Benim arkadaşım Melisa Bayrak geçen gün bize geldi. Ona dedim ki, “Senin adın bir çiçek adı.” Melisa gülerek, “Biliyorum,” dedi, “melisa önemli bir bitki. Ama sana bir başka çiçeğin masalını anlatabilirim.” “Hangi..
Benim arkadaşım Melisa Bayrak geçen gün bize geldi. Ona dedim ki, “Senin adın bir çiçek adı.” Melisa gülerek, “Biliyorum,” dedi, “melisa önemli bir bitki. Ama sana bir başka çiçeğin masalını anlatabilirim.”
“Hangi çiçek o?”
“Unutmabeni.”
Melisa Bayrak‘ın anlattığı bu çiçek öyküsünü siz de unutmayın e mi?:
Çok eskiden İngiltere‘de iki kız kardeş yaşarmış. Ablası çok severmiş küçüğünü, onun her dediğini yaparmış. Küçük kız da severmiş ablasını. Ama onu üzermiş ara sıra. Ana babasının, “Ablanı dinle, ablan gibi ol, ablan çok uslu,” diye örnek göstermelerine kırılırmış çünkü. Bir gün okul pikniğine çağrılmış büyük kız. Küçüğü okula gitmiyormuş daha ama öyle yalvarmış ki ablasına, birlikte gitmek için, dayanamamış, ablası onu da almış yanına. Küçük kız söz vermiş ablasını dinleyeceğine, öğretmenlerin yanından uzaklaşmayacağına. Pikniğin başlangıcında birlikte oynamışlar biraz. Sonra abla onu sevindirmek için papatyalar toplayıp, çelenk örmüş başına küçüğün. Küçük sevinmiş ama ‘Teşekkür ederim,’ demeyi düşünmemiş. “Ben mavi çiçekleri severim. Keşke mavi olsaydı bunlar,” demiş.
Abla kırlıkta mavi çiçek aramaya başlamış. Yok, yok, yok. Kardeşine, “Burada mavi çiçek yok,” dediyse de, küçüğün yanıtı hep yaşlı gözlerle “Ben mavi istiyorum,” olmuş. Sonunda ablasına, “Ben bulurum mavi çiçeklerimi,” diye kafa tutmuş. Ve başlamış koşmaya. Ablasının, “Piknik alanından uzaklaşma sakın!” diye haykırışını duymamış bile. Çaresiz, onu izlemek için izin istemiş öğretmeninden. Bu arada gözden yitirmiş kardeşini.
Kardeşinin adını seslenerek epey dolaştıktan sonra ablamız, kırlığın ucunda, yamaçta mavi mavi sallanan çiçekler görmesin mi? Hem de uzun dallar üstünde inci gibi sıralı, sorguç gibi kıvrık uçları. “Küçük kardeşim nasıl sevinecek bunları görünce,” diye düşünüp koşmaya başlamış oraya.
Ve birden kardeşinin sesini duymuş: “Abla unutma beni… Unutma beni…” Çiçekle yanına ulaşınca ne görsün, küçük kız ayağını burkmuş yığılıp kalmış orda. Canının acısından sayıklıyormuş boyuna: “Unutma beni abla.” Küçüğü taşımışlar. Uzun süre yatmak zorunda kalmış.
Çiçeğin adı böylece ‘unutmabeni‘ olmuş. İngilizcede de bu anlama gelir ‘forgetme-not‘. Unutmabeninin erken açanı vardır, geç açanı, sarı açıp maviye döneni. Yaygın rengi mavidir ama beyazı ve pembesi de görülür.
Kimi anlatıcılar öldürür küçük kızı düşürüp bir uçurumdan. “Unutma beni kızın son sözleriydi…” derler. Ben ablayım, sevmem öyle masal sonlarını. Benim masalımda küçük kızın biraz yanmış canı ama dinlemiş sonra hep ablasını.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.