Ben bilirim, ben bilirim. Ben bir masal bilirim. Bu masalı ninemden dinledim. Bir şeye kızsam o masalı hatırlarım. Benim bildiğim masalda bir kırmızı horoz var, dünya güzeli. Yoksul bir köyde..
Ben bilirim, ben bilirim. Ben bir masal bilirim. Bu masalı ninemden dinledim. Bir şeye kızsam o masalı hatırlarım. Benim bildiğim masalda bir kırmızı horoz var, dünya güzeli. Yoksul bir köyde yaşar. Ben köyleri bilirim, yoksul köyleri bilmem. Neyse, bir zamanlar bir yoksul köyde bir kırmızı horoz varmış. Dünya güzeli bir horozmuş. Hem de doğru sözlüymüş. Bir gün çöplükte eşinirken bir altın bulmuş.
Hemen altını alıp köyün beyinin evinin önüne gitmiş. “Öörüü! Ööö! Ööörü! Öööö! Bey, ben bir altın buldum,” diye ötmüş. Köyün beyi çok acımasız biriymiş. Hemen uşaklarına, “Tutun şu horozu, elinden altını alın,” diye emir vermiş. Uşaklar koşmuşlar, horozu dövüp gagasından altını almışlar. Horoz bu kez köyün içinde kanat çırpa çırpa dolaşmaya başlamış, “Üürüü! Ööö! İmdaat! Ööörü! Ööö! Bey altınımı elimden aldı! Bey altınımı elimden aldı!” Herkes kapılarının önüne çıkmış ne oluyor diye. Bey hiç bundan utanmamış. Bu sefer yeni bir emir vermiş uşaklarına: “Hemen gidin şu horozu tutun, kesin, tüylerini yolup pişirin. Bana akşam yemeği olarak getirin!”
Uşaklar koşmuşlar koşuşturmuşlar, kırmızı horozu yakalamışlar. Ne o terlikçiğim korktun mu? Masaldan korkulur mu? Gel kucağıma, sokul canım bana. Tamam! Masalımıza devam ediyoruz.
Uşaklar kırmızı horozu yakalamışlar. Kesmişler. Ama kırmızı horoz bu, hiç susar mi? Ötmüş yine. Bütün köy de duymuş: “Ne keskin bıçakmış, Ööörü Ööö!” Tüylerini yolmaya başlamışlar. Sonra da bir tencereye suyla koyup haşlamaya başlamışlar. Aşçı karmızı horozun haşlanmasını bekliyormuş ama o yine ötüyormuş tencereden: “Bu ne sıcak hamammış! Ööörüüü! Ööö! Bu ne sıcak hamammış!”
Horoz sonunda haşlanmış. Aşçı, horozu pilav dolu bur tepsinin ortasına yerleştirip beyin sofrasına götürmüş. Bey keyifle, “Oh! Şu geveze horozdan kurtuldum,” demiş. Sonra horozdan bir lokma koparıp yutmuş. Yutar yutmaz horoz ötmeye başlamamış mı: “Öörüü! Öööö! Bu ne dar sokakmış! Bu ne dar sokakmış!” Bu sözleri duyan köy halkı horozun beyin boğazından geçtiğini anlamış. Biraz sonra horoz yeniden ötmüş. “Öörüüü! Ööö! Bu ne karışık ambarmış! Bu ne karışık ambarmış!” Bu sözleri duyana da onun beyin karnına gittiğini anlamışlar. Bey horozun sesini kısmak için sürahi sürahi su içmeye başlamış. Ama horoz sürekli ötüyormuş. Sonunda beyin karnı iyice şişmiş. Bey ne yapacağını bilemez olmuş. Ve birden horozun sesi duyulmuş: “Beyin kamy tıldı! Benim canım kurtuldu! Öörüüü! Öööö!” Ve kırmızı horozun gagasında altın uça köyün içinde dolaştığını görmüş köy halkı.
İşte böyle terlikçiklerim, kimse bir daha zorbalık yapmamış o köyde. Siz de bu masalı anımsayın zorbalıktan söz edildiğinde… Çok mu korktunuz terlikçiklerim? Korkmayın, yanınızdayım.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.