‘Akıl akıldan üstündür,’ derler. Sen birini tuzağa düşüreyim derken bir bakarsın kendin tuzağa düşmüşsün. Anneler bunu çok iyi bilir. Sen de masalı dinleyip bunu iyi öğren. Bir ülkede bahar gelmiş..
‘Akıl akıldan üstündür,’ derler. Sen birini tuzağa düşüreyim derken bir bakarsın kendin tuzağa düşmüşsün. Anneler bunu çok iyi bilir. Sen de masalı dinleyip bunu iyi öğren.
Bir ülkede bahar gelmiş her taraf yemyeşil olmuş. Kuşlar daldan dala konarak ötüşüyor, atlar, kuzular gibi çayırlardaki otları keyifle yiyorlarmış.
Kurdun biri bu güzel bahar gününde ormandan ayrılarak etrafta dolaşmaya çıkmış. Yolu geniş bir çayırlığa düşmüş. Çayırda neşeyle otlayan bir at görmüş. At da atmış yani. Bakımlı mı bakımlı, semiz mi semiz. Uzaktan bakılınca besili bir at olduğu anlaşılıyormuş. Kurt, atı görünce bir sevinmiş, bir sevinmiş ki sormayın. Gözleri parlayarak:
–Aman efendim, demiş, kısmete bak! Rüyamda görsem inanmazdım. Hemen atın yanına yaklaşmış elbet. Önce hiç ilgilenmiyormuş gibi görünerek çayıra şöyle bir dolanmış. Sonra da kendince bir plan yapıp atın yanına yaklaşmış. Atın ne kadar semiz olduğunu yakından görünce ağzının suları akmış. At her şeyden habersiz en taze otları seçerek keyifle otlayıp duruyormuş. Kurt, atın yanına yaklaşarak:
–Günaydın at kardeş, demiş. Nasılsın bakalım, bu güzel bahar gününün keyfini mi çıkarıyorsun?
At şaşırmış ama kurda bir şey dememiş. Onun bu tatlı sözlerinden kuşkulanmışsa da belli etmemiş. Kısaca:
–İyiyim, kurt kardeş, sağol! demiş.
Kurt, atın çevresinde yalanarak bir tur atmış. Atın derisini geren besili gövdesini görünce iştahı büsbütün artmış. Atı kandırmak için:
–Ben bu çayırdaki otların hepsini bilirim, demiş. Hangisi yararlı, hangisi zararlı onu bana sor. Biliyor musun, benim atalarım doktorluk yapıyordu. Ben de doktorum. Bence senin bir derdin var. Neyse derdin, nerenden şikâyetin varsa bana söyle!
At saf saf düşünmüş taşınmış. Aklına herhangi bir rahatsızlığı olduğu gelmemiş. Beri yandan da kurdun bu kadar içten davranışından tedirgin olmaya başlamış. Bunda bir bit yeniği olmalı diye düşünerek kurdun kendisini yemek için ona tuzak kurduğunu anlamış. İçinden: ‘Sen şimdi görürsün,’ diyerek karşılık vermemiş. Kurt ise sabırsızlanıyormuş:
–Hadi söyle at kardeş, diye üstelemiş. Çekinmeden hastalığın neyse söyle de seni iyileştireyim.
At, kurda göstermeden kıs kıs gülerek:
–Ayaklarımdan şikâyetim var, demiş. O yüzden çok zorluk çekiyorum.
Kurt atın arka ayaklarına yanaşmış. Sevinçten iç içine sığmıyormuş. Bir yandan atın etinin tadını düşünerek yalanırken bir yandan da doktorluğu elden bırakamayarak güya muayene etmek için atın yanına iyice sokulmuş. At ağrıyan yerini göstermek için arka ayağını hafifçe kaldırmış. Kurt tutup ayağına bakmak istemiş. İşte o anda olanlar olmuş. At birden var gücüyle arka ayakları ile bir çifte atınca kurdun aklı başından gitmiş. Havada uçarcasına toprağın üstüne boylu boyunca çakılıp kalmış. Kırılmadık hiçbir yeri kalmamış.
At o zaman keyifle kişneyerek taze otları neşeyle yeniden yemeye başlamış. Kurt ise olduğu yere yığılıp kalmış. Bir daha da yerinden kalkamamış.
Böylece bütün hayvanlar atın sayesinde baharın tadını çıkarmış.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.