Günün Masalı: 9 Kasım; Dardağan Darısı

Bir zamanlar adamın birinin aptal bir karısı vardı. Bir gün bu adam bir küp altın bulup eve getirdi. Karısına:  –Sakın bu küpe dokunma buna Dardağan Darısı derler dedi. Bir gün..

Günün Masalı: 9 Kasım; Dardağan Darısı
Yayınlanma: Güncelleme: 61 okuma

Bir zamanlar adamın birinin aptal bir karısı vardı. Bir gün bu adam bir küp altın bulup eve getirdi. Karısına: 

Sakın bu küpe dokunma buna Dardağan Darısı derler dedi.

Bir gün kapının önünden çanak çömlek satan bir geçiyordu. Çanak çömleklerim var, darıya da veririm, arpaya da… diye bağırıyordu. 

Kadın, pencereyi açıp 

Dardağan Darısı’na da verir misin? diye sordu. Çömlekçi: 

Getir bakayım, nedir o? diye sorunca, kadin: 

İşte bu, diyerek bir küp altını gösterdi. 

Çömlekçi altını görünce öküzleri, çanak çömlekleriyle birlikte arabayı kadına bırakıp bir küp altını alarak çekip gitti, 

Kadın arabayı bahçeye çekti, öküzleri çözdü çanakları da yayıp kendisi bir köşeye çekilerek bunları seyretmeye koyuldu. O sırada bir rüzgâr çıktı, çanaklarla çömlekler tangırdamaya başladı. Aptal kadın buna fena halde kızdı. 

Demek siz bana karşı geliyorsunuz, ben şimdi size gösteririm, diyerek eline bir sopa alıp hepsini tuzla buz etti. Tam bu işi bitirmişken bu kez de öküzler gözlerini belerterek geviş getirmeye başladılar. 

Bunlar benimle alay ediyorlar, onların da dersini vereyim, diyerek eline bir balta alıp kafalarına vura vura ortalığı kan gölüne çevirdi. Sıra arabaya gelmişti. Onu da bir güzel parçalayıp içi rahatlamış olarak içeri girdi 

Akşam olup kocası eve geldiğinde: 

Hanım, hani bir küp Dardağan Darısı vardı ne yaptın onu? diye sordu. 

Kadın da olan biteni anlattı. Bunun üzerine adam karısını döverek kapı dışarı etti. Gece vakti kadın ağlaya ağlaya giderken sabaha karşı köpekler havlamaya başladı. Kadın da geri dönmesi için kendisine havlıyor sanarak köpeklere: 

Dönmem, hav hav amcalar, dönmem. O ben hem dövdü, hem kovdu, dedi. Biraz daha gidince horozlar ötmeye başladı. Onların da dönmesi için kendisini uyardığını sanarak: 

Dönmem, kokurik amcalar, dönmem. O beni hem dövdü, hem de kovdu, dedi. Az daha ilerleyince, padişahın kaçan develerinden biri sökün etti. İki tarafı altın yüklü olan deve, kadının üstüne homurdana homurdana geliyordu. Kadın, onu evine kovaladığını sanarak 

Senin hatırını kırmayayım da döneyim bari, dedi. Deveyi yularından tuttuğu gibi eve getirdi. Kapıyı çaldı. Kocası içerden: 

Kim o? diye seslendi. Kadın: 

Aç efendi aç, ben geldim, deyince de: 

Hadi git, ben kapıyı falan açmam, bildiğin yere git, dedi. Kadın: 

Ah o nasıl söz? diye karşılık verdi. Hav hav amcaları ricacı gönderdin gelmedim. Kokurik amcaları ricacı gönderdin gelmedim. Şimdi zom zom amcanın hatırı için geldim. Aç kapıyı da içeri gireyim

Adam, içinden: ‘Bakalım bu zom zom amca da kimin nesiymiş?’ diyerek kapıyı açt Bir de ne görsün iki tarafı altın yüklü bir deve. Hemen karısıyla deveyi içeri alıp: 

Aman hanım, iyi ki geldin, dedi. Şimdi küçük kıyamet kopacak, seni hemen saklayayım

Bunu dedikten sonra bir çukur kazarak kadını içine koydu, üstüne de teneke örttü. Tenekenin üstüne arpa serperek ne kadar tavuk varsa oraya topladı. Onlar da arpaları tak tak diye gagalamaya başladılar. Kadın da kıyamet kopuyor sanarak çukurun içinde sesini çıkarmaz oldu. Bu sırada adam deveyi kesip altınları gömdü. Devenin etlerini de gömdükten sonra kalan küçük bir parçayı köftelik diye sakladı. İşini bitirince kadını çukurdan çıkardı. Kadına: 

Bak sana bir parça et bıraktım, dedi. Bununla köfte yapıp yersin. Ben gelene kadar kapıları bırakıp bir yere gitme

Kadın adama sıkı sıkı söz verdi. O sırada padişah, devesini bulabilmek için her tarafa kimde deve eti varsa hasta için bir parça versin diye adamlar çıkardı. Adamlar gele gele bunların evine geldiler. Kadın: 

Deve eti yok ama bizim bey zom zom amcanın etinden bir parça saklamış onu size vereyim, dedi. 

Eti inceleyip baktıklarında bunun deve eti olduğunu gördüler. Kadını da yakaladılar. 

Kadın: 

Nereye gideceğim? diye sordu. 

Yargıcın karşısına, dediler. 

Bunu üzerine kadın: 

Kocam bana kapıları bırakma, demişti. Ben onları da alıp öyle giderim diyerek kapıları hemen söküp sırtlandı. Onları arkasında tangır tungur sürükleyerek yargıcın karşısına çıktı. Yargıç: 

Sen bu eti nereden buldun? diye sorunca da anlatmaya başladı: 

Ah yargıç bey, nereden bulacağım? Kocam beni hem dövmüş, hem de evden kovmuştu. Sonra da arkamdan ricacılar gönderdi. Önce hav hav amcalar gönderdi dönmedim. Kokurik amcaları gönderdi dönmedim. Sonunda zom zom amcayı gönderince dayanamadım döndüm. İyi ki de dönmüşüm, ben kapıdan içeri girer girmez hemen küçük kıyamet koptu, yargıç bey galiba senin gözün de o zaman kör oldu... 

Yargıç, kadını daha fazla dinlemeye gerek görmedi. Aptalın teki olduğunu anlayıp serbest bıraktı. 

O günden sonra kadın kendisini kıyametten kurtaran kocasının sözünü dinledi. Adam da kavuştuğu altınların hatırına karısının kusurlarını görmedi. 

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.