Mevlana Celaleddin Rumi, kısaca, Mevlana, sekiz yüz yıl önce Konya‘da yaşamış dünyaca ünlü şair ve düşünürlerimizdendir. Onun kurduğu Mevlevilik, bir hoşgörü yolu olarak, insanları, hiçbir ayrım gözetmeden sevgide birleşmeye çağırır. ..
Mevlana Celaleddin Rumi, kısaca, Mevlana, sekiz yüz yıl önce Konya‘da yaşamış dünyaca ünlü şair ve düşünürlerimizdendir. Onun kurduğu Mevlevilik, bir hoşgörü yolu olarak, insanları, hiçbir ayrım gözetmeden sevgide birleşmeye çağırır.
Mevlana‘nın şiirlerden oluşan ‘Mesnevi‘ adlı kitabında genellikle hayvanlar arasında geçen öğüt verici birçok öykü bulunmaktadır. Bu anlatacağım da onlardan biri.
Bir atlı geniş bir ovada ilerliyordu. Yolun kenarına uzanmış bir yılan, sakalı göbeğine sarkmış uyuyan bir köylünün ağzının kenarına sokulmuştu. Köylü de ağzı açık uyuyordu. Atlı, “Hey hemşerim!” diye adamı uyarana kadar yılan, köylünün ağzından içeri süzüldü.
Atlı adamın yanına varınca elindeki değnekle bütün gücüyle adama vurmaya başladı. Can korkusuyla yerinden sıçrayan köylüyse kurtuluşu kaçmakta buldu. Ama değneklerin arkası kesilmiyordu. Adam, peşini bırakmıyordu. Yanına ulaştıkça değneği birbiri arkasına indiriyordu.
Köylü, sonunda bir elma ağacı bulup ardına saklandı. Ağlayıp sızlayarak yalvarmaya başladı.
–Bana ne düşmanlığın var beyim? diyordu. Kendi halinde zavallı bir köylüyüm ben. Kimsenin etlisine sütlüsüne karışmam. Sana ne kötülük ettim ki sopanı kafama indiriyorsun?
Atlı, adamın söylediklerini duymuyordu sanki. Bir yandan köylüye vururken bir yan-dan da yere dökülmüş elmaları gösteriyor:
–Al ye bunları, al ye bunları… diyordu.
Köylü, atlıya iyilikle laf anlatamayacağını anlamıştı. Zor karşısında elmaları yemeye başladı. Bir yandan da elinden başka bir şey gelmediğinden adama ilenip duruyor, kötü sözler söylüyordu.
Öyle çok elma yedi, öyle tıka basa doldurdu ki midesini kıpırdayacak hali kalmadı. Köylünün bu durumu da atlıyı durduramamıştı. Bu kez de hem vuruyor, hem de:
–Koş be adam, daha hızlı koş, diye bağırıyordu.
Canı yanan köylü, sopayı yememek için var gücüyle koşuyordu. Sonunda midesi bulandı. Olduğu yere çöküp kusmaya başladı. Ne yiyip ne içtiyse ağzından oluk gibi dışarı akmaya başladı. En sonunda da yılan, kusmuklarla birlikte ağzından dışarı fırladı.
Karnından çıkan koskoca yılanı gören köylü, önce şaşırdı. Sonra adamın önünde diz çökerek ona teşekkür etti.
–İyi ki seninle karşılaştım. Yoksa tek başıma kalsaydım çoktan ölmüştüm. Tanrı senden razı olsun, ne muradın varsa versin. Böyle olduğunu bilseydim, hiç sana kötü sözler söyler miydim? Beni bağışla beyim. Keşke bana ne olduğunu söyleseydin, dedi.
Atlı köylüyü dinledikten sonra hafifçe gülümsedi:
–Söyleseydim, korkudan ölürdün zaten, dedi.
Bu masala göre: Akıllının sopası bile yararlıdır. Önce zarar veriyor sanırsın. Sonunda bu masaldaki gibi yararını görürsün.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.