Tavşan ile kaplumbağanın yarışını bilmeyen yoktur. Tavşanın kendini beğenmişliğinin onu nasıl kötü bir yenilgiye uğrattığını da herkes hatırlar sanırım. Biriyle alay etmeye kalkarken bir gün seninle de alay edebileceklerini unutmayacaksın…
Tavşan ile kaplumbağanın yarışını bilmeyen yoktur. Tavşanın kendini beğenmişliğinin onu nasıl kötü bir yenilgiye uğrattığını da herkes hatırlar sanırım. Biriyle alay etmeye kalkarken bir gün seninle de alay edebileceklerini unutmayacaksın. Şimdi gelelim masalımıza.
Ormanın birinde kendini beğenmiş, kibirli bir tavşan yaşarmış. Bu tavşanın kötü bir huyu varmış. Her hayvanın eksiğini, yapamayacağı işleri başına kakarak alay edermiş. Bu yüzden ormandaki birçok hayvanın da kalbini kırmış, onun için hayvanlarla arası iyi değilmiş. Hiçbir dostu da yokmuş.
Bir gün yolda kaplumbağaya rast gelmiş. Şımarık bir tavırla, kaplumbağaya:
–Sen beceriksizin tekisin, demiş. Şu haline bak.
Kaplumbağanın buna canı çok sıkılmış.
–Sen ne demek istiyorsun? diye diklenmiş. Benim yapamayacağım iş yoktur.
Tavşan, kaplumbağaya alay olsun diye gülerek:
–Madem öyle söylüyorsun, benimle yarışır mısın? diye sormuş.
Kaplumbağa hiç duraksamadan, kısadan:
-Yarışırım elbet, diye karşılık vermiş.
Tavşan, karşıki tepeyi göstererek:
–Oraya kadar koşacağız, demiş. Tepeye vardıktan sonra başlangıç noktasına ilk olarak kim ulaşırsa o kazanır.
Ne var ki, ormandaki hayvanlar, aralarındaki eşitsizliği düşünerek bu yarışa karşı çıkmışlar. Ama kaplumbağa onları dinlememiş.
–Siz karışmayın bu işe, demiş. Ben tavşanla yarışmaya hazırım.
Tavşanın keyfi yerindeymiş, yarışı kazanacağından emin olduğundan kaplumbağa ile dalga geçiyormuş.
Yarışın hakemi olarak ayıyı seçmişler. Pist hazırlanmış, tavşan ile kaplumbağa yerlerini almışlar. Ayı, yarışın başlama işaretini vermiş. İşaret verilir verilmez tavşan koşarak gözden kaybolmuş. Kaplumbağaya gelince, dört ayağını sürüyerek gücünün yettiğince yavaş yavaş yürümeye koyulmuş. Tavşan yarı yola vardıktan sonra durup arkasına bakmış. Tabii ki kaplumbağa görünürde yokmuş. O zaman tavşan:
–Kaplumbağa buraya ulaşana kadar ben eve gider yemeğimi yer gelirim, demiş.
Tavşan eve gidip yemeğini yemiş. Karnını bir güzel doyurmuş.
–Kaplumbağa o yürüyüşü ile nasılsa daha gelemez, diyerek biraz da dinlenmek istemiş. Yatağa uzanmış, uzanır uzanmaz da uyuyakalmış.
Tavşan mışıl mışıl uyurken kaplumbağa adım adım yarışı sürdürüyor, kazanmak için çaba gösteriyormuş. Yolun yarısını aşmış. Ama tavşan meydanda yok. Tepeye varip geri dönmüş. Yarışın kalan kısmını tamamlamak için hiç duraksamadan yürüyüşünü sürdürmüş.
Kaplumbağa yarışın sonuna yaklaşırken tavşan yatağında uyanmış. Birden yarış aklına gelmiş. Hemen yarışın yapıldığı yere koşmuş. Bir de ne görse beğenirsiniz? Yarışı kaplumbağa bitirmek üzere değil miymiş? Nerdeyse bitiş çizgisine varmış bile. Tavşan bütün gücü ile koşup gelmiş. O bitiş çizgisine ulaştığında kaplumbağa çoktan ipi göğüsleyip yarışı kazanmış.
Tavşan bu durumdan çok utanmış. Orada bulunan bütün hayvanlara bir daha kimse ile alay etmemeye söz vermiş. Hepsiyle dost olmuş. Kaplumbağayı da en yakın dostu olarak hep koruyup kollamış, onun her türlü yardımına koşmuş.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.