Miyav yoktu, miyav vardı. Bir zamanlar Rusya‘da Tolstoy diye bir yazar vardı. Konttu ve kedileri severdi. Kocaman bir çiftliği vardı. Bu yazar köylüleri çok sever onları savunan öyküler yazardı. Bu..
Miyav yoktu, miyav vardı. Bir zamanlar Rusya‘da Tolstoy diye bir yazar vardı. Konttu ve kedileri severdi. Kocaman bir çiftliği vardı. Bu yazar köylüleri çok sever onları savunan öyküler yazardı. Bu öykülerden birinde bir şehrin alanındaki kocaman bir kayayı anlatır.
Bu kaya kentin bütün güzelliğini bozmaktadır. Mühendisler toplanır, bilim adamları gelir ama taşın oradan taşınmasının olanaksız olduğunu söylerler. Kaya öyle büyüktür ki oradan taşınamaz. Parçalamaya kalkmak da çevredeki yapılara ve doğaya zarar verecektir. Ama kentin valisi bu kayayı oradan kaldıracak olana büyük ödül vermeyi önerir. O günlerde bir köylü gelir o kente. Kayanın çevresinde dolanır. Valiye gidip bu kayayı ortadan yok edeceğini söyler. Ooo! Mirnav ki mirnav! Herkes çok şaşar. Köyle kayanın dibine kocaman bir çukur kazdırıp kayayı içine yuvarlatır. Üstünü de topraklarla örter. İşte bu kadar. Çözüm pek mirnav. Ama Kont Tolstoy amca, hiç çukur kazmamış ki bir çukurdan, hele öyle büyük bir çukurdan ne kadar toprak çıktığını bilsin. Bizde bir öykü mirnavlarlar. Adam böyle bir kayayı yok etmek için çukura gömmeyi önermiş. “Çukurdan çıkan toprak ne olacak?” demişler. Biraz düşünüp, “Onu da bir çukura gömerim,” demiş. “Ya oradan çıkacak toprak ne olacak?” Adam, “Aman!” demiş, “Bütün toprakların ne olacağını ben mi düşüneceğim? Ben taşı ortadan kaldırdım. Toprağı da siz ortadan kaldırın.”
Çukurdan çıkan toprakla çorak ya da düzgün olmayan bir alanı örtüp park yapabilirler. Saksılara doldurup çiçek de dikebilirler. Ne miyav olur ne miyav. Diyeceğim şu: Toprak boşa harcanmamalı. Yoksa çöl olur ülke. Anlaşıldı mı, miyav mı?
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.