Blaschka’lar Zanaat, Bilim, Sanat

Meslek yaşamımı cerrahinin içinde geçirmiş, resim sanatının da kıyılarında dolaşmaktan keyif almışlığımdan olsa gerek, zanaat-bilim-sanat birlikteliğinin tam orta yerindeki  kişiler, eylemler, işler ilgimi çeker hep. Bu birliktelik, rönesans döneminin özeti..

Blaschka’lar  Zanaat, Bilim, Sanat
Yayınlanma: Güncelleme: 102 okuma

Meslek yaşamımı cerrahinin içinde geçirmiş, resim sanatının da kıyılarında dolaşmaktan keyif almışlığımdan olsa gerek, zanaat-bilim-sanat birlikteliğinin tam orta yerindeki  kişiler, eylemler, işler ilgimi çeker hep.

Bu birliktelik, rönesans döneminin özeti ve rönesans insanının da tanımı gibi sunulur genellikle.

Zanaat ve sanatın tarih boyu devam etmiş, ikili ortaklığının içine bilimi yerleştiren kişinin de Leonardo olduğu kabul edilir.

Ama, Leonardo bir istisnadır.

Rönesans atölyelerindeki, çıraklık, kalfalık, ustalık dan geçerek elde edilebilen zanaat, ya kendi yolunda yürüyerek bazen de sanata doğru evrilerek sürdürür varlığını. Bilim, pek görülmez o zamanlar atölyelerde.

Mimaride ise durum çok öncelerden beri farklıdır. Bilim bir kilit taşı gibi yer alır zanaat ve sanatın ortasında, mimari işlerde.

Bruneschi bir saat ustasıdır ve onun Floransa‘daki kubbeyi tamamlarken ürettiği çözümler, bilimden çok, işini bitirmek için, ustası olduğu konuda bulduğu akılcı çözümlere benzer.

O nedenle, üçlü ortaklığın içindeki Bilim sözcüğünü, Rönesans’taki anlamda değil de, “Aydınlanma” döneminin getirdiği bilim tanımı, çerçevesinde kullanmakta yarar var. Ne de olsa hala aydınlanma dönemi mirasını kullandığımız zaman dilimi içindeyiz.

Aramaya devam edelim.

Dönemimizin zanaat-bilim-sanat ortaklığının göstergesi olan kişiler, eylemler, işler kimlerdir nelerdir?

Tanımanızı özellikle istediğim iki kişi var. Ama öncekileri, başlıklarla da olsa hatırladığımız kadarıyla analım:

  • Humboldt (1769-1859) Uzun ve yorucu keşif gezilerinde elde ettiği bulguları, gözleme, sınıflamaya, ilişki kurmaya olanak sağlayacak tarzda, zanaatı çok aşan bir sanatsal duyarlılıkla, kendi dışındaki bilimcilere ayrıntılı resimlerle sunduğu için,

  • Charles Bell (1774-1842 ), Hekimlik pratiğinde gördüklerini ve elde ettiği deneyimleri, bir ressam titizliği ile  görselleştirip bunları  tıp eğitiminde kullandığı için,

  • Dönemin anatomi kitaplarında, gravür zanaatının ve sanatının tüm incelikleri kullanarak resimlendirme yapan isimsiz sanatçılar, tıp  biliminin yayılmasına yardım ettikleri için,

  • Ansiklopedicilerin kitaplarındaki her bilginin resimlendirmesini yapanlar (Diderot anılır da onlar hep unutulur nedense) bilginin elitlerden halka yayılmasını sağladıkları için,

  • Napolyon. Evet tuhafınıza gidecek ama Humboldt İle karşılaştığında “…demek bana bahsedilen şu Humboldt sizmişsiniz” diyerek onu küçümseyen, bildiğiniz Napolyon. Mısır seferinde o güne kadar bilinmeyen bir uygarlığın, kalıntıları ile karşılaştığını fark ederek ressamları, gravürcüleri, tarihçileri, arkeologları, dilbilimcileri Mısır’a çağırıp onlardan gördükleri her şeyi her yazıyı her resmi belgelemelerini isteyip, sonunda bütün bunları “İmparatorluk ordusunun Mısır keşfi ” adlı zanaat-bilim-sanat ürünü olan beş ciltlik devasa boyutta bir eserde toplayıp bilim dünyasına sunduğu için, (eski Mısır uygarlığı kalıntılarına  Osmanlıların 300 yıldır bakıp da hiçbir şey anlamadığını,acıyla hatırlamamak mümkün değil burada ) aydınlanma döneminin zanaat bilim sanat ortaklığının örnekleri olarak kabul edilebilirler.

