Açılış: 19 Haziran Perşembe Saat:19.00 Sergi Süresi: 19 Haziran – 6 Temmuz 2025 tarihlerinde her gün 11.00-19.00 arası ücretsiz görülebilir. Yer: Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Çok Amaçlı Salon Ressam Ömer..
Açılış: 19 Haziran Perşembe Saat:19.00
Sergi Süresi: 19 Haziran – 6 Temmuz 2025 tarihlerinde her gün 11.00-19.00 arası ücretsiz görülebilir.
Yer: Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Çok Amaçlı Salon
Ressam Ömer Onay’ın 40 yılı aşan sanat yolculuğunun izlerini taşıyan “Bilinç Akışı” sergisi, 19 Haziran Perşembe günü Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Çok Amaçlı Salon’da kapılarını açıyor. Sanatçının köklerle gökleri anda sabitleyip geleceğe odaklanan, figüratif ve soyut anlatımların iç içe geçtiği resimlerinde müzik, ritim ve kendiliğindenlik öne çıkıyor.
Küratörlüğünü Mehmet Lütfi Şen’in yaptığı mini retrospektif sergi projesinin koordinasyonunu İlhan Efe, fotoğraf ve grafik tasarımı Hayrettin Onay, editörlük ve metin yazımı Akif Kuruçay gerçekleştirdi.
“Bilinç Akışı”, Ömer Onay’ın Üç Seride Birleşen farklı dönem temalarını ve anlatım biçimlerini bir bütünlük içinde tek hafızaya hizalıyor. “Yitik Âlemler” serisi, modern dünyada kırılganlaşan doğa ve aidiyet ilişkilerini ele alırken, kutsanmış sembollerle yeniden tasarlanmış bir doğa tahayyülüne kapı aralıyor. Bu seride geyik figürleri, sanatçının kültürel hafızaya ve doğaya duyduğu derin saygının sembolü olarak tuvale yansıyor. “Zamandan Önce” serisi, sanatçının iç dünyasından süzülen doğaçlama kompozisyonlarla bilinçaltının izini sürüyor. Onay, bu çalışmalarda düşünsel akışın anlık ifadesiyle sezgisel bir görsel dil kuruyor. “Noktrün” serisi geleneksel Bozkır sanatının köklü motifi çintemaniyi çağdaş bir estetikle yeniden var kılıyor. Bu eserler, sanatçının gelenek ile gelecek arasında kurduğu yaratıcı köprünün en güçlü örneklerini oluşturuyor.
“Bilinç Akışı” sergisinin açılışı, 19 Haziran Perşembe günü saat 19.00’da AKM Çok Amaçlı Salon’da gerçekleşecek. Sanat, kültür ve akademi dünyasından birçok ismin katılması beklenen açılış, izleyicilere sanatçının hem bireysel hem toplumsal belleğe dokunan üretim sürecine tanıklık etme imkânı sunacak. Sergi, 6 Temmuz 2025’e kadar ziyaret edilebilecek.
Proje Metinleri:
Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar kökenli ressam Ömer Onay’ın 40 yılı aşkın sanat serüveninden süzülmüş imgelerden oluşan bir sergi.
Sanatçının soyutlama gücüyle öznel duyumlarının bir harmanı olan, bir yönüyle de kavram derinliğine sahip kompozisyonların sergilendiği BİLİNÇ AKIŞI sergisi, sanatın icadından bu tarafa yaşaya gelen, ancak günümüze göre rafine edilmiş, modern bir zarafet taşıyan motiflerden oluşuyor.
Ressam Onay’ın imgeleri, aslında ne geçmişe ne bugüne ait; zamansız bir evrende gelişip belirginleşiyorlar. Ancak alabildiğine uçsuz bucaksız bozkırda kök salmış ağaçların gölgesinde sessiz bir özgüvenle yatan balballardan, çağların hikâyelerini emmiş mezar odalarından esintiler; bir kültür inşa eden somut, narin buluntularından izler taşıyorlar.
