Saygıdeğer sanatseverler, bir sanatçımızın boş çerçeveleri sergilemesi üzerinden kavramsal sanatı yazmaya başlamıştım. Benim boş çerçeveleri konu etmemin nedeni, aslında ne yapılırsa kavramsal sanat olamayacağına ilişkin iyi bir örnektiler. Herhangi bir kavramda,..
Saygıdeğer sanatseverler, bir sanatçımızın boş çerçeveleri sergilemesi üzerinden kavramsal sanatı yazmaya başlamıştım. Benim boş çerçeveleri konu etmemin nedeni, aslında ne yapılırsa kavramsal sanat olamayacağına ilişkin iyi bir örnektiler.
Herhangi bir kavramda, fikirde aynı objeyi çoğaltarak sergilemek başka sanatçılarda da rastlanabilen bir olaydır. Hatta kavramsal sanatın esin kaynağı olan ünlü sanatçı Marcel Duchamp’ta da böyle bir olay görülmüştür. Aşağıda ilgili linkini verdiğim yazıyı okuyabilirsiniz.
Duchamp’ın pisuvar adlı orjinal eserinin Pasadena Sanat Müzesi’ndeki sergisinden sonra birçok galeri ve müze yoğun ilgi göstermiş ve bu sebepten Duchamp orjinal eserin kopyalarının yapılmasına izin vermiştir. 1964 yılında Galeri Schwarz, Milan “Pisuvar”ın sekiz adet kopyasını orjinal eserin fotoğraflarından yapmış ve bunlar da Duchamp tarafından imzalanmıştır1.
Yoruma geçmeden önce şunu belirteyim; Duchamp ilk pisuvarını 1917 yılında sergiledi ve 1964’te de bir şekilde ikna edilerek aynı pisuvarın kopyalarının yapılmasına izin verdi ve imzaladı! Eğer bunun yanlış bir şey olmadığını düşünseydi, aradan geçen kırk küsur yılda bir şehire yetecek kadar pisuvar imzalardı. Ancak böyle bir gelişme yok.
Gelelim olayın yorumuna. Bu eylemin kendi içinde benim kavranamayan kavramsal sanat ifademe uyan iki unsur var. Birincisi; yeniden yapılan pisuvarların 1917‘de sergilenen, birebir aynısının yaptırılma düşüncesidir. Oysa kavramsal sanatta sergilenen objenin önemi ve değeri yoktur. Ona yüklenen kavram, ifade ya da temsil ettiği düşünce önemlidir. Hatta o kadar ki, aynı kavramı farklı onlarca hazır objelere de yükleyip sergileyebilirsiniz. Onun için Duchamp‘ın pisuvarındaki ifade, üretilmiş bütün pisuvar çeşitlerini kapsar. İlkinin aynısı olması gerekmez. İkincisi; Duchamp‘ın pisuvarının çoklu olarak aynısını yapmanın arkasında sanat kaygısı amacı yoktur. Bu çok açıktır. Onlar talep üzerine üretilmiş ticari objelerdir.
Burada şu yanlışı düzeltelim. Çoklu pisuvarlar yaptırmak kopya değil, mükerrerdir (tekrar edilmiş, yinelenmiş) aslının çoğaltılmasıdır. Kopya, bir sanat eserinin veya yazılı bir metnin aslını temsil eder. Ama aslı değildir. Bu önemli bir farktır. Çünkü sanatta aynı kompozisyona sahip birebir tekrar olmaz. İlkinin dışındaki tekrarlar imitasyondur. Aynı sanatçının birebir aynı eseri üremesi hangi gerekçe olursa olsun yanlıştır ve sanatla ilişkilendirilmemelidir.
Ayrıca, kavramsal sanatta kullanılan objeler hazır yapım nesneleri oldukları için orijinallik sorunu vardır. Gerçi kavramsal sanatçılar bilinçli olarak orijinalliği kaldırır ya da yok sayarlar [1]ama bu bir sorundur. Çünkü eser, sanat objesi olmaktan çıkar, ürün nesnesine döner. Bunu şöyle örnekleyeyim. Resim veya heykel gibi sanat eserleri kırılırsa, yırtılırsa yanıp kül olursa artık o eser zarar görür ya da yok olur. Kavramsal sanat objesine her ne olursa olsun ondaki kavram zarar görmeyeceği için bir şey olmaz. Sanatçı aynı nesneden bir tane daha imzalar, yerine koyar, mükerrer (tekrardır) ama değişen bir şey olmamış olur. Bu durum kavramsal sanatta bir handikaptır. Bir sanat eseri birebir asla tekrarlanamaz tekrarlanırsa sanat objesi olmaktan çıkar. Hele bu nesneler kavramsal sanat kategorisinde sunuluyorsa, bunların bütün tekrarları asıl statüsüne geri döner. Yani tuvaletlerdeki pisuvar neyse, müzedekiler de odur.
