Bir zamanlar, Ahmet Ağa adında bir adam vardı. Geçimsiz, kaba bir adamdı. Herkes ondan çekinirdi. Saçı başı karmakarışık, üstü başı yırtık ve kirli dolaşırdı. Parası pulu olan biri olduğu halde eski püskü..
Bir zamanlar, Ahmet Ağa adında bir adam vardı. Geçimsiz, kaba bir adamdı. Herkes ondan çekinirdi. Saçı başı karmakarışık, üstü başı yırtık ve kirli dolaşırdı. Parası pulu olan biri olduğu halde eski püskü pabuçlar giyerdi.
Köylülerle geçinemeyen bu adamın on dördünde, güzelliği dillere destan bir kızı vardı. Sapsarı saçları, yemyeşil gözleriyle cıvıl cıvıl bir kızdı. Annesi öldükten sonra babası Ahmet Ağa‘ya bakmak, yemeğini pişirmek hep onun işiydi. Huysuz adamın bütün istediklerini tam olarak yerine getiremez, yapıp ettiklerini de beğendiremezdi. Sabahları odun kesmeye ormana giden, akşamları eve dönen babasının huysuzluğuna alışmıştı. Gözyaşlarını içine akıtarak kötü yazgısına yanarak yaşayıp gidiyordu.
Köye yeni bir öğretmen gelince birdenbire her şey değişiverdi. Ahmet Ağa, her sabah, güneş doğarken baltasını alır, katırına biner, ormana odun kesmeye yollanırdı. Köyde ondan başka bu işi yapan yoktu. Çünkü hem yasak, hem de zararlıydı. Kesilen ağaçların yerine yenisi yetişmiyor, ormanlık yerler çıplaklaşarak kayalık dağlara dönüşüyordu. Köydekiler, Ahmet Ağa‘dan çekindiklerinden bir şey diyemiyorlardı. Ara sıra köye jandarmalar uğradığında Ahmet Ağa‘yı köy kahvesinde oturuyor bulurlardı. Jandarmalar gider gitmez Ahmet Ağa soluğu ormanda alırdı. Kestiği odunları yüksek paralarla komşu kasabalarda satar dönerdi. Bütün bunları öğrenen öğretmen birkaç kez ona odun kesmemesini, yakalanırsa kendisinin, orman biterse köyün zararlı çıkacağını anlatmaya çalıştı. Para etmedi.
–Öğretmen bana ne karışır, diyordu. O kendi işine baksın. Ben odun kesmesem ne ile geçineceğim?
Öğretmen onun söylediklerine hiç ses çıkarmadı. Bu yaşlı köylüye insanlarla doğaya verdiği zararı anlatmak güçtü. O zaman öğrencisi olan Ahmet Ağa‘nın akıllı kızına ağaçlarla ormanların yararlarını, onlara neden gözümüz gibi bakmamız, korumamız gerektiğini bir bir anlattı. Kız bunları çok iyi anlıyordu. Yitip giden yeşilliklere, kelleşen tepelere çok acıyordu. Bu yüzden de babasına kızıyordu. Ama bunu ona ya da onun gibi cahil insanlara nasıl anlatırdı? Yaptıklarının kötü sonuçlarını bilmiyorlardı ki… Yalnızca günlük kazançlarını düşünüyorlardı. Alıştıkları bir işi yapmak da kolay geliyordu.
Küçük kızla öğretmeni, Ahmet Ağa‘yı bu işten caydırmak için ona bir oyun oynamaya karar verdiler.
Ahmet Ağa, her zamanki gibi güneş doğarken baltasını alıp katırına binerek ormanın yolunu tuttu. Ormanda ağaçların sık olduğu bir yere gelince, her zaman yaptığı gibi, katırdan indi, elindeki baltayla bol odun elde edebileceği güzel bir ağacı kesmeye başladı. Birden kulağına bir ses geldi. Yüreği hopladı. Tüyleri diken diken oldu. İyice kulak verdi. Ses, ölen karısının sesiydi.
–Ahmet Ağa beni dinle. Bu ağaçların altında ölüler yatıyor. Ben de onların arasındayım. Kesme onları. Bir daha da sakın elini sürme!
Öylesine şaşırmıştı ki, korkudan dili tutuldu. Yanındaki katır ürkerek tepinip anırmaya başladı. Elinden düşürdüğü baltasını almak isterken ses yeniden yükseldi:
–Baltayı eline alayım deme, seni çarpar çünkü bütün suçlarına ortak ettin onu. Unutma ki ağaçların da canı var. Yarın hepsi senden hesap sorar.
Ses, ağaçların arasında yankılar yaparak yayılıyordu. Sonunda Ahmet Ağa dayanamadı. Yere diz çöküp yalvarmaya başladı:
–Beni affet karıcığım, ne olur beni affedin öteki dünyadaki ölüler, bu dünyadaki ağaçlar affedin beni! Bilerek yapmadım!
Ses, buyurgan bir biçimde:
–Öyleyse köyüne git, diye gürledi. Tarlanla, ekinlerinle, biricik kızım, kızımızla ilgilen. Ormanı unut! Yoksa seni mahvederiz!
Ahmet Ağa korkuyla, kan ter içinde köye doğru koşmaya başladı. İçinden bir daha ağaçların yanından bile geçmeyeceğine yeminler ediyordu.
Ahmet Ağa gider gitmez, yüksek ağaçlardan birinin tepesindeki dalların arasına gizlenmiş olan öğretmen indi. Arkasından elindeki soba borusuyla Ahmet Ağa’nın kızı yere atladı.
İkisi de Ahmet Ağa‘nın arkasından, gözlerinden yaş gelinceye kadar güldüler.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.