Akşamdan sonra bir vakit, kalk, çok çalıştın, dolaş dedi bir ses. Olur mu derken kalktım, önce sabahki yatak giysilerimi çıkartıp giyindim önce… Akşamdan sonraki bir vakit yalnızlığımı gezdirmek için, çıktım..
Akşamdan sonra bir vakit, kalk, çok çalıştın, dolaş dedi bir ses. Olur mu derken kalktım, önce sabahki yatak giysilerimi çıkartıp giyindim önce…
Akşamdan sonraki bir vakit yalnızlığımı gezdirmek için, çıktım sokaklara….Tuttum yalnızlığımın elinden, bırak dedi ben kaybolmam… Sen kaybolursun ben kaybolmam dedi… Ne demek istiyor diye düşünürken, -sen kaybolsan- yine ben lazımım sana dedi, sen bensiz yapamazsın, bak kimseler yokken hayatında,- şimdi bile- sadece ben varım- dedi. Öyle değil mi?
Bildiğim bir şey vardı ki, insan kalabalıklar arasında da kendini yalnız hissedermiş, zaman zaman
öyleyse, gerçekten yalnızken, acaba daha mı kalabalık kendisiyle… Yani yalnızlık değil de başka bir şey mi? Sorguladım…
Bir de ”surat asmak hakkımız” diye bir söz vardı; ben o sözü yalancı çıkartmamak adına sanki, öylece asmıştım suratımı…
Niye asıldın öyle bak ben varım ya dedi yalnızlığım,”surat asmak” sadece hakkın, ama, o hakkı olur olmaz yerde kullanma – hadi ben varım – bak kutsal yalnınlığın- gülümse .
Güldüm mü ağız dolusu, gülümsedim mi, yoksa sadece tebessüm mü ettim fark edemedim. Sadece kalbimin taa derinlerinde bir yerlerde, bir şeylerin kıpırdadığını hissettim.. Ben bunları düşünürken,- yoksa biz kayıp mı olduk neredeyiz diye etrafıma bakındığımda, kimseler yoktu sokaklarda… Ben ve yalnızlığım başbaşa bir bankın üzerinde, rüyalara dalmışız gibi buldum kendimi – bulduk kendimizi…. Bitmedi….
25/10/2017 Düzce Mustafa Uysal
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.