Burada “Duchamp‘ın pisuvarları imzalıdır.” diye itiraz edenler olabilir. Ancak eser tekrarları orjinal değildir. Onlar en iyi ihtimalle röprodüksiyon veya sahte sınıfında değerlendirilir. Bu yüzden kavramsal sanat objeleri hangi gerekçe ile olursa olsun birden fazla olmamalıdır. Bu kapı açılmamalıdır. Açılırsa ne olur? Birkaç örnekleme yapayım.
Akıllı bir işletmeci içinde pisuvarların olduğu bir umumi tuvalete “kavramsal sanat galerisi” diye yazar. Kapısına da Duchamp’ın reprodüksiyon ya da sahte çeşmeleri sergisi diyebilir. Sonrası daha da komiktir. O tuvalete girenler ya sanatın içine etmiş olurlar ya da kavramsal sanat eserinin asli amacına dönmesine katkıda bulunmuş olurlar.
Bir başka örnekleme; banyo aparatları satılan dükkânlarda kendilerine sanat galerisi diyebilirler. Nesnelerin etiketlerine “İmza bekleyen kavramsal sanat objeleridir. Kendi kavramınızı kendiniz imzalayarak kendi eserinizi yaratın” diye yazabilirler. Daha sonrasını siz hayal edin. Görüyorsunuz ne kadar trajikomik durumlar ortaya çıkabiliyor.
Bu üzücü durum, sanatta yenilik ile her yeniliğin sanat olamayacağını ayırt edemeyenlerin getirdiği sonuçtur. Bu şekilde sanat yapanlar, felsefe kökenli sanat jargonunu iyi kullanıyorlar. Yapıtlarını kulağa hoş gelen çok güzel ifadelerle sunuyorlar. Ancak şunu unutuyorlar. Eğer önüne arkasına güzel ifadeler konulan her eylem ve sonuçlar hoş karşılanacak olsaydı, barış ve demokrasi getirme isimli bütün işgalleri alkışlamamız gerekirdi. Onun için arkasına sanat kelimesi koyulan her aktiviteyi peşin olarak sanat kabul edemeyiz, etmemeliyiz.
Bu arada “Kavramsal sanatın fikir içermesi gerekmez veya sadece nesne sanatıdır.” şeklinde açıklama yapanlar da var. Tüm bu izahlara, iyi ve kötü örnekleriyle kavramsal sanatı yazmaya devam edeceğim.
Mustafa Günen
[1] http://www.tate.org.uk/art/artworks/duchamp-fountain-t07573/text-summary
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.
Kavramsal Sanatı Mustafa Günen’in ele aldığı yönde ele alırsanız sanatın temelne ilişkin yapılanmada bir sorun yok. Bir yönüyle yapılan bu değerlendirmelerin yeterli olmadığı da açıktır. Sanat, ortaya çıkan yenilikleriye daha önceki düşünce ve kavramların ilerisinde yer alır. Daha önceki değerlerin sınırları içerisinde kalarak yapılan değerlendirmeler bir üst katmana çıkan yenilikleri anlatmaya yetmez. Bu yazıda da bu durumla karşılaşıyoruz.Kavramsal sanatın en önemli özelliği, yaşanmışlıklar ve yaşanmakta olanlardır. Kavramla da ilişkisi yoktur. Doğrusu: yaşam ve nesnelliktir. Almanlar bu nedenle “Kavramsal Sanat demiyorlar. Onlar “Objekt Kunst” yani nesnel Sanat diyorlar. Kavramsal sanatı kavram ve sanata kavram katmak diye düşünenler kavramsal sanatta duvara toslamaktadırlar. Ne yazık ki ülkemizde genel anlamda sanata kavram katmak olarak düşünülmektedir.