Bir zamanlar çok yoksul bir karıkoca vardı. Bunlar her gün pırasa yerlerdi. Yiye yiye canlarına tak dedi. Bir gün kadın kocasına: –İkimiz de gidip kısmetimizi ayrı ayrı arayalım, dedi. Böyle..
Bir zamanlar çok yoksul bir karıkoca vardı. Bunlar her gün pırasa yerlerdi. Yiye yiye canlarına tak dedi. Bir gün kadın kocasına:
–İkimiz de gidip kısmetimizi ayrı ayrı arayalım, dedi.
Böyle diyerek yola düştüler. Biri bir köye, öteki başka bir köye gitti. Akşam, geç vakit olmuştu. Kadın, sarayın kapısına geldi, içeri girmek istedi. Kapıcılar bırakmak istemedi. Allem edip kallem edip içeri girdi. Bunu bir odaya aldılar. O gün de ay başıydı. Ellerinde hiçbir şey yoktu. Herkes o günkü yiyeceklerini yedi, konuğu da unuttu. Padişahın karısı:
–Konuğa yemek verdiniz mi? diye sordu. Hizmetçiler.
–Bugün ay başı olduğundan bir şeyimiz kalmadı, diye karşılık verdiler.
Padişahın karısı:
–Bahçeye inin de yiyecek bir şey bulun, dedi.
Hizmetçiler gidip baktıktan sonra:
–Bir şey yok, diye geri geldiler.
O zaman padişahın karısı:
–Bir pırasa kökü de mi yok? dedi.
Hizmetçiler yeniden bahçeye gidip iki pırasa kökü bularak yemesi için kadına getirdiler. Kadın pırasaları aldığı gibi yere attı.
–Ben senden kaçıyordum, burada da mi beni buldun? diye yakındı.
Padişahın karısı:
–Vah yazık, zavallı her gün pırasa yemekten bıkmış, diye hayıflandı. Kadın kuru ekmekle karnını doyurup yattı.
Sabah olunca ilk iş padişahın hanımına gitti.
–Beni buraya hizmetçi alın, dedi.
Hanım kadının güzelliğine bakıp onu almak istemedi. Onun için:
–Burada hizmet edilecek bir şey yok, dedi. Daha sonra düşünüp taşındı. Kadına acıdığından:
–Bari ben uyurken yüzümü yelle, dedi. Sana o işi verdim.
Kadının hanımı yellediği yatağın karşısında büyük bir ayna vardı. Kadın aynada bir kendine bir de şişman, hantal bir biçimde yatağa uzanmış olan hanımına bakıyor.
–Bir şunun talihine bak, bir de benimkine, diyordu. Ardından yelpazeyi sallarken kadının yüzüne vuruyordu. Hanım, hemen uyanıp:
–Ne yapıyorsun? deyince de:
–Sorma hanımım uyukladım da yelpaze elimden kaydı, diyordu. Hanım yine uyuyor, kadın yine aynaya bakıyor, sonra yine hanıma yelpazeyle vuruyordu. Hanım, yeniden uyanınca:
–A kadın sen de çok oluyorsun ama, dedi. Kadının onun talihini kıskandığını anlamıştı. Çünkü o bir periydi. Kadına:
–Kızım, kocam beni çok güzel görür, dedi. İstersen seninle talih kuyusuna gidelim. Orada benim talihimi de kendi talihini de göreceksin. Yalnız senin talihin çağrıldığında biraz geç gelir. Onun elinde bir çile ibrişim bulunur, eğer onu kapabilirsen senin de talinin güzelleşir.
Bunun üzerine kalkıp talih kuyusuna gittiler. Hanım:
–Ey talihim neredeysen gel! deyince talih gelip hanımın koluna girdi ve hanım o anda on beş yaşındaki bir kız gibi oldu. Kadına dönüp:
–Ben kocama böyle görünüyorum işte, deci. Sen de çağır da görelim talihini. Kadın da talihini:
–Ey talihim, gel diye çağırdı. Ama talihi:
–Gelemem, dedi.
Kadın talihini üç dört kez daha çağırdıktan sonra geldi. Gelir gelmez de talihinin elindeki ibrişim çilesini kaptı.
Bu sırada başka bir ülkenin padişahının oğlu evlenmek istiyordu.
–Kimde ibrişim ipliği varsa ona büyük armağanlar verilecektir, diye tellallar dolaştırıyordu.
Padişahın hanımı da:
–Evlenecek bey kimse gelip görsün, iplik kızımdacır, alsın, diye haber saldı.
Padişahın oğlu, hemen koşup geldi. Hanım, kadına en güzel giysilerini giydirip onu bebek gibi yaptı. Kadın da eline ibrişimi alıp oğlanın yanına geldi. Padişahın oğlu onu
görür görmez sevdalandı. Derinden bir ah çekti. Hanıma gidip:
–Ben ibrişimi almaktan vazgeçtim, bana kızınızı verin, dedi.
Hanım da
–Akşam olsun, babası gelsin, ona bir danışalım, diyerek oğlanı gönderdi.
Padişahın oğlu gidince kadına:
–Talihin sana güldü, padişahın oğlu seni istiyor, hadi hayırlısı, dedi.
Ertesi gün padişahın oğlu yine gelince kadını ona verdiler. Düğünleri yapıldı, oğlan
da kadını alıp saraya götürdü.
Birlikte yaşayıp giderlerken, günün birinde kadının eski kocası saraya geldi. Karısını burada görünce çok şaşırdı. Kadın ona:
–Sus, sesini çıkarma, diyerek yüksek aylıkla yanına aldırdı.
Gel zaman git zaman, kadının padişah olan kocası öldü. Kadın da eski kocasıyla evlenince adamı padişah yaptılar.
Böylece ömürlerinin geri kalan bölümünü zenginlik ve mutluluk içinde geçirdiler.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.