Ben bilirim, ben bilirim. Ben annemin niye kaktüsleri sevdiğini bilirim. Bir zamanlar annemin başka çiçekleri vardı. Afrika menekşeleri, sardunyalar, begonyalar… Bizim evin dağınıklığına hiçbiri dayanamadı. Kimi kitaplıktan düştü kırıldı, kimi..
Ben bilirim, ben bilirim. Ben annemin niye kaktüsleri sevdiğini bilirim. Bir zamanlar annemin başka çiçekleri vardı. Afrika menekşeleri, sardunyalar, begonyalar… Bizim evin dağınıklığına hiçbiri dayanamadı. Kimi kitaplıktan düştü kırıldı, kimi açık hava seviyor diye balkona konulunca dondu. Kimini misafir çocuklar yoldu, kimini kedi yedi…
Annem her ölen çiçeğin ardından ağladı. Bir de baktı ki çelimsiz, yaşamaz denen bir kaktüs, dipdiri. Annem onu ne zamandır sulamayı unutmuştu. Bir iki kez saksısı kırılmıştı. Sonunda balkonun bir köşesine atılmıştı. Kaktüsün dayanıklılığı annemin hoşuna gitti. Annem nerde kaktüs bulduysa bizim balkona dikti. Ben kaktüslerin dikenlerini sevmedim önce. Annem dedi ki, “Dikenleri kaktüsü kötü ellerden korur.”
Bir sabah annemin kaktüslerinden biri kocaman bir çiçek açtı, mosmor. Parlak mı parlak, iri mi iri. Koşup çağırdım annemi. Çok sevindi. Bu çiçek yılda bir açarmış. Ömrü de bir günmüş. Not ettik açtığı günü, gelecek yıl açacak mı bakalım?
Ben de sevdim böylece kaktüsleri. Çok sıcak yerlerde meyve de verirmiş. Frenkinciri denirmiş ya da matriş. İncire benzermiş ama kabuğu dikenliymiş. Bence alıngan çiçekler kaktüsler. Onları hayvanlar incittiler, insanlar incittiler. Onlar da dikenler büyütmeye başladılar gövdelerinde yaprak yerine. Gül dikenleri gibi değil ince ince. Hayvanlarla insanlar bu dikenlere aldırmayınca, anlamayınca kaktüsün söylemek istediğini iyice sertleşti dikenleri. Kıymetleri bilinsin diye yılda bir çiçeklendiler. Dikenle sardılar meyvelerini. Dikenleri sertleştikçe dayanıklı bitkiler oldular. Kuraktan korkmadılar. Çöllere kaçtılar. Çöllerde adam boyu büyüdüler, kurakta boy attılar. Yapraklıları da gelişti. Kışın çiçek açanı da görüldü.
İnsanların dikeni olmadığı için rahat değiller. Büyük çocuklar dövüyor bazen küçük- leri. Kimi çocuklar herkesle alay ediyor, onları üzüyorlar. Büyükler bile insanları üzmekten bazen tat alıyorlar. Sordum anneme, “İnsanların da kaktüsler gibi dikenleri olsaydı ne iyi olurdu, değil mi?” diye. Annem güldü ama üzgün bir gülüştü bu. “Niye özeniyorsun kaktüslere?” dedi. “İnsanlar incitirse seni, sen de yanıt ver onlara. Dikenlerin olmasın ama dayanıklı ol kaktüs gibi.” Dedem de bana bu sabah, diken diken saçlarıma bakarak, “Benim kirpi saçlı, kirpi huylu torunum,” dedi. “Kızınca çıkarıyor dikenlerini.”
Kirpi de alıngan bir hayvan mı acaba? Yoksa utangaç mı?
Terliklerim, sizinle konuşurken çok rahatım. Siz hiç kızdırmıyorsunuz beni. Kaktüsler gibi çok yaşayın e mi?..
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.