Günün Masalı: 10 Kasım; Ölümsüz Atatürk

Cumhuriyetin onuncu yıldönümü, 1933 yılının 29 Ekimin’de büyük bir coşkuyla kutlanmıştı.  Türkiye‘nin dört bir yanı demir ağlarla örülmüş her yerde bacalarından duman tüten fabrikalar kurulmuş, tarım makineleşmiş ulusal bankalar kurulmuş,..

Günün Masalı: 10 Kasım; Ölümsüz Atatürk
Yayınlanma: Güncelleme: 71 okuma

Cumhuriyetin onuncu yıldönümü, 1933 yılının 29 Ekimin’de büyük bir coşkuyla kutlanmıştı.  Türkiye‘nin dört bir yanı demir ağlarla örülmüş her yerde bacalarından duman tüten fabrikalar kurulmuş, tarım makineleşmiş ulusal bankalar kurulmuş, yeni okullar açılmıştı. Yabancı şirketlerin yerini Türk şirketleri almıştı. 

Mustafa Kemal Atatürk, cumhurbaşkanı olarak tam on beş yıl ülkenin çağdaş uygarlığa kavuşması için var gücüyle çalışıp çabaladı. 

On beşinci yılın sonunda bütün yaşamını verdiği ülkesi uğruna yorulduğu gözle görülür hale gelmişti. 

Karaciğerinden hastaydı. Hastalık hele ilerlerken koskoca adam yavaş yavaş eriyordu Durum çok ciddiydi. Ama o çalışmaktan geri durmuyordu. 

Sonunda yatağa düştü. Dolmabahçe Sarayı’nda duvarları maviye boyalı bir odada küçük, ceviz ağacından tek kişilik bir karyolada yatıyordu, 

Doktorlar başından ayrılmıyordu. Pek bir şey yiyemez olmuşu. Ara sıra gözleri açıp karşısında duran ağaçlıklı güzel bir dağ resmine özlemle bakıyordu. Gülümseyerek iyileşir iyileşmez böyle bir yerde bir köy evi yaptırıp orada dinlenmek isterim, dedi.

Bunun ardından birdenbire ağırlaşıp kendini kaybetti. Doktorlar yaşamından umudu kesmişti. Yalnız Türk halkı onun düşmanı yendiği gibi hastalığı da yeneceğine inanıyordu. 

Halkın bu sezgisi gerçekleşmiş. Bir hafta sonra Atatürk kendine geldi. Kalkıp oturmak istedi iki gün sonra Cumhuriyet Bayramı’ydı. Her Cumhuriyet Bayramı‘nda halkın önüne çıkar konuşurdu. Gene konuşmak istiyordu. Doktorlar izin vermedi: O zaman halka söyleyeceklerini yazdı. Bayram gün bunun okunmasın stedi. 

1938 yılının 29 Ekimi’nde Cumhuriyetin on beşinci yıldönümü bayramı Dolmabahçe Sarayı önünde büyük şenliklerle kutlandı. Halkın gösterdiği bu coşkulu sevinç ve bitimsiz sevgi hasta yatağında yatan Atatürk‘ü çok heyecanlandırmıştı. Yeniden ağırlaştı. Çok geçmeden hafifledi. Hatta iyileşir gibi oldu.

Herkes sevinç içindeydi. Halkının sevgisi onu iyileştirmişti. Bu iyileşme belirtisi, bir hafta kadar sürdü. 9 Kasım akşamı birdenbire yine ağırlaştı. 

Bir aralık gözlerini açıp duvardaki siyah yelkovanı, beyaz kadranlı duvar saatine baktı. Gözleri karardığından bir şey göremedi. Göz kapakları açık olarak bir boşluğa bakar gibi.

Saat kaç? diye sordu. 

Saatin kaç olduğunu öğrendikten sonra gözlerini kapattı. Bir daha da açmadı. Geceyi baygın bir halde geçirdi. 

10 Kasım sabahı, saat 9’u 5 geçe yüce Atatürk‘ün kalbi durdu. Odadaki siyah yelkovanlı beyaz kadranlı duvar saati de 9’u 5 geçe durmuştu 

O sırada, odasının kapısında nöbet bekleyen askerlerden biri gözyaşlarını tutamayarak ağlamaya başladı. Oteki asker, onu 

O ölmedi, diye susturdu. Sonra 

Düşünsene, dedi. Yüce Atatürk ne demişti? Benim de vücudum elbet bir gün toprak olacaktır ama cumhuriyet sonsuza kadar yaşayacaktır. Cumhunyeti yaşatacak olan biziz. Biz gençler yani. Biz cumhuriyeti yaşattıkça Atatürk de yanımızda olacaktır. Şimdi de yanımızda Onun için ağlamana gerek yok.

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.