Bu yönüyle Bilinç Akışı sergisi, renk nüansları ve formlar aracılığıyla özgünleşme idealine bağlı bir sanatçının kimlik ve aidiyet temelli düşünsel deneyimlerini açığa çıkarıyor.
Diğer yandan Onay’ın kompozisyonları, ideolojik bir arka plana yaslanmayı, onun dekoruna dönüşmeyi reddeden çağdaş bir yaşam enerjisine sahip. Deyim yerindeyse zamanın testinden geçmiş kalıcı duyguların için için yanan sıcaklığını arayanlara yönelik, yalnızca sanatsal inceliğin gücüne inanan bir sanatçı tarafından kurgulanmış mesajlardan ibaretler. İç gözlem atmosferi yaratma başarısı gösteren, güçlü, kimi yönleriyle metafizik anlamlar içeren bu mesajların yer yer kaligrafi estetiğiyle yakınlaştığı, grafiksel buluşların yardımıyla daha dinamik görünümlere ulaştığı da seziliyor.
Bilinç Akışı sergisi, kendisinden önceki sanat birikimiyle derin ve kapsamlı bir ilişkiye girmekten kaçınmayan, anlam evrenini inşa eden aidiyet ve kimlikleri yadsımadan kendi özgünlüğünü yaratan, iç monoloğu güçlü ancak çok sesliliğe yatkın bir sanatçının dünyasına ışık tutuyor. Grafik ve resmin teknik zenginlikleri içinde, soyut ve figüratif arayışlarıyla Onay, bu sergisinde müziğin, ritmin, asalet ve yüceliğin izlerini sürüyor.
Son olarak sergiye adını veren edebi bir kavram BİLİNÇ AKIŞI ve iç içe geçmiş üç ayrı seriden oluşan sergiye özel bir anlam çerçevesi çiziyor. Zira Onay’ın resimleri aynı zamanda otobiyografik bir hafızanın karmaşık fragmanları; yalnızca görülmeyi değil, aynı zamanda duyulmayı, hissedilmeyi, izleyen bilinç tarafından yeniden var edilmeyi bekliyor.
Bu seri, modernitenin ürettiği sorunlar karşısında kendini tahkim etmek isteyen bir zihnin eleştirisini sunuyor. Sanatçı, yeni baştan tasarlanmış bir doğanın kutsanmış sembolleri olarak geyikleri tuvale taşıyor. Ancak bu geyikler sürrealist resim diliyle bedenlenmiş, yapısal montajlarla birlikte doğa-kültür ayrımının dramatik metaforlarına dönüşmüş hâldeler. Form ve boyutlarıyla oynanmış, başkalaşıma uğramış geyik bedenler gösterdikleri dinamizm ve hareket dizisiyle algısal bir yıkım yaratmayı hedefliyorlar. Bununla birlikte peşlerine takılan izleyicisini alışkın oldukları anlam bağlarından koparıp yeni sorular eşliğinde fantastik bir âleme sürüklüyorlar. Kaya resimlerinin ilkel estetiğinden detaylar barındıran bu figürler bir yandan sanatsal hisleri tahrik eden büyüsel güçler taşıyorlar. Bu özellikleriyle, eski dünyanın şamanlarını anımsatan kadim iç görüyü̈ hareketlendirebilir, modernitenin ördüğü̈ labirentin içinde kaybolmuş kendine bir çıkış arayan şaşkın bir bilincin rehberliğini üstlenebilirler. Yine eski zamanlardaki gibi, onlara dünyaya yeni gelmiş birinin gözleriyle, saf inançla bakmak iyi gelebilir. Kim bilir Onay’ın bir renk melankolisi içinde uçuşan geyikleri iz süren umarsız ruhları dinginleştirebilir.
“Geyik kovalayan aslan avcılığı unutur.”
