Bahtiyar Vahapzade: “Yavuz Eyi Uşaq, Fegat Şair Değüldür”

Yavuz Bülent Bakiler’in şairliğine gelince; bizzat bizzat doğrudan bana benzeyen bir örnek olayı nakledeyim. (Konuşmayı ve anılarını anlatmayı çok seven Bakiler’in bu konuyu nasıl göreceğini da anlatacağını biliyorum) Yavuz Bülent..

Bahtiyar Vahapzade:  “Yavuz Eyi Uşaq, Fegat Şair Değüldür”
Yayınlanma: Güncelleme: 4 okuma

Yavuz Bülent Bakiler’in şairliğine gelince; bizzat bizzat doğrudan bana benzeyen bir örnek olayı nakledeyim. (Konuşmayı ve anılarını anlatmayı çok seven Bakiler’in bu konuyu nasıl göreceğini da anlatacağını biliyorum)

Yavuz Bülent Bakiler, İstanbul’un fethi üzerine yazdığı bir şiirini büyük şair Arif Nihat Asya’ya yönlendiriyor. Dediğim gibi kendisi tiyatral bir üslupla gösterdiğina göre Arif Nihat Asya, Bakiler’den okunan şiiri yüksek sesle okuyor: (Uzun yıllar öncesinden bu olayda ilk mısralarda geçen il ve kişi adları farklı olabilir ama özünü elde eden son mısraların aynı olduğundan eminim)

“Amasyalı Ahmet / Sivaslı Ali / Samsunlu Veli / Al üstünde üç yeniçeri / Edirnekapı’dan içeri girdi…”

Şiirin tam olarak devamında Arif Nihat Asya saklanarak kendisine dönerek;

“Ulan Bakiler!.. Basit bir kafiye uğruna üç yeniçeriyi birden ata bindirmek nasıl bir cehalettir? At üstünde yeniçeri hiç duyulmuş şey mi?Senin şairliğin satın al koy eksik kalsın!..”

Diyerek, şiirin devamını okumadan sunmayı iade eder. Bakiler o andaki duyguyu ise bana şöyle açıklıyor;

“iyi ki şiirin devamını okumadı. Çünkü biraz daha okunsaydı ilerleyen mısralarda bu defa sigara içmeden iki asır önce Fatih’in İstanbul surlarına nasıl sigarasının dumanları arasında baktığını anlatıyordum. Doğrusu ilk mısralarda kızarak şiiri geri bıraktığıne çok sevinmiştim”

Bir başka örnek ünlü (benim de bir zamanlar yarışmalarda ve uluslararası şiir toplantılarında şiddetli bir şekilde devam etmek) ANTEPLİ ŞAHİN şiiri…

Şiir şöyle başlıyor;

“Ben Antepliyim Şahin’im ağam / Mavzer omuzuma yük / Yumruklarımla dövüşeceğim / Yumruklarım memleket kadar büyük…”

Bu mısralarla başlayan şiirde Bakiler birkaç mısra sonra şöyle diyor;

“Yıkımın üstündeki bir sarı kurşunla birini,

Çıktı karşıma biri.

Çıktıkça çektim tetiği Bismillahlarla beraberlik

Vurdum alnından kafiri.

Bu kaçıncı kurşundur, bu kaçıncı Bismillah,

Bu kaçıncı ölüdür.

Bir türkü söylendiği siperlerde onun sabahı,

Vurun Antepliler namus günüdür.”

İşin özeti; bu nasıl bir şairliktir ki, şiirin tutulduğu işgalci düşmanlarının yumruklarıyla dövüleceğini söyleyen Bakiler birkaç mısra sonra onu kurşunluyor ve ben de dahil olmak üzere biz de evrensel bu şiiri “muhteşem” tanımlamasıyla okuyoruz…

Örnekler çoktur ama da fazla uzatmamak gerekiyor. Eski Kültür Bakanı Namık Kemal ZEYBEK’in bir anısıyla konuyu birleştirelim. Yıllar önce Sayın ZEYBEK ve büyük şairlerimiz Bahtiyar VAHAPZADE Bakü’de sohbet ediyorlardı. Sayın Zeybek’in sohbeti sırasında Yavuz Bülent Bakiler’den bahsetmesi (lafın gidişine bakılırsa muhtemelen onun şairlerinin övmesi) üzerine Bahtiyar Vahapzade ki diyor ki;

“Yavuz eyi uşak, fegat şair değüldür.”

Lafı doğru belirlemek gerek. Bahtiyar Vahapzade “Büyük şair değildir” demiyor, “şair değil” diyor.

Özet olarak; Ölümünden sonra Yavuz Bülent Bakiler’i övenleri de, eleştirenleri de kendi bakış açılarından anlayabiliyorum. Ama onun büyük bir şairi ve yazar olduğunu zannetmek koca bir yanılgıdır. Bunu sağlamak istedim.

Konuya süt oğlu bir söz; Yavuz Bülent Bakiler’in tek avantajı, söz söyleme konusunda ustalığıdır ama konuştuğu konuda yeterli özelliklere sahip olmayan ona ve söylerlere inanırsınız ama yeterli bilginiz varsa o da hiçbir işe yaramaz…

        Feyzullah Budak

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.