1989’un en önemli özelliği, hiç kuşkusuz, 1789 Fransız Devrimi’nin iki yüzüncü yıldönümüne rastlaması. Yayınların ve konuşmaların orta yerinde o var ve pek de haklı olarak: Çünkü, Fransız Devrimi, insanlık tarihinin..
1989’un en önemli özelliği, hiç kuşkusuz, 1789 Fransız Devrimi’nin iki yüzüncü yıldönümüne rastlaması. Yayınların ve konuşmaların orta yerinde o var ve pek de haklı olarak: Çünkü, Fransız Devrimi, insanlık tarihinin dönüm noktalarından biri; yalnız Fransa ile ilgili değil, bütün insanlığı kucaklayan bir olay. Avrupa‘daki öteki burjuva devrimlerinden farklı olarak, sonuçları evrensel bir burjuva devrimidir bu; sadece olumlu yanlarıyla değil, yol açtığı o korkunç karşı-devrim rüzgârıyla da.
Türkiye‘de, XIX. yüzyılın ortalarından başlayarak hızlanan yenileşme hareketlerinde, Fransız Devrimi’nin altını çizdiği ilkelerin etkisi büyük. Fransız Devrimi, “Aydınlıklar” yüzyılının bir çocuğuysa, Türkiye‘de siyasal liberalizm de Fransız Devrimi’nin çocuğu bir bakıma; çağdaş tarihimizde unutulmaz izler bırakan ve topluma hiç de yadsıyamıyacağımız atılımlar getirmiş olan Türk köktenciliğinin üstünü bir parça kazıyınız, altından “Jakobenizm” çıkar.
1989 yılı, Fransız Devrimini yeniden düşüneceğimiz bir yıl olacak. İktisadi, siyasal ve dinsel gericiliğin ayyûka çıktığı; toplumu yöneten sınıfın ruhça ve kafaca bataklık içinde yüzdüğü, yüz elli yılı aşan Aydınlanma hareketimize, onun fetihlerine, karşı-devrimin en hayasızca reddiyede bulunduğu bir ortamda anıyoruz onu; böylesi koşullarda, Fransız Devrimi üzerine yeniden düşünmenin getireceği çok şey var bize. Devrim, insan hakları, eşitlik, akılcılık ve laiklik adınaydı. Bastille’i yıkan- lar, başta bunlar için yıktılar. Bizim de, karanlık güçlere karşı sürdürdüğümüz büyük kavganın gündeminde, önce bunlar yazılı değil mi? Ve bizim de yıkılmayı bekleyen Bastille‘remiz yok mu bugün? Sonra unutmayalım: Fransız Devrimi, yalnız getirdikleri ile değil, çağrıştırdıklarıyla da büyüktür; onun üzerinde düşünmek, Ekim Devrimi üzerinde düşünmeye davet eder bizi; etle tırnak gibi birbirine bağlıdır bu ikisi. Rousseau‘dan Marx‘a uzanan anlamlı bir çizgi var; çağdaş uygarlığın yürüyüşü onun doğrultusunda olmuş bir bakıma, daha da olacak.
Fransız Devrimi, çağımıza açılan büyük kapıdır.
Veyl, bu kapıdan girmeyenlere!
Strasbourg, 14 Temmuz 1989
Server TANİLLİ
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.