Ben bilirim, ben bilirim, ben balıkların sihirli olduğunu anlatan çok masal bilirim. Sen ne dersin küçük terlikçik, terlikçiğim benim? O yuvarlak kavanozdaki balık da mı sihirli? Ne yapıyor peki?.. Hi..
Ben bilirim, ben bilirim, ben balıkların sihirli olduğunu anlatan çok masal bilirim. Sen ne dersin küçük terlikçik, terlikçiğim benim? O yuvarlak kavanozdaki balık da mı sihirli? Ne yapıyor peki?.. Hi hi hi… Sen sihir ne bilmiyorsun bile… Neyse dinle bakalım.
Bir zamanlar bir tüccar varmış. Bir geziden dönerken bir fırtınaya yakalanmış, toz bulutlarının ortasında kalmış. Gözleri görmez olmuş. Hekimler bakmış bir çözüm bulamamış. Bir yaşlı kadın gelip bakmış tüccara. “Benim babamın başına bu hastalık geldi,” demiş. “O zaman ‘balıklar sultanı‘ denilen bir balık tuttular, onun kanını sürme gibi babamın gözlerine çektiler, gözleri açıldı.” Tüccar da hemen balıkçılara haber göndermiş. Tüccarın Yakup adında bir oğlu varmış. O da balıkçılara yardıma gitmiş. Balıkçılar ağlarını ilk atışta renk renk pullu, pulları ışıklı bir balık tutmuşlar. Sevinçle, “Balık sultanını bulduk,” demişler. Kürekleri çekip geri dönerken Yakup, balığa acıyıp suya atmış. Balıkçılar delikanlının bir yanlışlık yaptığını sanıp bir kez daha ağ atmışlar. Yine balığı tutmuşlar. Yakup balığı yeniden suya atmış. Balıkçılar öfkelenmişler, tüccara olup biteni anlatmışlar. Tüccar da, “Sen benim iyileşmemi istemiyor musun hain çocuk?” deyip oğlunu evden kovmuş. Yakup anasıyla vedalaşıp ağlaya ağlaya çıkmış yola, deniz kenarından geçerken kendi gibi bir delikanlıyla karşılaşmış. Delikanlı, Yakup‘un başına gelenleri dinledikten sonra, “Gel şu şehirde seninle şansımızı deneyelim,” demiş. Şehre girdiklerinde o şehrin valisinin duyurusuyla karşılaşmışlar. Valinin kızı bir hastalığa tutulmuş, konuşmaz olmuş. Onu konuşturabilen isterse kızla evlenecek, isterse istediği kadar para alacakmış. Yakup‘la arkadaşı kızı görmeye gitmişler. Sonra validen kızı tedavi etmek için izin istemişler. Üç gün kızın yanında oturacaklarmış. Birinci gün Yakup‘un arkadaşı bir masal anlatmış: “Bir marangoz, bir terzi, bir kuyumcu ve bir derviş birlikte yola çıkmışlar. Gece marangozun canı sıkılmış, ağaçtan bir kız heykeli yapmış, sonra uyumuş. Terzi gece heykeli görünce, o da tahta kıza bir elbise dikmiş. Sonra kuyumcu uyanmış o da kıza çeşitli takılar yapmış. En son derviş dua etmiş, tahta kız canlanmış. Şimdi bu arkadaşlardan hangisinin kızla evlenmesi doğrudur?” Arkadaşının anlattığı masala Yakup yanıt vermeden Vali‘nin kızı, “Bence kıza sormalı,” demiş. Kızın üç sözcük söylediği müjdesi gitmiş Vali‘ye. Ertesi gün yine bilmeceli bir masal anlatmış Yakup, bu sefer o sormuş arkadaşına. Yanıtı yine vali kızı vermiş. Üçüncü gün Yakup‘la arkadaşı valinin kızının odasına geldiklerinde vali kızı anlatmış derdini: Vali onu istemediği biriyle evlendirmek istediği için hastalanmış. Yakup’la arkadaşı valiyle konuşmuşlar. Valinin kızına da sorularak, Yakup‘un vali kızıyla evlenmesine karar verilmiş. O zaman arkadaşı, “Ben öldürülmekten kurtardığın ‘Balıklar Sultanı’yım,” demiş. “Can borcumu ödemek için seninle yola çıktım.” Sonra Yakup‘a babasının gözleri için bir ilaç verip, denizine dönmüş.
Yakup karısıyla birlikte babasının evine gitmiş. Önce babasının gözünü iyi etmiş. Sonra da yeniden düğün yapmış. İşte bir masal daha mutlu bitti terlikçiğim. Artık uyuyup güzel rüyalar görebiliriz.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.