da ilk kullanan odur. Haeckel, Ekoloji‘yi şöyle tanımlıyordu: “Bir hayvanın, bir bitkinin örgensel (organik) ya da örgensel olmayan (inorganik) çevresi ile ve öbür canlılarla dostane ve karşıt tüm ilişkilerinin toplamıdır.” Murat ettiği bu ilişkiler, Darwin‘in “Canlıların yaşam savaşının kaçınılmaz koşulları” olarak gördüğü “karmaşık ilişkiler”di. 

Ekoloji o günden bugüne ve yine vurgulayalım yüzyılımızın hele şu son çeyreğinde karşı karşıya kaldığı tehlikenin büyümesi ile orantılı bir boyutta gelişti. Bir bilim halini aldı. Bir yaklaşım tarzı oldu. Giderek siyasi bir akım haline dönüşüp güncel politikada söze karışma gereğini duydu. Avrupa‘da bütün bunlar oldururken Türkiye uyuyordu. 

Neil Armstrong biosphere‘i aşıp, aya varıp oradan dünyaya bakarken içini bir garipliğin kapladığını söylemişti. “Oradan mavi uydumuza bakarken, onu bir çöl gibi gördük, boşlukta bir ada gibi gördük. Yaşamımızın beşiği olan bu yuvarlağı korumak gereği kapladı içimizi” demişti. 

Bu gereği duymak için ille biosphere‘i aşmak, aydan dünyaya bakmak elbet gerekmez. Örneğin UNESCO, sorunun evrensel kapsamını ilk olarak kavrayan kuruluşlardan biri olarak uluslararası büyük işbirliğine gereksinme gösteren etkinlikleri desteklemek, onların arasında eşgüdüm sağlamak için bütün manevî ve maddi güçlerini harekete geçirdi. Jeoloji, ekoloji, hidroloji, oseonografi alanlarındaki çalışmaları arkaladı. Ve bunu sürdürüyor. 

Üniversiteler de, özellikle ziraat, iktisat, sosyoloji bölümlerinde bu yeni alana yöneldiler. Hükümetler bu yeni gereksinmeye ayak uydurmak için harekete geçtiler. Kimileri “Çevreyi Koruma Bakanlıkları” kurdular. Kimileri bunu müsteşarlıklarla yönetiyorlar. Özel, doğa dostu dernekler, vakıflar bazen birinci planda, bazen karınca kararınca kefeye ağırlıklarını atıyorlar. 

Türkiye‘de çevre sorunlarına ilgi, ilkin özel küçük derneklerden başladı denebilir. Orman fakültelerimiz başta olmak üzere bazı iktisatçı ve sosyologlarımız belki de biraz kişisel birer hobby gibi ekolojiye yanaştılar. Ama devlet adamı olarak işin büyük önemini ilk kavrayan ve vurgulayan Sayın Bülent Ecevit oldu. İkinci Ecevit kabinesi programında çevre sorunlarını hem güncel ivediliği, hem de uzun miadlı insancıl boyutu içinde ilk ele alan ve bu sorunların çözümünün Başbakanlık Yardımcılığı‘na bağlı bir müsteşarlıkla yönetilmesine ilk yol açan ve Beşinci Kalkınma Planı‘nda çevre programlarına yer veren ilk kabine oldu. Güvenoyu tartışmaları sırasında bir muhalefet hatibinin, hem de Milli Eğitim Bakanlığı yapmış eli de kalem tutan sayın bir hatibin, konunun acıklı önemini ve özellikle ivediliğini küçümseyip ironik bir mugalataya dönüştürmek isteyişini içim sızlayarak hayretler içinde izlemiştim. İçim sızlayarak, çünkü sözü geçen hatip, aydın bir kişi idi. Hayretler içinde kalarak, çünkü bu kişi, bırakın uzağı görmeyi, hava kirliliğinin herkese kendini en çok hissettirdiği bir başkentte Başbakan‘ın deyimi ile “Sabahları çöpçülerin Kızılay’da ölü kuşları topladığı” Ankara’da yaşıyordu. 

Çevre korumasını değil engellemek, tüm insanlığın tepesindeki bu afeti kendi bölgemizde elden geldiğince hafifletmek için yapılacak her girişimi var gücümüzle desteklemek zorundayız. Bu işin particilikle, milliyetçilikle, sosyal demokrasi ile, şu ya da bu dünya görüşü ile yorumlanmaya tahammülü yoktur. Bu, tüm insanlığı kavrayan, tüm insanlığın geleceğini tehdit eden bir sorundur. Her insan olanı ilgilendirir. Her insandan katkı ve dayanışma bekler. 

Sayın Başbakan’ın, çevre korunmasına ilişkin tüm çabaları, Çevre Müsteşarlığı‘nda odaklaştırmak isteyen son genelgesine bu geniş açıdan bakmamız ve bu işi desteklememiz, sadece ve sadece desteklememiz gerekir. Bunun başka seçeneği, insanların o çok övündükleri sağduyu ve bilinçlerine aykırıdır. 

4 Şubat 1979 

Haldun Taner

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.