Sanatçının iç dünyasından doğan izlenimlerden, bilinçaltının kendiliğinden yansıması olan doğaçlamalardan oluşan bir seri. Seriyi karakterize eden desenler, her ne kadar öznel bir alanın saf fenomenleri gibi tasarlanmış görünseler de dış dünyaya, gerçekliğe yönelik imalar taşıyorlar. Renk sarmalı içinde zıtlık ve uyumu sembolize eden kıvrımlı, esnek desenlerin oluşturduğu kompozisyonlar, varoluşsal kımıldanışlarla alımlayıcısına farklı bir anlam evrenini işaret ediyor. Âdeta müzikal bir düzende yerleştirilen bu desenler somut dünyanın figürlerine, keskin, sınırlayıcı çizgilerine temas etmeden izleyicisini simgesel bir bütüne ulaştırıyor. Bu bütün aynı zamanda varoluşun yeniden tanımlandırılmasına olanak sağlayan; birey, benlik, toplum ve öteki ’ne dair çağrışımlara kapı aralayan bir ilişkiler ağının simülasyonunu sunuyor.
Zamandan Önce serisini karakterize eden desenler özgün değerlerini bir diğerinin/ötekinin yankısı olmakla elde edebiliyor, ancak bu surette anlam kazanıyorlar. İlişkiler ağının bir temsili olan istif düzenlemeleri çatışma, yüzleşme ve uyum hâllerinin karmaşıklığına karşılık gelen bütünsel arayışlar. Döngüsel tekrarlarla birlikte ihtiras ve arzuların deforme ettiği insanın özsel ihtiyaçlarının, masumiyet arayışlarının sembollerine dönüşüyorlar. Süsleme ve bezemeler ise soyut biçimleri fenomenleştirme niyeti taşıyan dokunuşlar.
“İnsan duygusal ve sosyal bir varlıktır.”
Orta Asya’nın bozkırlarının konar göçer Türk toplulukları, kutsal saydıkları doğayla daima iletişim hâlinde oldular. Ondan aldıkları enerjiyle yaşadılar. Duygularını doğadan esinlendikleri imajlarla dile getirdiler. Uzun yolculukları boyunca hep ürettiler, geçtikleri yerlerde silinmez izler bıraktılar. Bozkır sanatının vazgeçilmez motiflerinden olan çintemani, kadim çağların ruhunu yansıtır. Esinini doğadan alan toplumların yaşam enerjisini günümüze taşır. Sanatçılar onun en çok güç ve kudretle bağlantısına odaklanmışlardır.
Çintemani motifleri kimi resimde bir parsın göz alıcı postuna işlenmiş, kimi minyatürde bir hükümdarın kaftanını süslemiştir. Çintemaninin üçlü dairevi formunun, dalgalı çizgilerinin kozmik bir derinlik ve sonsuzluk duygusu uyandırdığı da söylenebilir.
Bozkır sanatının alametifarikası damga ve imgelerle modern sanat arasında bağlantı kurmayı hedefleyen sanatçı Ömer Onay Noktürn serisinde geleneksel formları grafik niteliği ağır basan farklı bir estetik duyarlıkla yeniden yorumlayıp, kompoze ederek tuvale geçirmiştir.
Noktürn’ü var eden bu yeni grafiksel formlar; çizgi, leke, renk, şekil değerleriyle, güçten çok dengenin, üstünlükten çok uyumun, sonsuzluktan çok sınırlılığın sembolleri olarak insani ilişkileri zihnimize taşıyor, daha farkındalıkçı bir yorumlama alanı açarak binyılların misyonunu bugün için yeniden tazeliyor.
1958’te Trabzon, Köprübaşı’nda doğdu. 1984’te Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Resim Bölümünden mezun oldu.
Reklamcılık sektöründe uzun yıllar grafiker ve sanat yönetmeni olarak görev yaptı. 1990-2009 yılları arasında kendi kurduğu reklam ajansını yönetti.
2005’ten itibaren çocukluktan itibaren sürdürdüğü resim çalışmalarına ağırlık veren sanatçı Noktürn serisi eserlerini hayata geçirdi. 2 Eylül 2023 tarihinde Page Gallery’de açılışını gerçekleştirdiği sergisiyle eserlerini sanatseverlerle buluşturdu.
Hâlen resim çalışmalarını İstanbul’daki atölyesinde sürdürmektedir.
Etkinlik detayları için instagram hesabını takip edebilirsiniz.
https://www.instagram.com/mehmetlutfisen/
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.