Eskiden bir prens, bunun da sevdiği bir hükümdar kızı varmış. Ara sıra kızın oturduğu kente gidip onunla görüşürmüş. Bir gün yine kızın yanındayken babasının hastalandığı haberi gelmiş. Sevdiği kızdan ayrılırken..
Eskiden bir prens, bunun da sevdiği bir hükümdar kızı varmış. Ara sıra kızın oturduğu kente gidip onunla görüşürmüş. Bir gün yine kızın yanındayken babasının hastalandığı haberi gelmiş. Sevdiği kızdan ayrılırken de onu hatırlaması için kızın parmağına bir yüzük takıp onunla nişanlı olmuş.
Prens ülkesine döndüğünde babası ölmek üzereymiş. Oğluna:
–Ben ölmeden önce sana uygun bir kızla evlenmeye söz vermeni istiyorum, demiş. Evlendirmek istediği prensesin de adını vermiş. Prens de sevgili babasının son dakikalarını yaşadığının üzüntüsü içinde hiç düşünmeden onun dediği kızla evleneceğine söz vermiş.
Oğlanın babası çok geçmeden ölmüş. Prens de onun yerine tahta geçmiş. Yas günleri sona erer ermez babasının ona seçtiği prensesle nişanlanmış. Bunu haber alan eski nişanlısı bu işe çok üzülmüş. Babası kızına:
–Kendini bu kadar üzme, demiş. Ne istiyorsan söyle, onu hemen yerine getireyim.
Kız o zaman:
–Bana benzer on bir kız bulmanızı istiyorum babacığım, demiş.
Kral, kızının bu isteğinden pek bir şey anlamamışsa da ülkenin dört bir yanını aratarak kızına benzeyen on bir kızı buldurup saraya getirmiş. Kızlar gelir gelmez, prenses sarayın terzisine on iki avcı giysisi ısmarlamış. On bir genç kızla kendisini bunları giyerek, babasından izin alıp, on iki erkek avcı kılığında eski nişanlısının sarayına gitmiş. Saray avcısı olmak istediklerini söylemişler. Kral, prensesi tanıyamamış ama hepsi de genç ve yakışıklı olan bu avcıları yanına almış.
Kralın babadan kalma bir de uşağı varmış. Gün görmüş akıllı biri olan bu yaşlı adam genç krala avcılar için:
–Siz bunları erkek mi sanıyorsunuz? diye sormuş.
Genç kral gülümseyerek:
–Elbette başka ne olabilirler? demiş. Adam:
–Aldanıyorsunuz, diye yanıt vermiş. Bunların hiçbiri erkek değil, hepsi kızdır.
Oğlan:
–Bunu ispat edebilir misin? diye sorunca, adam da:
–Kolay, demiş. Odaya nohut serpip bunları içeri alın. Kız oldukları o zaman hemen anlaşılır. Çünkü erkekler sert basarak nohutları ezerler, kızlar daha nazik olduklarından yumuşak adımlarıyla nohutları ezemezler.
Kral adamın dediğini yapıp nohutları odasına serpmiş. Kralın bir başka genç uşağı da varmış. Bunun avcılarla arası iyiymiş. Haklarında konuşulanları gidip avcıların başkanı olan prensese anlatmış. Prenses de bunu arkadaşlarına bildirmiş. Ertesi sabah on iki avcı kralın odasına çağrılmışlar. Bunlar odanın içindeki nohutları ezip geçerek odada dolaşmışlar. Kral onları gönderdikten sonra yaşlı uşağına:
–Gördün mü hepsi erkekmiş, demiş. Nohutları çiğneyip geçtiler.
Akıllı uşak:
–Sınandıklarını anlamış olacaklar ki böyle davrandılar, demiş. Bu kez odaya saf ipek ipliği saran on iki çıkrık koydurunuz: Çıkrıkları görünce hoşlarına gider, gözlerini ayıramazlar. Erkeklerse bunlara dönüp bakmazlar bile.
Kral odasına on iki çıkrık getirtmiş. Avcıları seven genç uşak haklarında konuşulanları gene haber vermiş. Prenses on bir kıza da odaya girince çıkrıklara bakmamalarını
tembihlemiş.
Ertesi sabah bunları gene kralın odasına çağırmışlar. Kızlardan hiçbiri odadaki çıkrıklara bakmamış. Bunun üstüne kral, yaşlı uşağa:
–Aldandığını kabul et artık, demiş. Bunlar bal gibi erkek. Hiçbiri dönüp o güzelim çıkrıklara bakmadı bile.
Akıllı uşak yine:
–Onların çıkrıklara bakmaması, sınandıklarından kuşkulanmış olmalarındandır, diyerek kız olduklarında diretmiş.
Kral bir gün bu on iki avcıyı yanına alarak ava çıkmış. O sırada kralın yeni nişanlısının yola çıktığı, bir iki güne kadar burada olacağı haberi gelmiş. Bunu duyan avcı prenses fenalık geçirerek yere düşüp bayılmış. Kral, genç avcıyı ayıltmak için hemen yanına koşmuş, eldivenini çıkarınca parmağında kendi taktığı yüzüğü görüp çok şaşırmış, yüzüne dikkatle bakınca da prensesi tanımış. Prenses ayılıp gözlerini açtığında, kral sevinçle:
–Sen benim nişanlımsın, demiş. Bundan sonra bizi hiç kimse birbirimizden ayıramaz. Öteki prensese haber gönderilip ülkesine geri dönmesi sağlanmış.
Kralla prenses kırk gün kırk gece düğün yapıp evlenmişler, ömürlerinin sonuna kadar da mutlu olarak yaşamışlar.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.