Arayanlar, başka örnekleri de bulacaklardır kuşkusuz.

Bu ve benzeri kişilerin yaptıkları işler, ortaya koydukları ürünler hayranlık ve takdir uyandır bizde. Ama gene de onlarla duygularımız arasında bir uzaklık var gibidir.

Şimdi size tanıştıracağım kişilerin ürünleri ise, sadece bir hayranlık veya takdir hissi uyandırmaz, bir mucize karşısında olduğunuz duygusunu uyandırır sizde.

Bu duygu, eserleri gördükçe, ya da hatırladıkça hiç ayrılmaz sizden. Üretilenlerin, sizde oluşturduğu duygulara bakarsanız, içinde sevinç, mutluluk ve coşku  olduğunu  görürsünüz. Onları tanıştırdığınız dostlarımızın  da  bu sevinçden pay alması, sizin sevincinizi daha da büyütür.

Õnce, benim kendileriyle nasıl tanıştığımı anlatayım size:

Gazetenin birinde yıllarca önce rastladığım küçük bir haberden sonra oldu onlarla tanışmam.

Haber:

Harvard Üniversitesi‘ndeki Deniz Biyologlarının, bir Okyanus canlısının, embriolojik gelişiminde henüz tanımlayamadıkları bir ara döneminin, üniversitenin müzesinde bulunan, camdan yapılmış deniz canlıları koleksiyonda, yüz yıldır zaten olduğunu hayretle keşfetmeleri!, hakkındaydı.

Nasıl bir koleksiyondu bu?,

Kimdi onları yapan ?,

Nasıl işti bu?, merakı, beni Blaschka‘lara götürdü.

Baba Leopold (1822-1895) ve oğul Rudolf ( 1857-1939).  Bohemyalılar. Dört kuşaktır cam işiyle uğraşan bir aileden geliyorlar.

Çok kısa öyküleri şöyle: Baba Leopold önceleri cam ve metal karışımı  işlerle uğraşırken 1857 den itibaren camdan çiçek yapma işine dönüyor; ailenin Dresdene taşınmasından sonra, oradaki  müzede eserlerini sergiliyor. Bu sergiden sonra,  pek çok müzeden benzer  işler için sipariş almaya başlıyor.

Doğa tarihi müzesinde sergilediği resif canlıları ve deniz anemonları, bilimcilerin dikkatini çekmiş olsa gerek,kendisinden omurgasız deniz canlıları üretmesi isteniyor. Genellikle şeffaf olan, bu deniz canlılarının öğrencilere gösterilebilecek şekilde saklanması mümkün değil çünkü. Başka bir materyalle de bu canlıların taklidini yapmak mümkün değil.

Baba Leopold, cam işlemede, kendinden başka kimsenin bilmediği tekniği ile, canlıların şeffaflığını, parlaklığını,floresan ışıltısını ortaya koyan olağanüstü, taklit edilemez, kalıcı cam eserler üretiyor çok sayıda. Bilimin kullanacağı cam eserler oluyor bunlar.

1876’dan itibaren de oğlu Rudolf ile çalışmaya başlıyor. Üniversitelerden gelen çizimler, gönderilen cansız, bazen de canlı örnekler ile çalışıyorlar.

700 tür deniz dibi omurgasız canlısının, ve binlerce küçük deniz canlısının mucizevi örneklerini üretiyorlar. Rudolf‘un ölümüne kadar.

Üretim geleneğinin, zanaatın, bilimin, sanatın birlikteliğinin ürünü olan bu inanılmaz eserler değişik müzelerde yer alıyor şimdilerde.

İzini Sürmek zor.

Bildiğim kadar, diğer sanat eserlerinde olduğu gibi müzelerden geçici olarak alınıp, başka yerlerde toplu sergilenmesi de pek yapılmıyor.

Onları İnternetten görme şansımız, bu coşkuyu paylaşmamıza olanak veriyor neyse ki.

Son söz olarak benzerlerini aramaya hiç yeltenmeyin derim, çünkü Blaschka’lar zanaatlarının sırlarını hiç kimseye öğretmemişler!

Sizi üzmemek için sona bıraktım bunu söylemeyi.

Orhan Arıoğul

Ağustos 2020

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.