İnsanlar dünyanın ilk dönemlerinde geceden korkmuş, ateşi, güneşi, ışığı kutsal saymışlar. Onlarla ilgili söylenceler üretmişler. Eduardo Galeano‘ya göre Güney Amerika‘daki Haida halkı da birçok halkın tersine kargayı kutsal sayıyor. Bakın..
İnsanlar dünyanın ilk dönemlerinde geceden korkmuş, ateşi, güneşi, ışığı kutsal saymışlar. Onlarla ilgili söylenceler üretmişler. Eduardo Galeano‘ya göre Güney Amerika‘daki Haida halkı da birçok halkın tersine kargayı kutsal sayıyor.
Bakın neden: “Şimdi Haida halkının totemi olan karga, dünyayı yapan o yüce kutsal reisin torunuydu. Karga, ağaç gövdelerinden oluşan duvarda asılı ayı isteyip ağladığında dedesi ayı verdi ona. Karga baca deliğinden ayı havaya fırlatıp yeniden ağlamaya, yıldızları istemeye başladı. Yıldızları aldığı zaman ayın çevresine serpti onları.
Sonra dedesi gün ışığını içinde sakladığı oymalı tahta kutuyu ona verinceye kadar ağladı, zıpladı, çığlıklar attı. Yüce kutsal reis, kutuyu evden dışarı çıkarmasını yasakladı. Dünyanın karanlıkta yaşamasına karar vermişti.
Karga mutlu olmuş gibi görünerek kutuyla oynadı ama yan gözle kendisini kollayan muhafızlara bakıyordu.
Kendisine bakmadıkları bir sırada kutuyu pençesiyle yakalayıp kaçtı. Bacadan geçerken pençesinin ucu yarıldı, tüyleri de yanmıştı, o gün bugündür tüyleri siyahtır.
Karga kuzey kıyısı açıklarındaki adalara geldi. İnsan sesleri duyup onlardan yiyecek. istedi. Ona yiyecek vermediler. Tahta kutuyu kırmakla korkuttu onları. ‘Burada gün ışığı var,’ diye uyardı onları, ‘bir kaçarsa gökyüzü bir daha hiç ışığını söndürmeyecek. Hiç kimse uyuyamayacak, sır saklayamayacak, herkes kimin insan, kimin kuş, kimin orman hayvanı olduğunu bilecek.’
Güldüler. Karga kutuyu kırıp açtı ve evrene ışık saçıldı.”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.